T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Minyatürün postmoderni

Kendi yaptığı sitede eserlerini tüm dünyaya sergileyen Nilgün Yönter Ercantürk, postmodern minyatürleriyle, alışılagelenin dışında başka tarzlarda da minyatür yapılabileceğini gösterdi.

İlk olarak 8. yüzyılda Uygur Tükleri'nde görülen minyatür sanatı, daha sonraki dönemlerde de maharetli Türk sanatçılar tarafından yaşatılarak yüzyıllar boyunca canlı ve gözde bir sanat oldu. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi sanatçılara destek veren padişahlar sayesinde, mesafe kateden bu sanat dalı, bütün dünyada olduğu gibi modernizm akımlarının Osmanlı'ya da sıçramasıyla, eski değerini kaybederek yerini Batı kökenli sanat akımlarına bıraktı. Minyatür, günümüzde eski görkemini devam ettiremediyse de minyatüre farklı bir yorum ve renk getirmek isteyen sanatçılar tarafından bu köklü gelenek devam ettirilmeye çalışılıyor. Nilgün Yönter Ercantürk de bu sanatçılardan biri. Kendi deyimiyle postmodern minyatür çalışmaları yapan sanatçı, Işık Lisesi'nden mezun olduktan sonra Cenevre ve Paris'te sanat formasyonu almış. 1957 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Ercantürk, profesyonel anlamda sanat formasyonu almadan çok çok önce, henüz üç yaşındayken resme ilgi göstermeye başlamış. Bir ara stilistlik yapan sanatçı, stilistlikte yeterince yaratıcılık özgürlüğünü bulamamış ve resim alanına kaymış. Sanatçı, stilistlik deneyimiyle resim alanındaki yeteneğini minyatür eserlerinde birleştirince ortaya böyle 'postmodern minyatürler' çıkmış.

Minyatüre Batılı bir yorum

Doğulu minyatüre Batılı bir hava getiren Ercantürk, minyatüre getirdiği postmodern yenilik dışında, alışılagelenin dışında bir adım daha atarak tasarımını kendisinin yaptığı web sitesi 'www. ercanturk.com'daki sanal galeride, eserlerini tüm dünyaya sergiliyor. İlk sergisini 1985 yılında İstanbul'da açan sanatçı, bugüne kadar 10 tanesi kişisel 6 tanesi karma olmak üzere 16 sergiye katılmış. Yapılması çok zor desenleri ve insanı yoran motifleri büyük bir titizlikle işleyen sanatçının minyatürleri, ilk bakışta ancak maharetli bir stilistin bu çizgileri yakalayabileceği izlenimini veriyor.

Minyatürlerdeki her biri ince ve narin karakterler, yapılması zor desen ve motiflerle birleşince otaya farklı bir tad, farklı bir tarz doğmuş. Minyatürleriyle bizi bir masal ülkesine götüren sanatçının renk seçimindeki titizliği, minyatürlerin canlı ve hareketli olmasını sağlıyor. Sanatseverleri minyatür dünyasının güzelliklerine götürmeyi amaçlayan Ercantürk, renkler, güzelik ve estetik kavramları hakkında şöyle diyor: "Güzelikler kavramı kişisel de olsa, bazı güzellikler karşısında hepimiz hemfikirizdir... İnsan nasıl olurda dağların, tepelerin, ağaçların, denizlerin ardından doğan-batan güneş veya ayın güzelliğinden etkilenmez? Renk, sanat ve tını ustalarının elinden çıkmış mükemmel bir heykel, resim ya da müzik yapıtı ile karşı karşıya kalındığında, bir insan bu eserlerin güzelliği karşısında nasıl durabilir? Yeryüzü o kadar güzel ve renkli ki... Kişiliğimizin çocuk kalmış tarafını neden açığa vurmaktan korkarız? Kanımca bu çocuk tarafımızdır tüm güzelliklere âşık..." Nilgün Yönter Ercantürk'ün diğer eserlerini merak edenler kendi sitesi 'www.ercanturk.com'dan görebilirler.

İllüstrasyon sanatı

Bireyi ve özgürlüğü temel alan modernizm karşıtı bu akımda minyatür eserleri yapmaya karar veren Ercantürk, kendi tarzını 'postmodern' olarak değerlendirmesinin nedenlerini şöyle açıklıyor: " Minyatür nedir?...Yaptığım resimlere niçin 'postmodern' minyatür adını verdim?...Çağımıza uygun bir açıklama yapmak istersek, minyatür, yazı-hikaye ve belgeseli 'el' ile resimlendirip aydınlatma şeklidir. Yani, 20. yüzyılın 'illüstrasyon' sanatıdır. Günümüzün teknolojik olanakları ile bu saydıklarımı resimlemek için zaten fotoğraf kullanılmaktadır.

Yaptıklarımın 'naif' olarak adlandırılmasına rağmen, giysi-renk ve desen konusundaki uzun yılların birikimi olarak, geleneksel 'minyatür' resim anlayışını, yeniden yorumlayıp, güncelleştirip, yeni bir üslup oluşturmaya çalıştım. Ortaya çıkan üslup, gerek verdiği iletiler gerek teknik-renk-desen ve detaycılık açısından 'Minyatür Resmi' sanatına paralellik gösteriyordu. Eserlerim gelenekseli güncelleştirdiğim için 'modern' sayılabilir. Ama tabii aslında 'postmodern' akıma daha çok yatkın. Çok kısa açıklamak gerekirse; sanatta postmodernizm mimari ile başladı. 1930-1970 arası iyice gelişti. Daha sonraları plastik sanatlarda bir nevi modernizme protesto anlamı kazandı."

 
Erzurum türküleri kitaplaştı
Erzurum yöresine ait 245 halk türküsü, notalarıyla birlikte "Erzurum Türküleri ve Nazariyatı" adlı kitapta toplandı. Kitapta 'Sarı Gelin'in öyküsü de yeralıyor
Ünlülerin zor oyunu
Filmlerindeki zor sahnelerde dublör kullanmak istemeyen ünlü oyuncular, sağlıklarını tehlikeye atıyor. "Premiere" dergisinin internet sitesindeki haberine göre, Hollywood ünlüleri, filmlerinden astronomik ücretler almalarına rağmen sağlıklarını yitiriyor. Bu ünlülerin arasına son olarak "Traffic" filmindeki başarılı oyunuyla Oscar kazanan Benicio Del Toro'nun da katılması, "film kurbanı" diğer ünlüleri akla getirdi. Paramount Pictures'ın "The Hunted" adlı filminde rol alan Del Toro, Tommy Lee Jones ile dövüş sahnesinde bileklerini kırdı. Denizin altında çekilen sahnede bıçağa uzanmak için hamle yapan Del Toro, iki elinin bileğini kırdı çekimlere böylece veda etti. Nicole Kidman da "Moulin Rouge" müzikalinin çekimleri sırasında dizini incitince, rolünü Jodie Foster'a kaptırdı. "Gladyatör" filmiyle üne kavuşan Russel Crowe'un da tehlikeli sahnelerle dolu bu yapımda geçirmediği sakatlık kalmadı. Crowe, daha iyileşmeden "Flora Plum" filmi için zorlu bir çalışmaya başladı. Filmdeki sirk cambazı rolü için vücut geliştiren ve aktör omzunu incitti.
25 Haziran 2001
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED