YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

İran ve Tûran'da yeni yıl: Nevrûz

 
Biz batı Türkleri, cumhuriyet ve tanzimat dolayısıyla değil; Osmanlı-İran ilişkilerinden sürüp gelen bazı tesirlerle nevruz aktüalitesinden o kadar uzak düşmüştük ki tahmin edemezsiniz.

 

Bugünkü tarih, yani 21 Mart, eski takvimde Mart dokuzuna tekabül ediyor. Şimdiki milâdi takvimle, halk kültürüne egemen olan eski takvim arasında 13 günlük bir fark bulunur. Yani Mart'ın on üçünü takvimler gösterdiği zaman, eski Mart yenice başlamış olur. Şimdiki nesiller bu basit farkı kolay kolay algılayamadığı için, şurada yüz yıl öncesinin bir dergi, gazetesi insanda neredeyse milâttan öncesine ait bir belge tesiri uyandırıyor.

İşte bu 9 veya 21 Mart tarihinin, hemen bütün Ortadoğu ve Orta Asya kültürlerinde derin bir anlamı bulunuyor. Farsça bir kelime olan ve Nevrûz'la adlandırılan bugün, çeşitli açılardan son derece önemli. Yeni gün!.. Yeni başlayan gün!.. Rûz veya rûze gün demek. Bildiğimiz oruç kelimesi de rûze'den galat bir kullanış anlayacağınız. Aynen nev-bahar (ilk bahar), nev-nihal (taze fidan), nev-beste (yeni beste) kullanışlarında olduğu gibi, fars dilinin özelliklerine göre teşkil edilmiş bir sıfat tamlaması "nev-rûz":

Nevrûz mu, Newroz mu?

Şimdi gerek, Hadep'lilerin, gerekse meseleye yüksek bir değer atfeden bazı yazar-çizer takımının, kelimenin yazılışı ve telâffuzu noktasında çıkardıkları şamataya bakınca, doğrusu hayıflanmadan edemiyoruz: Nevrûz mu, nevroz mu? Burdaki nüansı kavranamayan kafaya ne dersen azdır. Kelimenin aslı Farsça olduğuna göre, biz bu kelimeyi kendi kültürümüzde kazandığı tarihî telâffuz biçimiyle mi kullanacağız, yoksa İran'ın hemen her önüne gelen yerli-yabancı kelimeyi kalın bir yuvarlaklaşmaya zorlayan telâfuuzuyla mı? Mesele işte burada yatıyor.

Bu tür dil ve telâffuz saplantılarından yola çıkılarak kimlik izhârı ortaya konamaz. Komünist Rusya'nın devrim yıllarında, Özbekistan'da giriştiği bir denemenin, bugünkü Özbekçeyi neredeyse perişan ettiği nasıl olur da unutulur? Özbekistan'da mevzi bir bölgede teşekkül etmiş, yoğun Farsça tesirler dolayısıyla Arapça ve Türkçe bütün kelimeleri alabildiğine yuvarlaklaştıran (hem de kalın/yuvarlak seslerle) bir mahallî ağzı, Ruslar bu ülkede resmî yazı diline dönüştürmezler mi? Bu uygulama klasik tarihî çağataycayı, Ali Şîr Nevâî'den beri sürüp gelen Türkçeyi perişan etmeye yetip de arttı bile.

Bu bakımdan, nasıl batı dillerinden gelen bir kelimeyi kendi kullanışımıza dönüştürüyorsak, ister istemez Farsça asıllı bir kelime içinde geçerli olmalıdır uygulama. Burada nükseden bir ısrar ne Türkçeye, ne Kürtçeye bir şey kazandırmaz. Eğer bu mantıklardan hareket edilecek olursa, ne İstanbul kalır ne caharkale!..

Bir de hangi seslerin, hangi harf ve şekillerle ifade edileceği meselesi var. Özellikle sömürgecilik döneminden kalma İngiliz ve Fransız tavrıyla, kendi kültürümüze ait kelime ve kavramları batılı müsteşriklerin verdiği şekillerle yazmaya çalışmak!.. Ve nevruz'un "v"sini duble ve (w) ile yazmakta ısrar!.. Bunlar bize göre, son derece küçük ve basit dürtülere kendimizi kaptırmaktan ötede bir anlam ifade etmiyor.

Nevrûz ve Hıdırellez

Onun için hadiseye daha sakin ve şumullü bakmakta fayda vardır. Kuşkusuz nevrûz hadisesi, Türkiye'nin gündemine Kürt hareketi vasıtasıyla taşındı. Özellikle PKK, kendine âit kültürel bir nosyon ihtiyacıyla nevrûz gününe alabildiğine önem verdi. Nevruz büyük nümâyişlere dönüştürüldü.

Artık gerilerde kaldığını ümit ettiğimiz o kanlı olaylardan arta kalan bir değerle karşı karşıyayız bugün. Sanki nevruzu ülke olarak yeniden keşfediyoruz. Türkiye'nin nevrûz gününün anlamı ve tarihî/toplumsal kültürümüz içinde nevrûzun yeri konusunda ulaştığı nokta, bu bakımdan son derece isabetli olmuştur demek durumundayız. Ve bu vesile ile nevrûzu bayram telâkki eden bütün vatandaşlarımızın bayramını tebrik ediyoruz.

Zira biz batı Türkleri, cumhuriyet ve tanzimat dolayısıyla değil; Osmanlı-İran ilişkilerinden sürüp gelen bazı tesirlerle nevruz aktüalitesinden o kadar uzak düşmüştük ki tahmin edemezsiniz. Bazı klasik Osmanlı şairleri sultan ve sadrazamlara, "nevrûziye" adı altında şiirler sunsa da, nevrûz günü bir Hıdırellez (6 Mayıs) kadar kabul görüyordu denilemez. Ama klasik halk takviminde Mart dokuzu, özellikle tarımsal hayat ve hayvancılıkla meşgul olan göçebe aileler bakımından herşeye rağmen büyük bir önem arzediyordu.

Çünkü bütün Ortadoğu ve Orta Asya kavimlerinin yılbaşı mesabesinde idi nevrûz günü. Yani milâdi takvimde 31 Aralık-1 Ocak gecesi neyi ifade ediyorsa, 21 Mart-22 Mart da aynı idi. Selçuklu veziri Nizamülmülk zamanından itibaren kullanılan İran/Selçuklu takvimi gibi, İslâmiyetten önce Orta Asya Türkleri tarafından kullanılan 12 Hayvanlı Türk takvimi de sene başı olarak bu tarihi esas alırdı.

İran ve Tûran kavimleri

Şimdi Hadep'in veya Kürt vatandaşlarımızın nevrûz gününe atfettikleri değer dolayısıyla, kimsenin tedirgin olmasına gerek yoktur. Kürtler ve Türkler bu vesile ile, bu toprakların tarihî kültürüyle daha yakından ilişki kurma imkânı buluyorlar. Güzel bir gelişme değil de nedir bu?

Buradaki yanılgı, nevruzun, bizatihî Kürtler'e has bir değer ve bayram olduğu zehâbıdır. Bu hususta hem Kürtler, hem Türkler garip bir yanılgı içinde yüzüyorlar. Tahmin ederim yakın zamanda hem Türkler, hem Kürtler nevruz konusunda içine düştükleri komplekslerden süratle arınacaklardır. Nevruzun infiratçı, ayrılıkçı tutumları değil de, bütün Ortadoğu kavimlerini, yani belki Araplar hariç, İran ve Tûran kavimlerini kucaklayan bir fenomene dönüştüğünü farkedeceklerdir.

Zira şu günkü günde beş Orta Asya cumhuriyetinde ve İran'da nevrûz resmî ve millî bir bayram olarak kutlanmaktadır. Buna şimdi yavaş yavaş Kürtler ve Türkler de dahil olmak üzeredir. Nevruz hepimize hayırlı olsun.


22 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...