YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Birlikte yaşamaya mahkûm olmak!..

Yine bir savaş ihtimalini gündeme getiren "Filistin Sorunu", 21'inci yüzyılı da sürükleyecek gibi görünüyor..

Bu sorunun, tarihçesini ve öğelerini yeniden irdelemek anlamsız.. Hepimiz "işgal altındaki topraklar"ı, "Kudüs meselesi"ni, "savaş ve barış süreçleri"ni biliyoruz..

Bütün bu olgulardan çıkartılacak derslere ve "son durum"a bakmak, daha faydacı olur..

Birinci ders şu..

Tarih ve coğrafya, ulusları da, devletleri de çeşitli beraberliklere müebbeden mahkûm eder.. Bu açıdan bakılınca, İsrailliler ve Filistinliler, birlikte, yanyana yaşamaya mahkûmdur.

Ne İsrail "Filistin ulusu"nu, ne de Filistinliler ve Araplar, İsrail'i yok edebilir..

Yani, Ortadoğu Barış Süreci'nin, kalıcı bir "uzlaşma statükosu"na ulaşması, ne kadar geciktirilirse de, kaçınılmazdır..

Şu anda yeni bir "İntifada" ile karşı karşıya bulunan İsrail, neticede Yasir Arafat'la bir barışa varmanın, en iyi çözüm olacağını yine görmüştür.

Ariel Şaron gibi barış düşmanı tahrikçilerin, bölge ve dünya barışı için, ne kadar büyük tehlikelere yol açacağı iyice anlaşılmıştır.

Neticede, İsrail'deki Ehud Barak'ın temsil ettiği "barışçı"ların konumu, daha da güçlenmiştir..

Devam eden olaylara son verilebilir ve yeniden barış masasına oturulursa, İsrail'in "Kudüs" konusunda daha radikal tavizlere yaklaşması muhtemeldir..

Eğer barış süreci yeniden başlatılamaz ve olaylar devam ederse, bir topyekûn savaş çıkmasa bile, o topraklar İsrailliler için de yaşanılması çok zor hale gelir. Arafat yerine "Hamas"a muhatap olur İsrail..

Birinci ders bu..

Bundan, Türkiye de bazı şeyleri öğrenmelidir..

Tarih ve coğrafyanın birlikte yaşamaya mahkûm ettiği uluslar, halklar, kesimler, inançlar ve devletler, sürekli sertlik ve katılık çizgisinde kalamaz..

İç politika için de, dış politika için de durum aynı..

Bizde "28 Şubat"la gündeme getirilen, "başörtüsü operasyonları" ile tırmandırılan ve "şeriat fobisi" ile bir "din-laiklik" çatışmasına dönüştürülen gergin ortamdan, hızla çıkmamız gerekiyor..

İsteyen istediği bildiriyi yayınlasın.. İsteyen dilediği muhtırayı versin..

Türk halkı ve Türk devleti, tarihi, inançları, gelenekleri ve farklılıkları ile, birarada yaşamaya mecburdur, mahkûmdur..

Sınır dışındaki halklar ve devletlerle uzlaşamamak bile ne tür felaketler ve istikrarsızlıklar getiriyor.. İsrail ile Filistinliler ve Araplar arasındaki durum ortada..

Bunun ötesinde, kendi toplumumuzun bazı kesimlerini sürekli "ötekiler" veya "tehdit" olarak görürseniz, iç-barışı da sürekli tehlikeye atarsınız.. İnançları, etnik farklılıkları, düşünce ayrılıklarını, "demokratik uzlaşma" içinde, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesine oturtmak, yegane "kalıcı ve adil çözüm" yoludur..

Son İsrail-Filistin gerginliğinden alınması gereken ikinci ders de şu..

"Yeni Dünya Düzeni"nde, hiçbir devlet, süper-güçlerin kamplaşmasına dayalı olarak, haksız, hukuksuz fiillerini sürdüremez.. Neticede İsrail, saldırgan politikalar izlerken, "benim arkamda Amerika var nasıl olsa" diyemiyor..

Tek süper-güç Amerika, hem İsrail'in, hem de Filistinliler'in ve Araplar'ın arkasında bulunmak zorunda..

Devletlerin ve rejimlerin ayıplarını, artık soğuk savaşın dehşet dengeleri ile ört-bas etmek, mümkün değil..

"Dünya gerçekleri", ideolojilerin ve kamplaşmaların önüne geçti günümüzde..

Yani İsrail, saldırganlığı bırakıp, uzlaşmacı olmak zorunda..

Aksi halde, İsrail'in yaşamı çok zorlaşır.

ŞAKA

Ama ne medya!..

"Cumhuriyet"in haberine göre, "Sabah" gazetesinin de içinde bulunduğu gruba ait olan Etibank'a, "Koç"lar talip olmuş..

Daha önce de, "Cumhuriyet" gazetesine "Sabancılar"ın talip olduğu yazılıp-çizilmişti..

"İş Bankası" da, zaten "Hürriyet" ve "Milliyet"in sahibi olan grupla, milyar dolarlık ortaklıklar sürdürdüyor..

Denilecek tek söz var..

-Ben medyanın bağımsız olanını sevmem!

DIŞ POLİTİKA

Ortadoğu'da politika zordur!

Ortadoğu, yine barut fıçısı gibi..

Sade Amerika Birleşik Devletleri değil, tüm dünya diken üzerinde..

Ve büyük şanssızlık, "Ermeni Tasarısı"na bağlantılı "Türk-Amerikan gerginliği" de, bu ortam içinde tırmandırılıyor.

Bu çizgide, Türkiye'nin Saddam'ın 'Irak'ı ile diyaloğunu güçlendirmesi ve hatta Birleşmiş Milletler'in aldığı çeşitli kararların dışına çıkılması bile, konuşuluyor..

Hiç unutmayalım..

Jeo-stratejik ve jeo-politik konumumuzla, sadece Balkanlarda, Kafkaslarda değil, Orta- doğu'da da varız..

Attığımız her politik adım, bölgeyi derinine etkiliyor.

Böyle global çaptaki gerginlik ortamlarında, beklenmeyen ek-krizlerin kaynağı olmak, beklenmeyen riskleri de içerir..

Sade dış politika değil, iç politika ve ekonomi de, bu risklerin etki alanına girer..

Bu gerçeklerin ışığında "Ermeni Tasarısı"na ilişkin yan-sonuçları, Türkiye'nin de, Amerika'nın da çok ciddi biçimde yeniden değerlendirmesi gerekiyor.

Türkiye "Körfez Savaşı"nı, ustaca atlattı.. Konumunu güçlendirdi.

"Ermeni Tasarısı"na yaklaşımlarla, herşeye sıfırdan başlamayalım..


11 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...