YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Büyük Birlik Partisi ve gerçek(çi) siyaset...

Öncelikle bir not: Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) hangi toplantısına gisem, hiçbir siyasi ortamda hissetmediğim bir 'insani sıcaklık' hissederim. Pazar günü kongre salonunda da aynı şey oldu. Etraftaki insanların Anadolu'nun özlemlerini en saf ve katışıksız haliyle yansıttıkları her yönden belli oluyordu.

BBP aslında ilginç bir 'siyasi pozisyon'da durmaya çalışan bir parti. Varlık sebebi ve tarihi kadar, bugünkü pozisyonu da dikkatle ele alınmayı gerektiriyor. Hacmi ve sayısal ağırlığı küçük partilerin düzgün işleyen demokrasilerde kritik rolleri olduğu gibi, bu aşamanın bir öncesinde demokrasinin aksayan yönlerinin düzeltilmesinde 'anahtar misyonlar' üstlenebiliyor sayısal ağırlığı küçük olan partiler. Örneğin Almanya'da yıllarca küçük bir parti koalisyonların tartışılmaz üçüncü ortağı olmuştu ve Dışişleri Bakanlığı uzun yıllar boyunca bu partinin elinde kalmıştı. Dünyanın her yerinde küçük partilerin 'sayısal ağırlık'ları ile kıyaslanmayacak 'siyasal ağırlık'ları olmuştur ve buna bağlı etkinlikleri siyasi sistemler üzerinde ciddi etkiler yaratmıştır. BBP'nin de şu anda siyasal dengeleri etkileyebilecek kadar yoğunlaşmamış olsa da giderek artan halk desteğine bakıldığında bu pozisyona önümüzdeki dönemlerde soyunabilmesi kuvvetle muhtemel. Bu nedenle BBP'ye dönük 'yapısal analizler'e daha çok eğilmekte yarar var.

'Demokrat, Dindar, Milliyetçi' sloganı, BBP'nin kendini tanımlamak için en çok benimsediği slogan olarak gözüküyor. Fakat bunun belli ve üzerinde iyi çalışılmış bir programın sloganı olmaya yeterince yakın dur(a)madığı görülüyor çoğu zaman. Bunun da sebebinde BBP'nin belli bir 'siyasal gövde'den kopmuş bir hareket olarak, bir yandan kendi 'sosyolojik gövde'sini oluşturmakta yaşadığı zorluklar, öte yandan 'demokrat, dindar, milliyetçi' ögelerin 'kesişme alanı'nı diğer partilerden 'kaçan' seçmenin toparlandığı bir yer olarak değil, Türkiye'nin bütününe hitap eden bir siyasetin inşa edildiği bir yer olarak merkezileştirmekte yaşadığı açmazlar var. Bu nedenle BBP'den gelen mesajların hedefi, genelde, aktif politikalarına yaslanarak siyasi şemada kendine bir yer açmayı değil, mevcut siyasi odakların ya da devletin reel politikalarının eleştirisinden yola çıkarak oluşan boşluklara yerleşme şeklinde kendini gösteriyor. Söyleminin bütün 'ataklığına' rağmen, stratejisinin bu temel ögesi yüzünden BBP siyasi denklemde 'pasifist' bir konuma kolayca ötelenebiliyor. Partinin kurmaylarının ataklığı, partinin bir siyasi varlık olarak denklemin geri planına düşmesinin önüne bu yüzden geçemiyor. BBP'nin 'söylemi' ile 'siyasi kıdemi' arasında bu nedenle ciddi bir boşluk oluşuyor...

Oluşan boşluk ise çoğu zaman Türk siyasetinin kaldıramayacağı kadar radikal söylem ve siyasetlerle kapatılıyor. İşte bu nokta BBP için en kritik noktadır. Çünkü BBP'nin tabanını birarada tutmak için kullandığı bu ilk elde elverişli görünen enstrüman, aynı anda yeni seçmenlere ulaşmak için en büyük engeli oluşturmaktadır. BBP'nin 'demokrat', 'dindar', 'milliyetçi' siyaset ögelerini kendi 'müstakillikleri' içinde tanımlayarak yanyana getirmesi sadece 'eklektik' bir siyaset doğurur. Oysa 'yeni dönem'in doğru analizini yapan bir siyasi hareketin gerçek bir siyaset oluşturabilmesi için, eklektik olanı aşarak organik olana ulaşabilmesi gerekir. Bu noktada BBP'nin dindar ve milliyetçi toplumsal talepleri siyasi temsile dönüştürmek için, yoğunluk noktasını demokrasinin koordinatları yapan bir 'duruş'u öncelemesi gerekiyor. Bugün FP'nin 'kronik ve iflah olmaz pasifizmi' veya MHP'nin 'siyasetsizliğin içinden yükselen doğal çözülüşü', kuşkusuz her siyasi hareketin iştahını kabartır ama bu gerçek bir siyasetin zemini olamaz. 'Gerçek bir siyaset' farklı enstrüman ve politikalar gerektirir. BBP'ye bakıldığında bu vurgulu bir şekilde gözükmüyor...

Muhsin Yazıcıoğlu kuşkusuz Türk siyasi hayatında kalıcılığı ve etkinliği tescilli bir siyasi aktör. Ve, BBP için vazgeçilmez bir karizma. Fakat BBP sadece Yazıcıoğlu'nda başlayan ve orada biten bir siyasi referansa sahipmiş görüntüsü veriyor. Bu da Türk siyasetinin en temel açmazına çok yakın durulduğunu gösteriyor. BBP'nin bir 'iktidar stratejisi' için iyi içeriklendirilmiş söylemlere ihtiyacı var oysa. Bu noktanın da iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Kuşkusuz her parti gibi BBP de iktidar olmak ister. Fakat bu istekle, mevcut durum arasındaki mesafeye dair gerçekçi bir analiz yapmak gerekir. BBP için yakın dönemde ve orta vadede tek başına ya da büyük ortak olarak iktidar fırsatı gözükmüyor. BBP uzun vadede tek başına ya da büyük ortak olarak iktidar olmayı hedefleyebilir, ama yakın ve orta vadede, bir demokrasi cephesinin 'anahtar partisi' olmaya göre siyasi söylemini ve enstrümanlarını ayarlaması gerçekçi bir siyaset olur. Büyük partilerin ağır mekanizmalar olarak hareket kabiliyetlerinin sınırlı olduğu bir ortamda BBP bu hedefe dönük 'hareket kabiliyetini' sergileyebilirse tarihi bir misyon ifa etmiş olacaktır...


11 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...