Banka batıranları affetmenin yararları!

Batık banka operasyonu ile başlayan "kasırga"nın, "Temizeller ruhu"na dönüşüp dönüşmeyeceği merak ediliyordu; bu merak giderildi. Umut başka bir bahara kalmayacak kadar zifiri bir karanlığa boğuldu. Temiz toplum beklentisi içinde olanların değil; gözaltı furyasının doğurduğu korku ve panikle "batırdığım parayı ödemeye hazırım" diyen banka batırıcıların istedikleri olacak. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı taslağa göre banka dolandıranlar, kara para aklayanlar ve vergi kaçıranlar "maddi karşılığını ödemek koşuluyla" affedilecekler. Yani aldıkları ya da daha doğru bir deyimle çaldıkları parayı yerine koyanlar milletle olmasa da "devletle ödeştikleri için" hapis yatmaktan kurtulacaklar. Onlar kurtulduğu için, arka planda kalan ve isimlerini ancak ima yoluyla tanıyabildiğimiz siyasi ve bürokratik himayeciler de günlerdir yaşadıkları kabuslardan kurtulacaklardır. Sadece bu iki grup değil, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'nın ifadesiyle, "ortaya çıkanlar, yolsuzluk hacminin binde biri" olduğuna göre, isimlerini hiç öğrenemeyeceğimiz onlarca, belki yüzlerce ekonomi suçlusu da kurtulmuş olacaktır.

Siyasi himaye de affediliyor

Oysa, ülke çapında bir temizeller operasyonu yapabilmenin yolu banka batıranları, Susurlukçuları, kara paracıları yargı önüne çıkarmak kadar, onları himaye eden siyasi ve bürokratik güç odaklarını da açığa çıkarmaktan geçiyordu. Bu kadar büyük paralar (12 milyar Dolar), en tepeden başlayarak bütün kritik siyasi-bürokratik kudret odaklarının kayırması ve ortaklığı olmaksızın hortumlanamayacağına göre; en az Çağlarlar, Demireller, Balkanerler, Keçililer ve Garipoğulları kadar onlar da suçludur.

Tasarının, toplumda yolsuzluk ekonomisine karşı oluşan öfkeye rağmen "inadına" banka batıranları da affedecek şekilde genişletilmesi, siyasi-bürokratik kudret odaklarının hem gücünü hem de korkusunu ortaya koyuyor. Güçlüler çünkü, bu kadar gürültüye rağmen böyle bir affa cesaret edebilmektedirler; korkuyorlar çünkü, cezaevlerindeki "mutsuz ve paralı azınlık" için birşeyler yapmadıkları takdirde işin kısa bir süre sonra kendi üzerlerine sıçrayacağını, yatanın yattığıyla kalmayacağını biliyorlar. Bu afla, yasama gücü bir tür siyasi rüşvet olarak kötüye kullanılmaktadır. MHP'nin güçlü isimlerinden Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın banka batıranların kurtarılması için "doğrusu pek olmasını istemiyoruz" demesine rağmen tasarlanmakta olan bir aftan bahsediyoruz.

Af ve Pişmanlık Yasası

Fon'a devredilen özel bankalarda batan 12 Milyar Dolar, Türkiye'nin milli gelirinin 185 dolar azalmasına yol açtı. Yani devlet, kendisine karşı işlendiğini düşündüğü 312. Madde gibi suçları affetmiyor ama doğrudan vatandaşa karşı işlenen suçlarda bol keseden para ve af bağışlıyor.

Affedilsinler ama bir şartla. Banka batıranlar ve bütün ekonomik suçlular Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırılarak affedilsinler. Yolsuzluklardan bütünüyle kurtulmak isteyen bütün ülkelerin yaptığı gibi, biz de Pişmanlık Yasası müessesini işletelim. Tanık oldukları bütün ilişkileri, yaşadıkları bütün kayırma, siyasi ve bürokratik destekleri açıklama karşılığında salıverilsinler. Bu insanlar madem affedilecekler, o halde pisliğin boyutu, yolsuzluk ekonomisinin ahtapot kollarının nereleri sardığı da ortaya çıkarılsın. Ülke, bu insanlara bağışladığı affa karşılık hiç olmazsa nasıl, ne kadar, hangi yollarla soyulduğunu ve en önemlisi de emanet ettiği siyasi ve bürokratik makamların bu işlere ne kadar bulaştığını öğrenebilsin.

Pişmanlık Yasası şartı getirilirse, banka batıranların affedilmesini sindirmek biraz daha kolay olabilir.