YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Savaş, Atatürk, Bahçeli ve 312

 
Bahçeli, MHP'nin grup toplantısında, Yeni Şafak gazetesini de hedef alarak konuştu. "312'yi, demokrasinin gereği" olarak takdim etti. Oysa, el ele tutuşan başörtülü kızlar da 312'den dolayı mahkûm oluyor. Mevcut uygulamada, her düşünceyi sonuçlarına ve amacına bakmadan bölücülük sayıyorlar. Devlet Bahçeli'nin meselenin bu yönüne de bakmasını ve 312'nci madde yerine, demokrasiye sıkı sıkıya sarılmasını dileriz.

 

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri'nden bir kaç cümle(1): "Meclis-i âlinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep Anasır-ı İslâmiye'dir. Samimi bir mecmuadır. İşte hudud-u millimiz budur dedik" İmza Mustafa Kemal...

"Bu ülkenin evlâtları asırlar boyu mektebe başlarken, besmeleyle başlar. Siz geldiniz, bu besmeleyi kaldırdınız. Ne koydunuz yerine, 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' Sen bunu söyleyince, öbür taraftan da Kürt kökenli bir Müslüman evlâdı 'Ya öyle mi, ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım' deme hakkını kazandı. O Meclis yarın inananların eline geçecek. Bütün bu haklar kan dökülmeden verilecek." İmza Necmettin Erbakan

Aslında, Mustafa Kemal'in sözleri bugünkü anlayışa göre, 312'nci madde kapsamına girecekti. Onun da, ırk farkına dayanarak halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği ileri sürülecekti. Üstelik, tıpkı Erbakan gibi, İslâmiyet'i birleştirici bir unsur gibi gösterdiğinden dolayı, mürteci damgasını bile yiyecekti.

Bölücü partiler

Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesi sürekli tartışılıyor. Bu arada, "Devleti sadece askerlerle ben mi savunacağım. Sizler de üzerinize düşen görevi yapın" diye milletvekillerine çatan Başsavcı Vural Savaş da, bazı televizyon programlarına iştirak ediyor, görüşlerini söylüyor.

Ben bir tanesine şahit oldum. Tek'e Tek'te FP Grup Başkanvekili Bülent Arınç'ın karşısına çıktı. Sözüm ona, Batı'dan örnekler vererek, hürriyetlerin niçin sınırlanması gerektiğini anlattı.

Her örneği maalesef dayanaksız ve desteksizdi. Mesela Batı'nın, Hep gibi "bölücü" bir partiye izin vermeyeceğini belirtti. Oysa, İspanya'da Herri Batasuna, İngiltere'de Sinn Feinn gibi partiler tamamen bölgecilik esasına dayanmaktadır. İtalya'da, refah düzeyi yüksek olan Kuzey İtalya'nın, güneyden kopmasını savunan Lega Nord isminde bir parti mevcuttur.

Kaldı ki, Hadep, bütün Türkiye'yi kucaklayacağını söylüyor. Bölücülük gibi bir düşüncesi olsa dahi, bunu açıkça, programında veya demeçlerinde ifade etmiyor.

312'nci madde ve ölçü

Başsavcı, Almanya'da, yetkili bir şahsın, kendisine, bölücülük yapan bir parti olursa onu yasaklarız dediğini iddia ediyor. Ve kapatılan bir başka partinin kurulmasına, bu ülkede de müsaade edilmeyeceğini, gene o ismi meçhul yetkilinin açıklamalarına dayandırıyor.

Hayal üzerine faraziye üretmek, abesle iştigal etmek anlamına gelir.

Almanya'da ırk temeline dayanan farklılaşma yok ki, bölücülük söz konusu olsun. Doğu ve Batı Almanya, rejim farklılaşması ve Sovyet hegemonyası yüzünden birbirinden ayrılmıştı. Herhalde bugün hiç kimse eski bölünmeyi istemez. Buna mukabil Almanya'da komünist partisi 1950'li yıllarda kapatıldı ve sonradan başka bir ad altında kuruldu.

Anladığımız kadarıyla Başsavcı'nın o meçhul yetkili haricinde, ciddi kitaplar okumaya ve bilgisini takviye etmeye ihtiyacı var.

Vural Savaş, Almanya'da 312'nin benzeri bir maddenin var olduğunu söyledi. Gerçekten de var. Ama bu ülkede, "Kamunun sukûnunu bozmaya elverişli şekilde" suça tahrik cezalandırılıyor.

Zaten bugün Türkiye'de istenilen de, "umumun emniyeti için tehlike olabilecek bir şekilde" suça tahrikin cezalandırılması.

Mevcut kanunun ikinci fıkrasının birinci cümlesi "umumun emniyeti için tehlikeli olma" şartını ihtiva etmiyor. Bütün tartışmalı mahkûmiyetler buradan kaynaklanıyor.

İkinci fıkranın birinci cümlesi -ki 12 Eylül'ün ürünüdür- halkı, sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa tahrik edenleri, hiçbir ölçü koymadan cezalandırıyor.

Bugün talep edilen, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi veyahut Almanya'da uygulandığı gibi ("umumun emniyeti açısından tehlikeli olma" "Kamunun sukûnunu bozmaya elverişli şekilde") bazı ölçülerin kanuna dahil edilmesi.

Zana davası

Vural Savaş'ın Mehdi Zana ve 312'nci madde ile ilgili iddiaları da tamamen mesnetsiz. Avrupa İnsan Hakları Divanı'nın 312'nci maddeyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (ifade özgürlüğünü teminat altına alan) 10'uncu maddesine uygun bulduğunu belirtti Savaş, Teke Tek programında.

Zana davasını baştan sona okuduk. Yok böyle bir şey. Divan, 312'nci maddeyi hukuka uygun bulduğunu söylemiyor. Sadece verilen cezayı, sözleşmenin 10'uncu maddesindeki unsurlar açısından inceliyor.

Böyle bir cezanın, mevcut hukukta yer alıp almadığına bakıyor; ayrıca olayı meşru amaca hizmet ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk açısından inceliyor.

Suça tahrikin, 312'nci madde kapsamında cezalandırıldığını, bir başka ifadeyle böyle bir cezanın hukuken öngörüldüğünü tesbit ediyor.

Yoksa 312'nci maddenin meşruiyetini tescil etmiyor.

Kaldı ki daha önce de bir yazımızda belirttiğimiz gibi, Mehdi Zana'nın "PKK'nın ulusal kurtuluş hareketini destekliyorum" şeklindeki sözlerini, Divan, terörist bir örgüte arka çıkma olarak değerlendiriyor.

Zaten Zana, 312'nci maddenin 1'inci fıkrasına göre mahkûm oluyor. Burada hiçbir tartışma mevcut değil. 1'inci fıkra, kanunun cürüm saydığı bir fiili övmeyi, halkı kanunsuzluğa tahrik etmeyi cezalandırıyor.

Zana, 312'nci maddenin sadece 1'nci fıkrası değil, 2'nci fıkrasının ikinci cümlesini de ihlâl ettiği gerekçesiyle cezaya çarptırıldı.

İkinci cümle, tahrikin, umumun emniyeti açısından tehlikeli olabilecek şekilde yapılmasını, ağırlaştırıcı sebeb sayıyor.

Tekrar edelim, tartışılan mahkûmiyetlerde (Hasan Celâl Güzel, Necmettin Erbakan, Ali Bayramoğlu, Tayyip Erdoğan vs..) ağırlaştırıcı hüküm uygulanmıyor.

Zaten yapılmak istenen, ağırlaştırıcı hükmün, (yani umumun emniyeti açısından tehlikeli olabilecek şekilde suça tahrikin) suçun esas unsuru haline getirilmesi.

Böyle bir gelişme sağlanırsa, yukarıda adı geçenlerin cezaları bütün sonuçları ile birlikte düşecek, suç işlenmemiş sayılacaklar.

Bahçeli ve 312

Vural Savaş gerçekleri perdeleyerek ve çarpıtarak tezini kuvvetlendirmeye gayret ediyor.

Beni asıl hayrete düşüren, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 312 konusundaki direnci. Bahçeli, MHP'nin grup toplantısında, Yeni Şafak gazetesini de hedef alarak konuştu. "312'yi, demokrasinin gereği" olarak takdim etti.

Oysa, el ele tutuşan başörtülü kızlar da 312'den dolayı mahkûm oluyor.

Mevcut uygulamada, her düşünceyi sonuçlarına ve amacına bakmadan bölücülük sayıyorlar. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi hayatta olsa, Atatürk dahi 312'den yakasını kurtaramayacaktı.

Devlet Bahçeli'nin meselenin bu yönüne de bakmasını ve 312'nci madde yerine, demokrasiye sıkı sıkıya sarılmasını dileriz.

Dip Not(1): Kaynak: Avrupa- Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim ve Sosyalizm (Fikret Başkaya)


22 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...