YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Gazeteci politikacıyı eleştirir ama, rekabet etmez!..

 
"Muhalefete muhalefet eden" ve kamu ihalelerinden öncelikle pay isteyen "kartel medyası", sadece bizde var..

 

Kızsak da, eleştirsek de, politikacılar bizim toplumsal yaşamımızın vazgeçilmez öğeleri.. Demokratik rejim rafa kaldırıldığı ve toplumsal yaşam emir-komuta zincirine bağlandığı zaman, "politika"nın da, "politikacı"nın da değerini anlıyoruz..

Bu bakımdan, politikacılar da, kendilerine ağır ve bazan haksız eleştiriler yöneltilmesine, öfkelenmemeli..

Asla, eleştirilemeyen ve kendilerinden korkulan yöneticilere özenmemeliler.. Çünkü eleştiri, demokratik rejimin emniyet sübabıdır.. Eğer eleştiri mekanizması çalışmaz ve yakınmalar biriktirilirse, sonunda rejim bunalıma girer.. "Eleştiri"nin yerini, şiddet ve kalkışma alır..

Ve politikacılarımız, özellikle "böyle basın dünyada yok", veya "dünyanın hiçbir ülkesinde bu tarz eleştiri olmaz" gibi şikayetleri de kesmelidir..

Demokratik politikanın egemen olduğu hür dünyada, eleştirinin sınırı yoktur.. Halkın desteği ile kamu gücünü ele geçiren politikacının ödediği bedel, eleştiriye hedef olmaktır.

Hepimiz çok iyi bilmeliyiz..

"Muhalefete muhalefet eden" ve kamu ihalelerinden öncelikle pay isteyen "kartel medyası", sadece bizde var..

Bu hoş birşey değil.. Gerçekten, demokrasi adına da, "medya ahlakı" adına da, ayıplı bir durum.. Ancak totaliter rejimlerde, "büyük medya", iktidarın borazanı olur.. Demokratik görünümlü rejimlerde, eğer medya iktidar yaltaklığı ederse, burada "siyasi ve medyatik kokuşmuşluk" başlar..

Neyse.. Gelin Batı'nın hür demokrasilerinde politikacılara yöneltilen ve hoşgörü ile karşılanan bazı eleştirileri hatırlatalım..

Mesela İngiltere'de, Bayan Thatcher'den sonra Başbakan olan John Major, renksiz ve silik bir görüntü veriyordu..

1991'de, komedyen Dave Allen, sahnede John Major için şöyle konuşmuş:

-Eğer John Major denize düşüp boğulsaydı, o anda bütün hayatı gözlerinin önünden geçerdi ve kendisi bu hayatın içinde olmazdı!..

Yazar Mort Sahl, 1987'de Nixon'ı ve Reagan'ı eleştirirken, şunları yazmıştı..

-Amerika'nın kurucusu George Washington, yalan söyleyemezdi.. Başkan Nixon da, doğru söyleyemezdi.. Başkan Reagan ise, bu ikisi arasındaki farkı bilmezdi..

Alın size bir Churchill eleştirisi..

-Churchill, hayatının en önemli bölümünü, ayaküstü konuşmalarını önceden hazırlamakla geçirdi..

Ya General De Gaulle ne diyor?

-Bunca deneyimden sonra, politikanın politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olduğunu gördüm..

Albert Camus de bu konuda insafsız..

-Politika ve insanlığın kaderi, ne ideali ne de büyüklüğü olmayan politikacılar tarafından belirlenir. Gerçekten büyük adamlar, politika ile ilgilenmez..

Müteveffa Fransız Cumhurbaşkanı Pompidou ise, "devlet adamı" olmaya özenen bizim politikacılara da rehber olacak şu sözleri söylemiş:

-Devlet adamı, kendisini halkın hizmetine sunan politikacıdır. Politikacı ise, halkı kendi hizmetine sunan devlet adamıdır..

Politika ve politikacılar hakkındaki en insafsız eleştirilerden birini seslendiren ünlü ise, eski ABD Başkanı Ronald Reagan..

-Dünyanın en eski ikinci mesleği politikadır.. İnancım o ki, politika, dünyanın en eski birinci mesleği ile çok yakın benzerlikler gösteriyor (Not: Dünyanın en eski birinci mesleğinin fahişelik olduğuna inanılır.)

Bir eski Latin Amerika diktatörü olan Somoza da, bir Amerikalı politikacıya şunları söylemiş..

-Siz ülkenizde seçim kazanırsınız.. Ben burada, sayım kazanırım!..

Evet.. Bizim görevimiz eleştirmek..

Gazeteci, politikacının rakibi değildir.. Yıpranmış bir politikacı iktidardan devrilince, yerine başka bir politikacı gelir, gazeteci gelmez..

Ama bizdeki bazı politikacılar, kendilerini devirip, yerlerine geçen başka meslek sahiplerine kızmak yerine, genellikle gazetecilere takarlar..

Bunların arasında, kazara başbakanlığa yükselip, gazete sahiplerine devlet ihaleleri vererek onları satın alanlar ve karşılığında eleştiren yazarların susturulması için pazarlık yapanlar bile çıkabilir..

Ama bu tür çarpık kişilikleri önce seçmen reddeder.. Sonra da ilahi bir kuvvet, bunların bütün ayıplarını ortaya çıkartır..

Yine de, politikacıları korumalıyız diyoruz..

ŞAKA

Sizi gidi siziler!..

Anlamıyor musunuz yani?
-312 kalkarsa, Türkiye'nin bütünlüğü tehlikeye girer!
Sanki hiç tarih okumadınız!..
Sovyetler Birliği, o ülkenin 312'inci maddesi kalkınca, bölündü ve çöktü..
Yugoslavya'nın parçalanma sebebi, Yugolavya'nın 312'inci maddesinin kaldırılmış olmasıydı..
İki Almanya'yı, oraya bizden ithal edilen 312'inci madde birleştirdi..
Anlamıyor musunuz?
Anayasa değişebilir.. Bütün yasalar değişebilir..
Ama 312'nci maddeye dokunulamaz..

TELEVİZYON

İşin tadını kaçırmamak lâzım!..

Televizyonun, eskisinden çok farklı bir dünya yaratacağı önceden de söyleniyordu.. Ama bu farklı dünya, giderek çarpıcı biçimde belirmeye başladı..

Şöyle bir bakın çeşitli televizyon programlarını, bir tutku halinde izleyen çeşitli kesimlere ve raytinglere esas olan izleyici profillerine.

1971'de bu gözlemi, David Frost da, Amerika'da seslendirmişti:

-Evinizin kapısından sokmayacağınız insanların ve çarpık ilişkilerin, evinizin oturma odasında sizi eğlendirmesini sağlayan aracın adı televizyondur..

Hele bazen televizyon haber programları öylesine habersiz ve zorlama oluyor ki, aklınıza Jane Austen (1775-1817) romanındaki (Sense and Sensibility), kahramanların konuştuğu bölüm hatırınıza geliyor..

"Lady Middelton, gazetesini okuyan Mr. Palmer'e doğru eğilip, sordu..

-Bugün gazetede bir haber var mı?

Mr. Palmer "hiç haber yok" dedi ve gazetesini okumayı sürdürdü.."

Gerçi 1882 yılında Charles A. Dana'nın "New York Sun"daki cümleleri, gazetecilik mesleğinin klasik sloganı olmuştur..

-Köpeğin insanı ısırması haber değildir.. Ama bir insanın köpeği ısırması haberdir!..

Bu klasik slogana rağmen, her gün insanların köpekleri ısırmasına benzer haberleri zorla üretmek de, işin tadını kaçırmaktadır..

Keşke bazan, köpekler de, haberlerde insanları ısırabilse..


22 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...