T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Uçma tutkusu ölüm getirdi"

Gazetelere göz attıktan sonra karışan kafamı huzura kavuşturmak için yeniden 'bir bilen' ile temas kurdum. Günün gazetelerinde okuduklarımı, "Eylemcilerin hepsi havacılık eğitimi almış ve hayatlarını sona erdirecek yolculuğa dünyanın parasını ödeyerek 'first class' biletlerle çıkmışlar; içlerinden birinin sakarlığı yüzünden, grup az kalsın uçağı kaçıracakmış" biçiminde ilettim...

'Bir bilen' ile aramızda binlerce kilometre var, ama cevabı beş dakika sonra ekrana düştü: "Sihirli kavram 'havacılık okulu'... 'Kurbanları' oradan seçtikleri belli. 'Çok başarılı oldunuz, büyük ikramiyeniz first class bilet' denilmiş olmalı. Terör yapacak adam randevusuna geç bırakacak tarzda davranmaz; adamlar Kaliforniya'ya tatile gittiklerini sanıyor olmalı. Kanaatim şu: 'Kurbanlar', hiç değilse bir bölümü, çok önceden, daha Almanya'dayken seçilmiş, 'Hadi iyisiniz, size Atlas Okyanusu ötesinde bir havacılık okulu ısmarlıyoruz' denmiştir. Zavallılar... Uçma tutkuları ölüm getirmiş, besbelli..."

Dünyayı sarsan eylemin içinde yer aldığı ilân edilen Ziad Jarrah ilginç bir tip. 26 yaşındaki genç adam Lübnanlı, ailesi Bekaa vadisindeki zengin El-Merc köyünde oturuyor. Yakınlarının, "Sıradan bir gençti, içki içer, kızlarla gönül eğlendirirdi" dedikleri biri Ziad. Geçen yaz, Türk kız arkadaşı Aslı (veya Aysel), aileyle tanışmak üzere köye gelmiş; Ziad ise 'meşguliyetleri' yüzünden ona refakat edememiş...

'Türk kız arkadaş' Burdur'un Karamanlı ilçesinde yaşayan Şengün Ailesi'nin Almanya doğumlu bir ferdi çıktı. Fotoğraflarına bakıldığında onun da Jarrah gibi 'sıradan bir genç' olduğu anlaşılıyor. Zaten aile, "Bizim kızımızın teröristlerle, hele din adına eyleme katılacaklarla bir ilgisi olamaz" demekte...

Independent gazetesinden Robert Fisk ile The Times'tan Nicholas Blamford Ziad'ın ailesinin yaşadığı El-Merc köyüne gidip olayı araştırmışlar. Her ikisi de, ayrı ayrı, Ziad'ın "Bin Laden'in çocuklarından biri" olamayacağı kanaatine varmış. Fisk, "Tıpkı her akşam dört-beş kadeh devirmeden yapamayan Mısırlı Atta gibi" diyor, "Ziad da içkiden hoşlanırdı." Yakınları, "Biraz mahcup bir çocuktu, ama kadın peşinde koştuğunu biliyoruz" da demişler...

Hamburg'ta ne okuyormuş Ziad? Blamford'un haberinde bu sorunun cevabı hazır: Uçak mühendisliği... "Evinde havacılık tâlimatnâmesi bulundu" denilen adam uçuş mühendisliği öğrencisi imiş... Ziad'ın ABD macerası Hamburg'taki öğreniminin dördüncü yılında başlamış. Miami'deki bir havacılık kursuna kaydolmuş. Amcası, gazeteci Blamford'a, "Bir Amerikalı ailenin yanında kalıyordu ve aldığımız haberlerden ailenin Ziad'ı çok sevdiği anlaşılıyordu" demiş. Eylemden iki gün önce ailesini aramış Ziad, neşeliymiş, telefonda şakalar bile yapmış...

Sözün kısası, Ziad Jarrah, George Bush'un "Bütün deliller onu gösteriyor" dediği Üsame bin Laden adı geçince akla geliveren tiplere hiç benzemiyor. Muhammed Atta da öyle.

Adı ilk açıklandığında, Muhammed Atta'nın Suudi Arabistan vatandaşı olduğu belirtilmişti; Mısırlı olduğu sonradan ortaya çıktı. Atta'nın Almanya günlerinden arkadaşları kendisini "Otto" diye tanıtmaktan hoşlandığını vurguladıktan sonra "Çok içerdi" demekten de kendilerini alamıyorlar. Adı kıyamete kadar "Bin Ladin teröristi" olarak kalacağa benzeyen genç adam da kendisine yakıştırılan 'profile' hiç uymuyor...

Binlerce dolar ödeyerek 'first class' biletler almış 'eylemciler', oysa Florida'ya yerleşik olanları bile kendilerine ait bir bilgisayardan ve internet bağlantısından mahrummuş; iyi mi? Haberleşmelerini halk kütüphanesindeki internet bağlantılı bilgisayardan yapıyorlarmış... Washington Post'ta çıkan iki imzalı eğlenceli haberde, kütüphane müdürü bayanın, "Bir bana bakıyor, bir önlerindeki ekrana; sanki benim meşguliyetimi bekliyormuş gibi..." cümlesi beni çok güldürdü. WP muhabirleri, bölgedeki diğer kütüphanelere de gitmişler, 'eylemci' diye ilân edilen gençlerin, internete, üç ayrı halk kütüphanesindeki bilgisayarlardan girdiklerini öğrenmişler...

En çarpıcı haberle ABD'de önceki gün piyasaya çıkan Newsweek dergisinde karşılaştım. Askerî kaynaklardan derlediği bilgileri değerlendiren dergi, adları 'eylemci' olarak açıklanan 19 kişiden üçünün, ehliyetleri ve otomobil ruhsatlarında, adres olarak Pensacola/Florida'daki bir askeri üssü (The Naval Air Station) gösterdiklerini yazıyor. Dördüncü bir kişinin Mongromery/Alabama'daki askeri akademide (Air War College) strateji ve taktik dersleri aldığını, beşinci bir kişinin ise San Antonio/Teksas'taki bir askerî üssün (Lackland Air Force Base) dil okulunda ingilizce öğrendiğini de tespit etmiş dergi... Dördüncü ve beşinci 'eylemciler' Suudi Arabistan ordusuna mensup pilotlarmış zaten...

Lübnan'da çıkan Daily Star gazetesinde Rita Bustani imzalı bir haber yer alıyor. İlerici Sosyalist Parti lideri Walid Jumblatt'ın saldırılardan CIA ve Mossad'ı suçladığını öğrendiğim habere göre, Orta Doğu lâbirentlerini ve süpergüç politikalarını iyi bilen Jumblatt, bir törende şu tezi savunmuş: "Saldırıların ardında istihbarat örgütleri var; amaç savaş çıkartıp Orta Doğu'yu işgal etmek..."

'Bir bilen' kafam yeniden karışırsa kendi aklından bir miktarını ödünç vermek üzere hattın öbür ucunda beni bekliyor.


19 Eylül 2001
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED