YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Önce parmaklarıma baktım

Önce parmaklarıma baktım ister istemez; evet, benim de parmağımda beyaz yüzük vardı. İrticacı olarak gösterilen bir memur hakkında tutulan raporun ilk maddesi "gümüş yüzük taktığı" ifadesiyle başlıyordu çünkü. BİR başka madde eşinin türbanlı oluşuyla ilgiliydi. Bitmedi evinde misafirlerini ne şekilde ağırladığı not ediliyordu. Oğlunun düğününde hanımların ve erkeklerin ne şekilde oturduğu da sizin vatan haini olmanız için yeterliydi.

Bir topluma biçim verme iddiası ile güç kullanan, hangi türden olursa olsun otoritenin karşılaşacağı en temel sorun giriştiği çabayı meşrulaştıracak yeterli argümanlara sahip olup olmamasıdır. Meşruiyet krizi siyasal sistemlerin en derin zaafıdır ve gücü elinde tuttuğu sürece iktidar organlarını kullanmada, siyasal erki yönlendirmede karşısına çıkmasa bile uzun erimde, şekillendirmeyi düşündüğü toplumla birlikte çöküşünü hazırlayan temel eksikliktir.

Türkiye bir süredir adeta içten ve dıştan kuşatılmışlığı yaşıyor. Bir yanda sürüklendiği ve insiyatifin kaybedildiği eğilim gösteren uluslararası şartlar diğer tarafta kendini toplum projelerinin gerçek dışı dünyasına kaptırmış iktidar aygıtları. Dıştan gelen kuşatmalara yol açmak istercesine içten kendini temelli bir krize itecek, yalnızlaştıracak, toplumu kamplara bölecek kuşatmalara girişiyor.

Oysa Türkiye'de yaşayan insanlar siyasal sistemle aralarındaki olanca mesafeye rağmen yerlilik bilinciyle kendine reva görülenleri bu ana kadar tarihi sükunetiyle karşılamasını bilmiştir. Çünkü bu toplum kendine reva görülen uygulamaları yapanlardan daha fazla bu memleketin sahibi görüyor. Ancak, hükümet milyarlarca dolar banka batıklarıyla, postmodern darbeye verilen medyatik desteğin karşılığı milyarlarca dolarlık talan ve hırsızlıkla uğraşmak yerine, tüm bu olup biten ekonomik ve toplumsal huzursuzluğun bizzat mağduru olarak faturayı topluma çıkarmayı ülke yönetmek zannediyor.

Başbakanlık takip kurulu işi gücü bırakmış toplumu derinden bölecek ihbarlarla irticacı memur tesbitine girişiyor. Öte yandan toplum projelerine verilen destek karşılığında talan edilen milyarlarca doların faillerini af kapsamına alarak gözümüzün içine bakarak sistemin adını koymamız isteniyor adeta.

Bu irticacı memurları tesbit ederken kullanılan kriterler karşısında böylesi bir yönetim anlayışına muhatap olmaktan dolayı önce insan utanıyor. Mağdurlar bile bu yönetim anlayışının sahipleri adına utanç duyuyor.

İrticacı olmanıza, kamu hizmeti görmenize engel teşkil eden kriterler karşısında her şeyden önce kendi adıma utanıyorum. Bu toprakların hiçbir dönemde bu denli derin meşruiyet krizine girdiği olmamıştır herhalde.

Arnavutluk diktatörü Enver Hoca 50 yıl küçücük ülkeyi gölgelerin istilası korkusuyla yönetti. Memleketin her tarafına yaptırdığı yüz binlerce sığınak için milyarlarca dolar harcamış, memleketi işgal edecek faşist güçlerin korkusuyla diktatörlüğünü sürdürmüştü. Bu anlayışın en modern örneği ise soğuk savaş döneminin Amerikalı McCarty yönetiminde uyguladığı komünist tehlikesine karşı aldığı tedbirlerde görüldü.

Yolsuzluk dengesinin sisteme hakim olduğu bir yapılanmada meşruiyeti McCartyci uygulamalarda aramaktan başka talan düzenin sürdürmenin imkanı olmayacağı açık. Yolsuzlukların kol gezdiği, sistemi kurt gibi kemirdiği, toplumsal adalet dengesinin her geçen gün biraz daha geniş kitlelerin aleyhine bozulduğu dönemlerde McCartyciliğin ivme kazanması tesadüf olamaz.

Çetelerle ilişkisi bilinen bir valinin imam hatiplerde başörtüsü uygulamasında en kahraman devrimci kesildiğini herkes biliyor. Ve bu tipler istisnai örnek değiller ne yazık ki...

Sonuç olarak bu ülke eğer onuru ve tarihi ile varolacaksa kendi meşruiyetini sorgulatacak uygulamaları bir yana bırakmak zorundadır. Gölgelerin gücü adına toplumda düşmanlıklar oluşturmak yerine insanların gerçek sorunlarıyla uğraşmak ülke yönetebilmek becerisini göstermek demektir.


21 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...