Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Nâzım Hikmet'e vatandaşlığının iade edileceğinin açıklanması MHP'liler tarafından tepkiyle karşılanırken, çoğunluk Nâzım'a iade-i itibarın devlete birşey kaybettirmeyeceği görüşünde. Dönem dönem gündeme getirilen Nâzım Hikmet'e iade-i itibar tartışmaları bu kez 'devlet' eliyle başlatıldı. Ocak ayından bu yana sıcaklığını koruyan polemik Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın Nâzım Hikmet'e vatandaşlığının iade edileceğini açıklamasıyla başladı. Nâzım Hikmet'in iade-i itibarı için bir kararname hazırlandığını, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını ve UNESCO'ya2002'nin "Nâzım Hikmet Yılı" olarak kutlanmasının önerildiğini açıklayan Kültür Bakanı Talay, geçtiğimiz günlerde de "Nazım Hikmet'in bütün dünyada saygın bir yeri var, bunu kimse inkar edemez. İnkâr etmek, inkâr edenleri küçültür." şeklinde konuştu. Nâzım Hikmet'in iade-i itibarına en keskin itirazlar polemiğin başladığı günlerde, liderleri Alparslan Türkeş tarafından bile Nâzım şiirleri okunan MHP'den geldi. Nâzım aleyhine karşı kampanya açan ülkücüler, şaire karşı tavizsiz tutumlarını sürdürürken devlet ise Nâzım konusundaki kararlılığını İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın bu girişim konusunda her türlü yardıma açık olduğunu söylemesiyle bir kez daha göstermiş oldu. 99. yaş günü ilk kez Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı adına Bakan vekilinin katıldığı bir törenle kutlanan şair Nâzım Hikmet'in, bir yıl sonraki 100'üncü doğum gününde, bir jestle onurlandırılması konusundaki girişimler tartışmayı başka bir boyuta taşıdı. Nazım'ı sevenler gerçekten seviyor mu? Gazetemizdeki köşesinde "İade-i İtibar" başlıklı bir yazı kaleme alan İsmet Özel, hangi Nâzım'a itibarının iade edilmek istendiğini sorguladı. "Devlet gözünde Nâzım Hikmet meşruiyet sınırları içinde kabul edilsin, aklansın ve devlet makamları Türkiye'de Nâzım Hikmet yasağı olmadığını ikrar etsin diyenlerle ilgili olarak kafamda cevabının verilmesini beklediğim, biri diğeriyle yakından irtibatlı iki soru var: 1) İstenilen şey her çağın, her yerin sanatına ve sanatçısına duyulan saygının bir parçası, bir uzantısı mıdır? 2) İsteyenler Nâzım Hikmet olduğu gibi, yani nasılsa öyle bir itibara kavuşsun mu istiyor, yoksa Nâzım Hikmet'e iade edilecek itibar bu yolda faaliyet gösterenlerin işlerine geldiği türden bir şey mi olacak?" diye yazan Özel, birdenbire ortaya çıkan bu şiir ve şair sevgisini de eleştirdi. Özel, "Bu ülke kısa bir zaman öncesine kadar neyin şiir olduğu, neyin olmadığı hususunda hassas ölçüye sahip üstün nitelikli insanların yaşadığı bir yerdi. Onlar değil de Ahmet Muhip Dranas'ın Fahriye Abla'dan başka şiir yazmadığını sananlar, Sezai Karakoç'a yıllar sonra Mona Roza'yı sahiplenmeyi icbar edenler mi Nâzım Hikmet'in nereden gelip nerelere uğrayarak nereye gittiğini bilmedikleri itibarını geri getirecek?" diye sordu. Nâzım'ı en çok sever görünenlerin O'nun şiirini sansürlemekten çekinmediğinin altını çizen Özel, yirmi yedi yıl sonra Yön yayınları tarafından yeniden basılan "Kurtuluş Savaşı Destanı"nda kitabın Mart 1965 tarihli ilk baskısında yer alan "Bir şarkı istiyorum / zaferden sonrasına dair / "Kim bilir belki yarın..." / Akif inanmış adam / büyük şair... " mısralarının yıllar boyunca yayınlandığını ancak sonraki basımların hiçbirinde "büyük şair" sözü veya mısraının olmadığını yazdı.
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|