YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Bir rüyanın hayali


Biliyoruz ki, "O bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı ve nihayet âlemlere rahmet olarak" gönderilmiştir.

 

Çocukluktan ilkgençliğe geçtiğim yıllarda oldukça sûfîyâne bir dönem yaşadım. O günlerde hep bir rüyanın hasretini çekiyor, hayalini kuruyordum.

Rüyamda duru akan bir su göreyim.

Şöyle dibindeki çakıllar ışıl ışıl parlayan, nane kokan, dağ lalesi kokan, temiz küçük bir dere.

Bu dereye düşmüş giden bir saman çöpü olayım.

Gide gide deryaya kavuşayım.

Yıllar sonra Fuzulî'nin ünlü naati "Su Kasidesi"nde bu rüyanın mükemmelen işlendiğini öğrendim. Üstad:

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme

İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i muhtâra su

"Su Hz. Peygamber'in gösterdiği yola uymakla temiz yaradılışını bütün dünyaya göstermiştir" diyordu.

Evet. Varsa yürünecek bir yol, O'nun yoludur.

Biliyoruz ki, "O bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı ve nihayet âlemlere rahmet olarak" gönderilmiştir.

İnsanlar içinde bir insan, Allah'ın kulu ve elçisi olarak yaşadı. Makam ve mevki peşinde olmadı; bir meclise vardığında boş bulduğu yere oturdu; tâc ve taht istemedi. Her türlü gösterişten kaçınan sade bir hayatı oldu. Hasır üzerinde uyudu. Elbisesini diker, ayakkabılarını tamir eder, keçileri sağar, evi süpürürdü. Eline ne geçerse muhtaçlara dağıttı, vefat ettiğinde üzerinde bir yamalı elbise bulunuyordu.

Güzel ahlâkı tamamlamak için görevlendirilmişti. Düşmanlarına bile beddua etmedi. Ömrü boyunca kendisinden bir şey isteyen hiçkimseye "hayır" demedi. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" buyurmuştu.

Sınıfı, dini ne olursa olsun; zengin olsun, fakir olsun, kendisine misafir gelene bizzat hizmet etti.

Herkese karşı nazik ve mütebessim idi.

Yüzünde daima ışıldayan bir parlaklık ve neşe vardı.

Fakirlere, kölelere, kadın ve çocuklara, dosta düşmana karşı müşfik idi.

Merhameti, tevazuu, hayası, bağışlaması hadsiz-hesapsız idi.

Ahde vefa, sözüne sadık olma ve Hakkı söylemede eşsizdi. Küçük yaşlarından itibaren doğruluğu ve dürüstlüğü ile şöhret kazanmış, Mekke'de Muhammedü'l-emin lakabı ile anılmıştı.

Ömrü boyunca ifrat ve tefritten kaçındı, itidal üzre oldu.

Sabır, sebat, azim, metanet ve cesaret timsali idi. Adaleti o dereceye varmışdı ki, düşmanları bile davalarını adaletle çözsün diye ona getirirlerdi.

Başını hafifçe öne eğerek, mütebessim yürürdü. Biri bir yerden geçtiğinde misk kokusu duyar ise, bilirdi ki, o yerden az önce Efendimiz geçmiştir.

O'nun evsafını tasvir için insanlar asırlar boyu cilt cilt eserler kaleme almış, şiirler söylemiştir. Bu koca külliyatın yanında benim şu sönük satırlarımın ne hükmü olabilir.

Muradım zaten derdimi tazelemekten ibarettir.

Yukarıda sözkonusu ettiğim derecik kadar saf ve temiz olduğum günlerde hasretini çektiğim rüyayı özlüyorum.

Onu bir gün elbet göreceğim diye umarak başımı yastığa koyuyorum.

Biz kullara düşen nedir?

Ancak el açıp yalvarmaktan gayrı...


22 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...