T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Saatlerimizi
ayarlayan adam

Hece Dergisi 2002 yılının ilk ayında sıkı bir dosyayla okurlarının karşısına çıkıyor. 'Ahmet Hamdi Tanpınar Özel Sayısı', ünlü yazarı tüm yönleriyle tanımak isteyen edebiyat tutkunlarının kaçırmaması gereken bir çalışma.

Aylık edebiyat dergisi Hece'nin bu sayısında Türk edebiyatına roman türünün en başarılı örneklerini kazandıran, şair, denemeci, siyaset adamı, musikişinas, hikayeci ve münevver Ahmet Hamdi Tanpınar bütün yönleriyle ele alınıyor.

Birbirinden yetkin isimlerin hazırladığı özel sayıyı, ölümünden sonra değeri ancak idrak edilebilmiş edebiyat devininin üzerindeki- yıllardır farkedilmemesine neden olan-örtüyü kaldıran kazı çalışmalarından biri olarak nitelendirirsek yanlış olmaz. Sadece Tanpınar hayranlarının değil edebiyatla ilgilenen herkesin temin etmesi gereken Tanpınar Özel Sayısı, edebiyat çınarımızın tarih, felsefe, musiki, aşk, sevgi, kent, mimari ve düşlerle beslenen gölgesinden nasiplenmek isteyenler için çarpıcı analizler ve yorumlarla zenginleştirilmiş bir çalışma.

Gerçekle rüya içiçe

Tanpınar'ın beslendiği kanallara değinen Hüseyin Su, 'Rüya Gören Öyküler' adlı yazısında ünlü yazarın hikayeciliğini değerlendiyor. "Tanpınar'ın bütün hikayelerinde hakim olan bir atmosfer vardır. Bu atmosfer, Gerçek / Rüya ikilemi platformunda oluşur. Tanpınar, güzelliğin kaynağı olarak gördüğü rüyayı bu anlamda bütün doğada, eşyada ve özellikle, musikinin kendisinde bulmuştur. (...) Eşyayı çıplaklığında, insanı kendi realitesinde hiç sevmemiştir. Böylece, biçare hayatımızı, ikinci bir hayatla güzelleştirmek istemiştir. Kısacası Tanpınar, kendi deyişiyle, 'Masalı olan adamdır.' Hiçbir ürpermesi olmayan gözlere yaşamı boyunca dayanmamıştır." sözleriyle Tanpınar hikayesini tanımlayan Su, onun öykülerinin okuma-anlama-yorumlama ve eleştirme bağlamında değerlendirildiğinde, rüya merkezli yaklaşımların öncelik kazandığının görüleceğini söylüyor.

Alim Kahraman, Türk edebiyatında musikide olduğu gibi felsefeden de en iyi yararlanan yazarlardan biri olan Tanpınar'ın denemeleri üzerine yazıyor. Yazısının başında Tanpınar'ın, "denilebilir ki romancıyla şair bende aynı evde oturan ve birbirlerini az çok rahatsız eden, bazen de yardım eden, birbirleriyle geçinmeye mecbur iki kardeş gibidir." sözüne atıfta bulunan Kahraman, onun denemelerini etraflıca değerlendiriyor.

Şairliği önce gelen romancı

Ömer Lekesiz 'Tanpınar Nereden ve Nasıl Bakar?' adlı yazısında, 'şiir', 'zaman', 'aşk', 'rüya-sezgi', 'özdeşleşme', 'mekan-şehir-mimari', 'Doğu-Batı' gibi kavramların Tanpınar'daki karşılığını açımlıyor. Lekesiz, Tanpınar'ın düşün dünyasının kapılarını aralayacak bu anahtar sözcüklerden biri olan 'şiir'in ondaki karşılığını şöyle anlatıyor:

" Şiiri bir yaşam biçimi olarak seçen ve öncelikle şair olarak anılmak isteyen Tanpınar kurgusal metinlerde matematiksel kesinliği sağlayabilmek için bu tutku ve tutumunu dizginlemeye çalışsa da şiire ve bunu açığa çıkaracak araçlara ( başta şiirsel söyleme) fazlasıyla başvurmuş, roman ve öykülerine, 'bir susama işi' olarak tanımladığı şiirinin susma anının ürünleri, kapalı bir alem olan şiirinin anahtarları olma kıymetini yüklemiştir."

Necmettin Türinay dergideki yazısında1932 yılı öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı Tanpınar portresi çizerken Nurullah Çetin Tanpınar'ın şiirini değerlendiriyor. Abdurrahim Karadeniz'in mektuplardaki Tanpınar'ın izini sürdüğü araştırması, Köksal Alver'in onun romanlarındaki ideolojik örgüyü sorguladığı yazısı, İlyas Dirin'in yazılı basında yer alan Tanpınar metinleri üzerindeki araştırması, Hayrettin Orhanoğlu'nun Tanpınar'da edebi eserlerin şekillenişini incelediği yazısı, Ertuğrul Aydın'ın Tanpınar'da tarih ve zaman kavramlarını analiz ettiği çalışması, Mustafa Armağan'ın Tanpınar'ın eserlerinde şehir mefhumu irdelediği yazısı dosyanın diğer konularını oluşturuyor. Hece / Tel: 0 312 419 69 13

Bulan değil, arayan adam

İnci Enginün yazısında ünlü yazarla ilgili şunları yazıyor: "Odasının yalnızlığı içinde, kendisinin asla ve asla sanat anlayışından fedakarlıkta bulunmadığını ve bunun doğru bir hareket olduğunu tekrarlıyor. Yalnızlık tükenmenin değil, yaratıcılığın da kaynağı olabilir: 'Yalnızlığı iyice yokla ve beyhude ile doldurma. Yalnızlığın seni asla götürür. Allah'a, rüya muadelesine.' diyerek alaladenin aşıldığı eşik olarak 'yalnızlık'ını alıyor." Hece'ye Bir Şahsi Nizamın Peşinde Estetiği ve Felsefeyi Arayan Adam başlıklı yazısıyla katılan Şaban Sağlık ise Tanpınar'ın estetik görüşünde 'arayış' kavramının önemli bir yer tuttuğunu söylüyor ve 'bulan adam' olmak yerine onun 'arayan adam' olmayı tercih ettiğini belirtiyor.

 
Vera'dan sonra ölümden önce
Doğumunun 100'üncü yıldönümü Unesco tarafından tüm dünyada "Nazım Yılı" olarak kutlanacak olan ünlü şair Nazım Hikmet ile ilgili 39 yıldır gizli kalan bir sır ortaya çıktı.
Süre başladı, jüri belli oldu
Türk filmleri başvurularının başladığı 21. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin Ulusal Yarışma Jürisi üyeleri belli oldu İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 13-28 Nisan 2002 tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalin Ulusal Yarışma Jürisi'nin başkanlığını bu yıl yönetmen Erden Kıral yapacak. Jüride Türkiye'den oyuncu Mehmet Aslantuğ, Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Güçhan ve oyuncu Yelda Kaymakçı Reynaud'un yanısıra yabancı üye olarak Montreal Film Festivali Direktörü Daniele Cauchard da bulunacak. Ulusal Yarışmaya katılacak filmlerin değerlendirilmesi sonucunda Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından Yılın En İyi Türk Filmi ile Yılın En İyi Yönetmeni'ne 25'er milyar TL'lik para ödülleri verilecek. Bunlardan başka, Jüri'nin seçeceği En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu'ya onursal nitelikte birer ödül verilecek. Çeşitli dallarda verilecek diğer ödüllerin yanısıra Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği Jürisi'nce seçilecek Türk filminin yönetmenine de Onat Kutlar'ın anısına, bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere 30.000 dolarlık bir para ödülü verecek.
Aksoy koleksiyonu beklemeye alındı
Kültür Bakanı İstemihan Talay, devlet tarafından el konulan İktisat Bankası Erol Aksoy Koleksiyonu'nun müzayede ile satışının durdurulduğunu bildirdi. Talay, yaptığı yazılı açıklamada, koleksiyonun müzayede ile satışının durdurulması için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Engin Akçakoca ile görüştüğünü kaydetti. Görüşme sonucunda eserlerin 21 Ocak 2002 tarihinde yapılacak olan müzayede ile satışının durdurulduğunu belirten Talay, yaklaşık 400 civarında eserden oluşan koleksiyonun, devlet koleksiyonuna devri konusunda görüşmelerin devam ettiğini ifade etti. Talay, eserlerin bir bütün olarak bu görüşmeler neticeleninceye kadar muhafaza edileceğini kaydetti. İstemihan Talay, koleksiyonun bir meta olarak satışının önlenmesi konusunda sanatçı duyarlılığına katıldığına işaret ederek, Türk resim sanatının çok değerli yapıtlarının birarada bulunduğu değerli koleksiyona devlet koleksiyonuna dahil ederek sahip çıkmak istediklerini bildirdi.
13 Ocak 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED