YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Açılamayan üçüncü yol

Aralarından hangisinin Müslümanları kündeye getireceği hususunda anlaşamıyorlar. Birisi İslâm düşmanı olduğunu söylemiyor, o sadece irticaa karşı imiş. Ona muhalefet eden ise neyi savunuyorsa İslâm böyle gerektirdiği için savunduğunu söylemiyor, onun savunduğu sadece demokrasi ve istediği herkes için özgürlükmüş. Oysa her iki taraf da bahis konusu edilenin hassaten İslâm olduğunu gözden sakladıkları yetmezmiş gibi aralarında geçen tartışmanın Müslümanları tasfiye usûlü dahilinde cereyan ettiğinin üzerini örtüyor. Müslümanları ve Müslümanlığı itibardan arındırmak için sertlik yanlısı olmaktan başka çare yoktur diyenler ile sertlik hem istenilen sonucu vermez, hem de ilâveten baş ağrıtır diyenler birbirleriyle didişiyor.

Nasıl Hıristiyan ve Yahudiler sinelerinden bilhassa XVII. yüzyıl sonrasında hasıl ettikleri modernlik karşısında çaresiz kalışlarının faturasını yüzyıllar boyunca İslâm'a ödetme yolunu tutmuşlarsa Türkiye'nin sağcıları ve solcuları da cumhuriyetin ilanı üzerinden daha bir yüzyıl geçmeden ufuksuz kalışlarının acısını Türk topraklarından İslâmcılık tezini silmek suretiyle çıkarmak istiyorlar. Bu konuda niçin gizli ve açık işbirliği yapıyorlar? İslâmcılık tezi Türklerin gündeminden tamamen çıktığı gün bir yandan sağcılar ve solcular, diğer yandan cumhuriyetçiler ve demokratlar niçin kına yakacaklar?

Çünkü İslâmcılık devrede olmadığı sürece siyasal yaklaşımlardaki sahicilik ve sahtelik ayrımı kolayca göz ardı edilebiliyor. İslâmcılık iddiaları dışta tutulduğu zaman cumhuriyetten ve demokrasiden gerek devlet ve gerekse millet adına ne gibi bir hasılanın, hangi mahsulün elde edildiği ve hasılanın mahiyeti, mahsulün miktarı sorgulama konusu edilemiyor. Eğer İslâmcılık yoksa Türkiye'yi bir başka ülkeden ancak o ülkenin özelliklerini hesaba katarak, o ülkenin tebarüz etmiş vasıflarını ölçü sayarak ayırt edebiliriz. Bu da Türk sağcılarına ve Türk solcularına bir varlık sebebi temin eder. Müslümanlık Türkiye'yi Türkiye yapan birincil nitelik kabul edilirse sağcıların ve solcuların toplum hayatında ne işlevleri olduğu anlaşılamaz. Anlaşılabilen odur ki sağcılar ve solcular mevcudiyetlerinin devamını istiyorlarsa İslâmcılığa hayat hakkı tanımamak mecburiyetini de hissedeceklerdir. Nitekim günümüzde şahit olduğumuz bu hissin tezahüründen başka bir şey değildir.

Solcular ve sağcılar İslâmcılığa darbe indirmek konusunda asla işbirliği yapmıyor. Bu ikisinden birisi İslâmcılığa veya İslâmcılara bir tokat indirirse diğeri bu işe çok kızıyor, sinirleniyor. Kapıldığı öfkeyle İslâmcılığa veya İslâmcılara "öyle vurulmaz böyle vurulur" diyerek öyle bir tokat aşk ediyor ki bu tokat ilk darbeyi indirenin adam dövme iştahını kabartıyor. Bir sağ, bir sol derken üçüncü yol bir türlü açılamıyor.


21 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...