YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Tarihle yüzleşme

Avrupa Parlamentosu "Türkiye'yi Ermeni azınlığa karşı işlenen savaş suçlarını kabul etmeye" çağırdı. İtalyan Meclisi de aynı doğrultuda sunulan bir karar tasarısını kabul etti.

Türkiye'de kendini "devlet" olarak gören kurum ve kuruluşlar, hiç bir zaman hata yapmazlar. Onlar iç ve dış politikada ne yapmışlarsa hepsi doğrudur.

"Devlet" yanılmaz. "Devlet"le kavga edilmez. "Devlet" gerekirse asar, gerekirse keser. İçeride ve dışarıda kimse "devlet"ten hesap soramaz.

Bu "devlet" anlayışının kökten değişmesi gerekir. Ancak siyasilerle birlikte sivil ve asker bürokratlar "devlet"in yeniden yapılanmasını istemiyorlar.

"Devlet" değişirse, hazineden geçinenler iktidarlarını yitirecekler. Onların gücü beslendikleri kaynaktan geliyor. O kaynağın "kutsal"lığını yitirmesi demek, kendi dokunulmazlıklarının kalkması demektir.

İç politikada "devletle kavga edilmez" diyenler, dış politikada da "devlet ne diyorsa doğrudur" diyorlar.

Onlara göre Türkiye'de "başörtüsü" sorunu yok. Başını açan her öğrenci üniversiteye devam edebilir. Türkiye "demokratik" bir ülke.

Türkiye'de "Türk"ten başka soy, "Türkçe"den başka dil yok. Nereden çıktı, "Kurmançi" ya da "Zazaca" ki, o dillerde yayın yapılsın.

"Devlet" bir şeyi yok diyorsa, o şey varsa bile yoktur. "Devlet" isterse "tutuklu" ya da "tutuksuz" milyonlarca insanı ortadan kaldırabilir. "Devlet"e kimse karışamaz.

Ülkelerin "iç" politikası "dış" politikasını da belirler. Çünkü dış politika iç politikanın uzantısıdır.

Dayatmacı "devlet" içerideki tavrını dışarıda da sürdürüyor: "Ermenilere soykırım yapılmadı diyorsak, yapılmamıştır" diyor.

Batı dünyasına İslam kültür ve medeniyetini tanıtan aydınların başında, çok sayıda kitap ve araştırmanın sahibi Prof. Dr. Seyid Hüseyin Nasr gelir.

Kendisini George Wahshinton Üniversitesi'nde ziyaret ettiğimizde, Türkiye'nin "Ermeni" sorununu büyütmemesi gerektiğini söyledi. "Osmanlı döneminde Ruslarla birlikte Ermeniler ve Türkler arasında bir savaş oldu. Savaşta iki taraf da kayıp verir. Üzgünüz. Keşke iki taraftan da hiç kimse ölmeseydi" denilmesinde bir sakınca yok dedi.

Türkiye'de "devlet" ve "toplum" tarihiyle yüzleşmesini öğrenmeli. Devlet "benim dışımda doğru yoktur" tavrını bırakmalı.

İç ve dış dinamikler Türkiye'yi her alanda yeniden yapılanmaya zorluyor.

Yeniden yapılanmanın yolunu "Avrupa Birliği" değil, "devlet"i ve "millet"iyle bütün bir toplum açacaktır.

Anadolu insanının yolunu açmadan, Türkiye'nin üretim gücü büyütülemez.

Üretim gücü olmayan bir ülkenin "Avrupa Birliği" içinde hiç bir ağırlığı olmaz.


21 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...