YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Önce güvenlik, sonra güvenlik, herzaman güvenlik

 
Güvenlik kavramının da ön plana çıkartılması mümkün değil.Birinci sınıf demokrasiyi savunuyorsanız, güvenlik, refah ve demokrasinin bir arada olması gerektiğine içtenlikle inanmanız gerekir.

 

Nedense bir ABD'li ya da Batılı devlet adamı söyleyince bazı şeylerin önemli olduğu hatırlanıyor.

Gerçi herkes işine geldiği gibi kullanıyor bu lafları ama olsun!..

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Marc Grossman'ın geçenlerde Türkiye ile ilgili söyledikleri de böyle...

Grossman özetle şunları söylüyor:

"Eğer Türkiye, bölgesinde ilerlemenin simgesi olarak kalacaksa, vatandaşlarının birinci sınıf bir ekonominin yanısıra birinci sınıf bir demokrasiye sahip olmaları gerekiyor. Güvenlik, refah ve demokrasi birarada olmalı. Türkiye, bu yönde verdiği sözleri yerine getirebilir mi? Ben yapabileceğine inanıyorum"

Bu inanmak, inanmamak lafları bir yana -inansa bunları hatırlatmak gereği duyar mıydı?-

Bu sözlerde iki önemli mesaj var.

Birincisi: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının birinci sınıf bir demokrasiye sahip olmaları gerekiyor.

İkincisi: Güvenlik, refah ve demokrasi birarada olmak zorunda.

Grossman, "Vatandaşlarının" diyor. Yani bireyin devletten önce geldiğinin altını çiziyor.

Oktay Ekşi gibi yazarlar ise, Türk Ceza Yasası'nın, kaldırılan 163'üncü maddesindeki yasakların geri getirilmesini devleti koruma adına savunuyorlar. Birey haklarının, rejim tehlike altındayken geri planda bırakılabileceğine ilişkin yazdıklarını unutup, nedense Grossman'ın konuşmasını alkışlıyorlar.

Oysa Grossman, 'vatandaşların birinci sınıf demokrasiye kavuşturulmasından' sözediyor.

Birinci sınıf demokrasilerde ise, onların sandığının aksine, devleti korumak adına vatandaş hakları, birey hakları kısıtlanmıyor.

Birey hakları ön planda tutuluyor.

Güvenlik kavramının da ön plana çıkartılması mümkün değil.

Birinci sınıf demokrasiyi savunuyorsanız, güvenlik, refah ve demokrasinin bir arada olması gerektiğine içtenlikle inanmanız gerekir.

Güvenliğin herşeyden önce geldiği Türkiye'de, vatandaşlar güvenlikten neyin amaçlandığını bilmedikleri gibi bu gibi kararların nasıl alındığını da asla bilemezler.

Bazan, belli bir inanışa, etnik gruba dahil olan vatandaşlar, kendilerini rejimi tehdit eden bir güvenlik sorunu olarak görebilirler.

Bunlar, belli merkezlerde kapalı kapılar ardında, belli insanlar tarafından alınan 'gizli' kararlardır.

Aslında sıradan vatandaşın hayatını yakından ilgilendiren bu onemli kararlar, nedense Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bile danışılmadan alınırlar.

Güvenlik, daima birey haklarından, vatandaş haklarından önce gelir. Güvenlik adına yasaklar konulur, rejime 28 Şubat gibi müdahalelerde bulunulur.

Devleti bir anlamda, ilkeleri seçilmemiş kurullarda belirlenen güvenlik anlayışının temsilcileri yönetir.

'Güvenlik' anlayışı ülkenin sürekli kriz ortamında yaşaması sonucunu doğurur. Ülkenin bütün şartları bu kriz haline ve 'güvenlik' anlayışına göre biçimlenir.

Vatandaş, bir türlü ödediği vergilerden ne kadarının güvenlik gerekçesiyle harcandığını bilemez.

Neden bu ülkenin çözülmemiş bir yığın sorunu varken, GAP gibi hayati bir yatırım bir türlü bitirilemezken Türkiye'nin silah alımı için, 'güvenliği' için bunca milyar dolar ayırdığını asla anlayamaz.

Neden böylesine önemli konuların kendisine ya da Meclis'te oturan - şekli de olsa - temsilcilerine sorulmadığına ise hiç akıl erdiremez.

Oysa birinci sınıf demokrasilerde, Oktay Ekşi'nin de bildiği gibi bu işler böyle yürümüyor.

Tabii bu durumda üstadımızın ve onun gibi düşünenlerin hazır bir itiraz reçetesi bulunuyor.

"Türkiye'nin etrafı düşmanlarla çevrili, rejim sürekli iç-dış tehdit altında, daha bu türden demokratik açılımlara müsait değiliz. Onun da zamanı gelecek!.."

Fakat işte Grossman da bunları söylüyor.

Yukardaki sözleri savunarak Grossman'ın laflarının altına nasıl imza atabilirsiniz?

Adam diyor ki, "Birinci sınıf demokrasi demek, güvenlik, refah ve demokrasinin aynı anda olması demektir"

Eğer bunu savunuyorsanız, güvenlik adına gizli kapaklılığı, devleti ve rejimi kollamak ve korumak adına da yasakları savunamazsınız.

Hadi bu güvenlik, korku ve kriz ortamında Türkiye vatandaşını ikna ediyorsunuz diyelim.

Ama Grossman'ı ve Batılılar'ı aldatacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.


22 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...