AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
YSK kararını doğru okuyalım

Burada sıklıkla dile getirdiğimiz "3 Kasımda Türkiye'de yeni bir dönem başladı" görüşüne ters bakanların, Yüksek Seçim Kurulu'ndan (YSK) geri çevrilen 'seçime itiraz' sürecini mercek altına almalarında yarar var. Türkiye'de şartların ne kadar değiştiği bu sürece bütün açıklığıyla yansıyor çünkü.

DEHAP'lı bazı yöneticilerin 'sahtecilik' yaparak partilerini seçime soktukları iddiası yargı kararına bağlandı: Gerçekten de sahtecilik yapılmış... Takdir edilen cezanın onanmasını tetikte bekleyenler Yargıtay'ın kararıyla muratlarına da erdiler... Ancak, her şeyin planlandığı gibi gitmediği de ayan beyan ortada: 3 Kasımda Meclis'e yansıyan iradeyi değiştirme projesine, ciddiye alınacak kişiler de böyle durumlarda koroya katılmayı görev bilen çevreler de pek yüz vermiyorlar. Dün, YSK üyeleri, biraz da bu sebeple, gönül huzuruyla toplanıp ret kararı alabildi.

Oysa, 3 Kasımda sandıktan çıkan sonucu hazmedemeyenler epey fazla. Baraja takılan ve millî iradenin sorgulanmasından medet uman partiler var. AK Parti'nin tek başına iktidarını 'tehdit' olarak görenlerin varlığı da biliniyor. Tek başına anayasa değiştirecek bir çoğunluğa hükmeden hükümetin 'gerçek iktidar' olma yolunda adımlar atmasından ürkenleri de unutmamalı. Siyaset ve bürokrasi ortak cephesinin medyada da doğal uzantıları bulunuyor; her zaman vardı, şimdi de var.

Eskiden böyle bir cephe oluştuğunda yer gök inler ve istenilen sonuç alınabilirdi. Fakat, şimdi ne oluyor? İtirazlar yüksek perdeden ifade edilemediği gibi, doğal müttefiklerinin önemli bir bölümünden açık destek de göremiyor cephe. Birkaç cılız ses dışında istenilen türden 'fetva' veren de pek duyulmadı.

Bunun sebebini biliyoruz: Millî iradeyi boşa çıkartma projesinin arkasında halk yok. Halkın büyük çoğunluğunun, son seçimde oylarını başka partilere vermiş olanların bir bölümü dahil, siyasî gidişten ve Ak Parti politikalarından memnun oldukları anlaşılıyor. Konu bütünüyle 'hukukî' olsa bile, YSK da, siyasete yansıyan bu havadan elbette etkilendi.

Halkın uygulanan her politikadan memnun olduğunu söylemek imkânsız. Ekonomide yaşanan iyileşmeler henüz tüm toplum katmanlarına yayılamadı; işsizlik, dar gelirlilerin geçim sıkıntısı hâlâ ciddi sorunlar... Hükümetin Irak'a asker gönderme niyeti tedirginlik kaynağı olmaya devam ediyor... Avrupa Birliği'ne uyum sağlasın diye çıkartılan temel hak ve özgürlükleri genişleten yasaların uygulanmasında bayağı ayak sürümeler yaşanıyor... Halk tedirginlikleri paylaşıyor, işsizlikten muzdarip, yorgan ayaklarını örtmüyor; ancak, yine de hükümeti zayıflatacak bir gelişmeye prim vermiyor...

Bunda, geçmiş dönemlerde karşılaşılan olumsuzlukların payı büyük. Bölünmüş bir iktidarın istikrarsız yönetimler çıkardığını, istikrarsızlığın ülkeyi güçten düşürdüğünü insanlar çok iyi biliyor. Anayasa kitapçığı fırlatıldığı için ekonomik kriz patlayan bir ülkede, 'erken seçim' teranelerinin fazla ilgi görmemesinin sebebi bu. Seçim istemiyor halk, icraat istiyor.

Bazıları, Yargıtay'dan çıkıp YSK önüne kadar gelen dâvâ sürecini bir 'komplo' olarak görme eğiliminde. Geçmişte yaşanan birçok karışık olayın 'planlı-programlı' itmelerle hayata geçirildiği bilgisinin bu eğilimi körüklediğine hiç kuşku yok. Şimdi yaşananın, istenmeyen bir partiyi iktidardan etmek veya gücünü kırmak için planlı bir tertip olarak görülmesine niçin şaşıralım?

Eğer öyle bir tertip söz konusuysa, tertipçilerin fazla mâhir olmadıkları ve zamanlamayı iyi tutturamadıkları ortada. Tertiplerin başarıya ulaşabilmesi için, plan halka dayanmayı gerektiriyorsa, kamuoyunda destek bulması şart. Ortada bir dâvâ ve siyaseti etkileyebilecek sonucu var, ama o sonuca sahip çıkan bir halk yok. Böyle bir ortamda, YSK, hukuku nasıl göz ardı edebilirdi ki?

Türkiye üzerinde oyunlar oynamak isteyenler varsa, onlar bu durumdan ders çıkartacaklardır; ancak bu durumun üzerinde esas durması gereken hükümet ve ona vücut veren Ak Parti'dir. 3 Kasım, onların eliyle, Türkiye'de yeni bir dönem açtı; o dönemin en önemli özelliği ise siyasetin milletin emrinde oluşu ve hükümetin kendisini iktidara taşıyan halka ters düşecek icraatlara yüz vermemesidir.

Umarız, hükümet de süreçten bu dersi çıkarmıştır...


5 Ekim 2003
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED