YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Üç kriz, üç açılım

Türkiye şu anda, üç noktada teyakkuz vaziyetinde.

Birincisi, bugün oylanacak olan Ermeni soykırımı tasarısı. Muhtemelen Türkiye aleyhine bir sonuç çıkacak. ABD mûsevî lobilerinin de destek verdiği bu tasarı çıkarsa ne olur? Kuşkusuz Türkiye'nin aleyhine bir durum söz konusu. Ama ne aşırı kamuoyu tepkilerine, ne de "yandım anam!.." havalarına gerek var. Çünkü bu tasarı, kolu-kanadı budanmış bir tasarıdır ve endişe edildiği derecede bir yaptırım gücü bulunmuyor.

Irak'a uçak göndermek, gecikmiş büyükelçilik teatisine girişmek ve genelkurmay başkanının ABD ziyaretinin tehiri ile birlikte, Irak'a ikinci bir sınır kapısı daha açmak!.. Bunlar son derece güzel uygulamalar. Hele bir de Ermenistan'a vize uygulaması yok mu? Fevkalâde isabetli.

Yeni yönetim beklensin

ABD'ye daha ciddi tavırlar için, yeni yönetimin politikalarını beklemek ve ona göre hareket etmek kanaatimce daha uygundur. Hem Türkiye gibi bir ülkeye yakışan da bu değil midir?

Burada şu nüansı asla unutmamak gerekiyor. Son zamanlarda Türkiye-İsrail ilişkilerinde tahminlerin ötesinde bir farklılaşma gözleniyor. Bunu hem İsrail, hem Türkiye okuyor; fakat Türkiye kamuoyu henüz yeterince okuyamıyor. Bunu aşağıdaki satırlarda ifade edeceğim. Türkiye'nin konumundaki farklılaşmadan aşırı biçimde tedirgin olan İsrail ve ABD musevî lobileri, Ermeni tasarısını bir koz olarak kullanıyor ve bu meseleyi Türkiye-ABD ilişkilerini dinamitlemenin bir aracına dönüştürmek istiyor. Değişen dinamikleri iyi okuyamamak dolayısıyla, İsrail'in ekmeğine yağ sürecek bir yalnızlık sendromu üretmenin kimseye faydası yoktur. Çünkü İsrail'in; ABD-Türkiye ve ABD-Mısır yakınlaşmasının kendi aleyhine sonuç vereceği yolundaki endişesi tamamen gerçektir. Lûtfen gelişmeleri iyi okuyalım ve çoğu Ortadoğu halkları gibi aşırı panik havalarına girmeyelim. Bu birinci nokta!..

Türkiye yeniden Orta Doğu'da

İkinci nokta, yani Türkiye'nin teyakkuza geçtiği ikinci nokta da Ortadoğu meselesi!.. Buradan iddia ediyorum, 28 Şubat'tan bu yana Türkiye'nin ihmal ettiği Ortadoğu alâkası yeniden nüksediyor. Hem de geriye dönüşsüz olarak!..

Yeni Irak politikası, Türkiye adına hızlı bir gelişmedir. Bundan en çok rahatsız olacak ülke, ABD'den ziyade İsrail'dir. Irak'a ambargo dönemi hızla sona eriyor. Fransa, Rusya, Türkiye derken, şimdiden 14 ülkeyi buldu. Bu gelişmeler konusunda ABD'den ciddi bir tepki duyuyor musunuz? Dikkat edin.

İkinci olarak, Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i kınaması son derece mânidardır. ABD de, red yerine çekimser oy kullanıyor. Asıl mânidar olan da burası!.. Hele arkasından (Türkiye-Mısır ve Fransa)nın, İsrail katliamları konusunda uluslararası tesbit komisyonu kurulmasındaki ısrarları!.. İsrail'i bu gelişmeler çılgına çeviriyor, yalnızlaştırıyor ve ona âdeta şuurunu kaybettiriyor. Amr Musa'nın Türkiye'ye acele gelişinin sebebi de budur.

Ve bir de son aylarda, (Türkiye-Mısır-Suriye) ilişkilerinin aldığı seyri iyi izleyin lûtfen. Biz Türkiye'nin Ortadoğu barışı konusunda hazırladığı paket hakkında, Mısır'ı ve İran'ı bilgilendirdiğini iddia ettiğimiz zaman, çoklarının ağzı uçuklamıştı. Ama işte görüyorsunuz; İsrail'den silâh ihalelerinin geri çekilmeye başlamasından bu yana, Türkiye Ortadoğu eksenine doğru kayıyor. Irak ve Kuzey Irak'ta mesafe alıyor; Suriye ile ilişkiler hızla ilerliyor ve FKÖ'yü arkalayan politikalar -tabiî ki tarafsızlık adı altında- kademe kademe ortaya konuyor.

Türkiye: Hem Batı, hem Doğu

Peki ne oluyor o zaman? Türkiye, AB'a doğru olan istikametinden vaz mı geçiyor? Hayır ve asla!.. Türkiye'de ordunun AB'a karşı olmadığını, pazartesi günü çıkan yazımızda vurguladık. Aynı günü Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın konuşması ile de bu durum vuzûha kavuştu. Benim anladığım kadarıyla, M. Yılmaz'la ordu arasında, bu konuda bir görüş farklılığı yok. Türkiye'de bütün kurumların tutumu netleşti. Peki ortadaki kakafoni nasıl izah edilmeli? O ise, apayrı bir yazı konusu!..

Türkiye'nin hedefleri ve açılımı işte ortada iken; bu tabloyu karartmaya gerek var mı? Yok ABD'ye halk tepkisi imiş, yok FP spekülasyonu imiş!.. İnşaallah Türkiye'nin böyle handikaplar yaşamayacağını ümit ederim. Darbe tellâllıkları da bunların üçüncüsü!..

Bazı gruplar Türkiye'nin, iç çekişmelerle meşgûl olmasını istiyor. Bilmem farkediyor musunuz?


11 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...