T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Anayasa Mahkemesi'ni kim denetleyecek?

Teamüldür, yüksek yargı mensupları, açılış ve kuruluş yıldönümü törenlerinde, genellikle "güzel" konuşmalar yaparlar. Alışkanlıkla, belki de refleksle, Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını söyler ve mütemadiyen "hukuk"un altını çizerler... Bu konuşmalar, "Falancadan hukuk dersi", "Filanca, 'Türkiye'de hukuk yok' dedi" şeklinde başlıklarla gazetelere manşet olur.

Biz de alkışlarız.
Kimini Cumhurbaşkanı yaparız.
Kimini Anayasa Mahkemesi Başkanı.

Ama, "hukuk dersi" veren hiçbir yargı mensubu, altına imza attığı kararla "hukuk"un tesisine yardımcı olmaz.

Yargı kararıdır, saygı göstereceğiz...

Ne münasebet!

Bu saygıyı, önce, yargı kararlarının altında imzası bulunanlar gösterecek!

Kabulleniriz...
Sineye de çekeriz...

Ama hiç kimse, bizden, "hukuk"un açık ihlali anlamına gelen kararlara saygı göstermemizi beklemesin.

* * *

Anayasa Mahkemesi'nin Fazilet Partisi'yle ilgili aldığı karar tartışılıyor.

Tartışılmalıdır.
İstiklal Mahkemeleri de tartışılmıştı.
Yassıada da...

Darbe dönemlerinde "ihtisas" (!) mahkemesi gibi çalışan Sıkıyönetim Mahkemeleri de...

Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin varlığı, konumu, siyaset üzerindeki ağırlığı da tartışılacak.

Anayasa Mahkemesi, malum, "ilerici" kesimlerin "en özgürlükçü metin" kabul ettikleri 61 Anayasası'yla birlikte ihdas edilmiştir ve yapısı itibariyle "korporatist"tir.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, bizdeki gibi, olağanüstü yetkilerle donatılmış ve "parlamento üstü siyasî erk" işlevi gören özel yargı kurumlarına rastlayamazsınız. Bırakın bu tür kurumların varlığını, bunun telaffuz edilmesi dahi yasaktır.

Anayasa Mahkemesi'nin görevi, parlamentodan çıkan yasaların Anayasa'ya uygunluğunu denetlemek ve yasama organını "hukuk çizgisi"ne çekmektir.

Öyle mi?

Peki, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararların Anayasa'ya uygunluğunu kim denetleyecek? Anayasa Mahkemesi üyelerini "hukuk çizgisi"nde kalmaya kim icbar edecek?

"Et kokarsa..." meselini tekrarlamak istemiyorum.

* * *

İşbu Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül'de konumunu muhafaza etmiş, varlık nedeni ortadan kaldırıldığı halde mesaisini sürdürmüş bir kurumdur. Bazı üyelerinin, anayasal düzeni "silah zoruyla" ortadan kaldıranlara teşekkür ziyaretinde bulunması ise, yalnızca bize özgü bir "hoşluk"tur...

Anayasa Mahkemesi, aldığı son kararla, sadece parti kapatmış olmuyor, aynı zamanda bu ülkede yaşayan insanların bir bölümünü "suçlu" ilan ediyor; onların din anlayışını, tarih görüşünü, dünyaya bakışını yargılıyor.

Şimdi sıra, bu mahkemenin meşruiyetini tartışmaya geldi...


25 Haziran 2001
Pazartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED