YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

MHP ve ANAP'a: Siz istemezseniz olmaz

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni tarihî bir sınav daha bekliyor. Tıpkı 5+5 gibi... Sınavın odağında da MHP ve ANAP var. Konu memur kıyımı...

Kıyım kanununun, hükümet ortağı partilerden özellikle MHP ve ANAP'lı milletvekillerinin içine sinmediği Bütçe Plan Komisyonundaki görüşme ve oylamalarda anlaşılmıştır. Milletvekilleri önce aleyhte ve çekimser oy kullanmışlar, ancak liderlerden gelen baskı ile oylarının rengi değişmiştir. DSP'li Gaffar Yakın'ın bile oyu renkten renge girmiştir.

Yani milletvekilleri, konunun milletle ilişkiler açısından ne kadar netameli olduğunun farkındadırlar.

Gerçekten de netameli bir konu bu.

Daha şimdiden Başbakanlık Takip ve Uygulama Kurulu'na öğretmen, hakim, savcı, polis, kaymakam, vali olmak üzere 5 bin memur için ihbar geldiği haberleri var.

Ve ihbarlar, daha çok kişilerin aile hayatları ve sosyal ilişkilerine dair suçlamaları ihtiva ediyor.

Yani ülke insanının tabiî, geneleksel kültürü "tehdit" kapsamı içine alınmış...

Ne çıkar bundan bir toplumsal kıyamet dışında? Ülkeyi kasıp kavuran bir McCarthy anaforu dışında ne çıkar?

Belki de Gaffar Yakın'ın gençlik arkadaşının boynuna ilmek geçecektir, ya da Tantan'ın yeğeninin, kimbilir... Yani özellikle MHP ve ANAP milletvekilleri, en yakınlarının memuriyet hayatlarını idam etmek üzere yağlı ip hazırlamaktadırlar bu kanunla...

Düşünün bir, adamı işten atıyorsunuz ve nerdeyse kamu kurumu kokusu taşıyan hiçbir kapıdan içeri sokmuyorsunuz...

Nedir bu Allahaşkına?

Türkiye'yi koca bir sürgün ülkesi haline getirmekten başka nedir bu?

Af çıkarıyor hükümet sözümona...

Cezaevinden 20-30 bin kişiyi hürriyetine kavuşturacak.

Yani bir sosyal barış iklimi gelecek ülkeye...

Peki bu ne? Daha şimdiden 5 bin ailenin ocağına incir dikmek, onların bizzat kendi evlerini hapishaneye çevirmek ne oluyor o zaman?

ANAP lideri orda burda konuşuyor, özgürlüklerden, demokrasiden, statükoculuğun zararlarından söz ediyor. "Milletin dinine, diline, kıyafetine karışılmamalıdır" diyor. ANAP Genel Başkan Yardımcısı hemşerim Ali Doğan, "Başörtüsüne dokunanın elini kırarım" diye gürlüyor. Biraz da yağın be dostum.... Gürlemek yetti artık... Gürlemek inandırıcılığını kaybediyor artık...

Bakın kimse MHP'nin "erkeklik" iddialarını ciddiye alıyor mu? Ankara'ya giden dönüşüyor sanki...

MHP'liler "kıyım kanunu"nun bir defalık "kıyım" için çıkarılmasını istiyorlarmış...

Bu mantığa şapka çıkarmamak imkânsız. Demek ki, bir defadan bir şey olmayacağına ikna edildiler... Oysa onlara bazı şeylerin bir defasının olmayacağını hatırlatmak gerekiyor. Bir defa cinayet olmaz meselâ, bir defa intihar olmaz, bir defa zina olmaz!

Bunlar yanlış mantıklar...

Bugüne kadar MHP bir şey "yapamama"sı sebebiyle eleştirildi. Başörtüsü olayı bir kangren halinde devam ediyor ve MHP hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor. Belki bunu izah etmek mümkün.

Ama "memur kıyımı"nda bir şey "yapmak" var ve bu, bizzat MHP tabanının da kamu alanından tasfiyesi niteliği itaşıyor. MHP, burada bir eyleme imza atıyor. Artık "yapamama"nın mazeretine de sığınmak mümkün değil.

Çok açık ve net: Bu kanunun vebalini tamamen ANAP ve MHP taşıyacak... Çünkü onlar hükümet ortaklığını vs. gerekçe gösterip oy vermezse bu kanun çıkmaz. Tek DSP'nin oyuyla asla çıkmaz bu kanun. DSP'yi saymıyorum, çünkü o, bu işin patronu gibi davranıyor. (İstisnaları alkışlamaya hazırım.) Ama MHP ve ANAP, eğer millilyetçi-muhafazakâr tabanla halâ ilişkileri varsa, bu kanundan sonra taban değiştirmeyi göze almalılar.

Meclis iradesi ise işte ispat alanı...

Milletvekilleri, "Bizim özgür irade ortaya koyabilmemiz için illâ gizli oy gerekir" deyip, kendi kişiliklerine hakaret etmesinler. İşte özgür irade meydanı... Şu veya bu kurumun dayatmasına boyun eğilinecek mi eğilinmeyecek mi? İşte sınav...

"Alma mazlûmun âhını" denilmiş...

Masum insanların boynuna "iç tehdit" yaftasını yapıştırmak ve onların hayatlarını söndürmek hiç kimseye hayır getirmeyecektir. Türkiye, 28 Şubat sürecinden çıkma mücadelesi verirken, MHP ve ANAP'ın marifetiyle yeni bir ihbar anaforunun içine sürüklenirse, bunun vebalinden kimse kurtulamaz.

Son bazı sözler:

-Yollar ergeç sandığa çıkacak.

-Bir insan, şartlar ne kadar zor olursa olsun, yarın utanacağı bir şey yapmamalı.

-Hiçbir parlamenter 5+5'te TBMM'nin kazandığı itibara gölge düşürücü bir tavır içine girmemelidir.

-Eğer kıyım projesi Ecevit'in bir yerlere verdiği söze dayanıyorsa ve MHP ve ANAP, gerçekten bu kanunun ülkeyi bir anaforun içine atacağına inanıyorlarsa, o zaman Ecevit'e bu kanunun asla gerçekleşmemesi gerektiği açık bir dille anlatılmalıdır. Hani ne denir: Biraz da o düşünsün! Tabanı tahrip edilen parti DSP değil, MHP ve ANAP'tır çünkü...


21 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...