T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yargının köleliği ya da 1839 Amistad olayı

Yargı bağımsızlığı denilince aklıma, ister istemez 1830'lu yıllarda ABD'de cereyan eden bir yargı süreci ve onunla ilgili film geliyor.

Filmin adı Amistad, 1998 yılında sinemalarda oynamıştı.

Birçoğunuz görmüş olabilirsiniz.

1839 yılında Küba ile Amerika arasındaki sularda, içinde 40 kadar Afrikalı ile iki İspanyol'un bulunduğu bir köle gemisi yakalanır... Geminin adı Amistad'dır.

Afrikalılar, açık denizde gemiyi ele geçirip, iki İspanyol dışında bütün mürettabatı öldürmüşler ve ülkelerine, Afrika'ya dönmeye çalışırken yakalanmışlardır...

Film, köle yapılmak üzere Batı Afrika'dan, Küba'ya kaçırılan 40 kadar Afrikalı'nın yargılanma sürecini anlatıyor...

Filmin, tarihi belgelere dayanılarak çekildiğine ilişkin çeşitli yazılar okudum... Bu anlamda film, bir belgesel niteliğinde...

O yıllarda Amerika'nın kuzeyinde kölelik kaldırılmış fakat güneyde devam ediyor... Güneyliler ekonomik zenginliklerini köleliğin sürmesine bağlıyorlar... Bu nedenle köleliğin bir hak olduğunu savunuyorlar... Köleliğin kaldırılmasına ilişkin tartışmalar ise bütün hızıyla sürüyor...

Kölelik karşıtı gruplar, yakalanan Afrikalılar'ın savunmasını üstlenirler.. Genç bir avukat onların köle değil, yurtlarından koparılan özgür Afrikalılar olduğunu kanıtlamaya çalışır... Bulduğu belgeler ve tanık ifadeleri de onu doğrulamaktadır...

Dava Afrikalılar'dan yana sonuçlanacak gibidir...

Fakat işte, bu noktada işin içine politika girer...

Zamanın ABD Başkanı'na yapılan telkinler, Afrikalılar'ı köleleştirip bu kirli ticaretten esaslı paralar kazanan Ispanyollar'ın bu gelişmelerden rahatsız olduğu doğrultusundadır... ABD-İspanya ilişkilerinin, 40 Afrikalı'nın hayatından daha önemli olduğu Başkan'a fısıldanmaktadır...

Sonunda baskılar neticesini verir ve Başkan, duruşma yargıcını değiştirerek, İspanyollar'ın isteklerini de karşılayacak biçimde ortalama bir yol bulacağına inanılan, hırslı ve kariyer meraklısı olduğu sanılan genç bir yargıcı tayin eder...

Aklınıza bir şey gelmesin bu olay Amerika'da ve 1839 yılında cereyan etmektedir...

Mahkemenin sonuçlandığı gün herkes büyük bir şaşkınlık yaşarken Afrikalılar özgürlük şarkıları söylemektedir...

O, kendilerinden olduğunu sandıkları genç yargıç, sadece hukukun üstünlüğüne itibar ederek ve mahkemesinin bağımsızlığını koruyarak Afrikalılar'ın özgür insanlar olduğunu ilan etmiştir...

İki İspanyol'un ise köle taciri olduğuna karar vermiştir....

Ama Amistad davası henüz sonuçlanmış değildir...

Bu kez de kölelik yanlısı 'Güney'li politikacılar devreye girer... Onların da etkisi ile danışmanları Başkan'a, bu karar nedeniyle gelecek seçimlerde Güney eyaletlerinin oyunu alamayacağını söyleyerek baskı yaparlar...

Başkan bunun üzerine, mahkemenin kararını yüksek mahkemeye göndermeye karar verir...

Afrikalılar'ın ve kölelik karşıtlarının sevinçleri kursaklarında kalır...

Çünkü yüksek mahkemenin 9 üyesinden 7'sinin kölesi bulunmaktadır...

Kölelik karşıtlarının tek umudu, eski ABD Başkanı ve zamanın ünlü hatip ve avukatlarından John Quincy Adams'dır... O ise köşesine çekilmiş yargı ve siyasetten uzak durmaya çalışmaktadır....

Fakat bu arada yargı ile ilgili görüşlerini söylemeden de edemez....

Adams, davayı kabul etmesi için kendisini ikna etmeye çalışan genç bir meslaktaşına, elindeki saksıyı göstererek, "Yargı ile yürütme bu saksıya benzer" der... Bitki nasıl topraktan ayrılamazsa yargı da yürütmenin ta içindedir"...

Ve sözlerine devam eder: "Ama, yine de biz Amerikalılar özgürlüğümüzü yargının bağımsızlığına borçluyuz."

Amerika'dayız ve yıl 1839...

Adams davayı kabul eder...

Yüksek mahkemenin duruşmasında kısa konuşur...

Elinde tuttuğu ve kölelik yanlısı bir senatörün kaleme aldığı Başkanlık bülteninden bir iki paragraf okur... Yazıda, köleliğin bir hak olduğunu, insanların asla eşit olmadığı savunulmakta ve köleliğin kaldırılması durumunda Güney'in fakirleşeceği iddia edilmektedir.

Daha sonra üstü kapalı bir biçimde, bu nedenle iç savaş çıkabileceği uyarısı yapılmaktadır...

Adams arkasından mahkeme salonunun bir duvarında asılı olan, 'Amerikan Bağımsızlik Bildirgesi'nden sadece bir cümle okur: "Bütün insanlar eşittir..."

Sonra da yüksek mahkemenin yüksek yargıçlarına seslenir:

"Beyler, karar sizin... Bu iki metinden hangisini yırtıp atacağınıza siz karar vereceksiniz."

Kendi elindeki, köleliği savunan metni yırtıp atar ve yerine otururur...

Mahkeme başkanı bir süre sonra kararı açıklar:

1'e karşı 8 oyla alt mahkemenin kararı onanmış ve Afrikalılar'ın isterlerse ülkelerine gitmelerine izin verilmiştir...

Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı eğemen olmuştur...

Yıl hâlâ 1839'dur…

Amistad kararından sonra Afrikalılar'ın köleleştirildiği kaleler birer birer yıkılmıştı...

Şimdi biz de özgürlüğümüzü borçlu olacağımız, yargıyı devletin kölesi olmaktan kurtaracak bir yargı bağımsızlığını arıyoruz...


25 Haziran 2001
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED