AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Cüppelilerin Türkiyesi ve İmam-Hatipler

YÖK rektörlere ve öğretim üyelerine baskı yaparak Ankara'da bir Cumhuriyet yürüyüşü tertip etme telaşı ve gayreti içinde. Evet baskı yapıldığına dair birçok tanık ve belge var. Peki bu yürüyecek olan "cüppelilerin" yürüyüşlerinin sebebi ne, neyi protesto ediyor, neye karşı çıkıyorlar? Benim anladığım şu ki cüppeliler, a)AKP iktidarına karşı çıkıyorlar, b) Başörtüsünün serbest bırakılmasına karşı çıkıyorlar, c) İmam-Hatip mezunlarının üniversitelere girmelerine karşı çıkıyorlar, d) YÖK kanun taslağına karşı çıkıyorlar. Geçenlerde Prof. Dr. Eser Karataş'ın, "YÖK ve eğitim ekonomisi" başlıklı güzel bir yazısını okumuştum. Sayın Karataş bu yazısında Üniversite kavramının üç temel işlevinden söz ediyordu: 1. nitelikli beşeri sermaye üretimi (mesleki bilgi artı eleştirel düşünce), 2. yaratıcılığa yönelik üniversite bir özgürlük ortamı ve 3.temel toplumsal değerlerin kuşaklararası aktarımı. Yazarın vardığı sonuç YÖK'ün bu üç fonksiyonun tamamaında başarısız olduğu idi. Cüppeliler asıl işlerindeki başarısızlıklarını polemik yaparak, ideolojik sloganlara sığınarak örtmek istiyorlar. Halbuki onların taşıdıkları cüppe, haçlı savaşlarını kışkırtan kara cüppeli papazların cüppesi değil, ilim kisvesi olan bir cüppedir; ilim adamına ise vakar, hoşgörü, tarafsızlık ve vicdani sorumluluk hassasiyeti yakışır.

Diğer iki konuyu başka yazılara bırakarak İmam Hatip mezunları üzerinde duralım.

Köşelerinde tozu dumana katan gazete yazarlarının bir kısmı ya bilgisiz veya bildiklerini gizliyorlar. Hepsi tutturmuş "İmam Hatiplerin meslek lisesi olduğunu, genel lise gibi kabul edilmelerinin bir sürü olumsuz sonuç doğuracağını yazıp gürültü çıkarıyorlar. Önce bu yanlışı düzeltelim: 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 1983'te, 2842 sayılı kanun olarak yeni anayasaya uyumlu hale getirilirken bazı değişiklikler yapıldı ve revize edildi. Ama hem 1973'teki halinde ve hem de 1983'teki halinde İmam-Hatip Liselerini tanımlayan madde aynen muhafaza edildi. O maddeye göre - ki aşağıda ilgili maddeyi aynen veriyorum-; "İMAM HATİP LİSELERİ HEM MESLEĞE VE HEM DE YÜKSEK ÖĞRETİME ELEMAN HAZIRLAYAN BİR ORTA ÖĞRETİM KURUMU" olarak tanımlanmaktadır. "Kendi alanında" ifadesi, diğer meslek liseleri gibi bu okulların da adı "İmam-Hatip Okulu" iken geçerli idi. Milli Eğitim Temel Kanunu ile bütün mesleki ve teknik liselerle birlikte İmam-Hatip Okullarının adı da "Lise"ye çevrilince o hüküm ortadan kaldırılmıştır.

Üniversiteye giriş imtihanında meslek lisesi mezunlarının aldıkları puanların 0,3 ile, diğer liselerin puanlarının ise 0,8 ile çarpılması büyük bir eşitsizlik ve haksızlığa sebep oluyordu. Hükümet bu haksızlığı ortadan kaldırmak istiyor, kanun çıkarmak mecburiyetinde kalması da YÖK'ün bu haksız uygulamada, "sırf İmam Hatip mezunlarının istedikleri üniversitelere girmelerini engellemek için" ısrar etmesi, ideolojik takıntı/vehim yüzünden ayrımcılık yapmayı göze almasıdır. Onun bu haksızlık ve ayrımcılığı anayasaya, demokratik cumhuriyet ilkelerine aykırı olmuyor da meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girmeleri aykırı oluyor?!

Hele bir de CHP milletvekili Ali Topuz'un tehdidi var ki, evlere şenlik. "Meclisteki çoğunluğuna dayanarak aklına eseni yapan iktidarların başlarına gelenler bizim ve dünyanın yakın tarihinde bilinmekte imiş". Yani asker darbe yapar, Menderes ve arkadaşlarını astığı gibi sizi de asar! Ben bu tehdidi değerlendirmek yerine bir ibret levhası olarak halkımıza sunmakla yetiniyorum. Sayın Topuz'a ve aynı düşüncede olan arkadaşlarına da şunu hatırlatmak istiyorum: "iktidar aklına eseni değil, milyonlarca vatandaşın ısrarlı taleplerini karşılamaya çalışıyor, anayasaya ve demokratik cumhuriyet ilkelerine aykırı bir haksızlığı ortadan kaldırmaya çalışıyor".

Bazı iyi niyetli yazarların üzerinde durdukları bir konu, "okul başarı puanları yerine öğrenci başarı puanlarının konması, bunun da iyi okul ile kötü okulu eşitleme gibi bir sonuç doğuracağı endişesidir. Ancak taslakta çarpan 0,2 ye indirildiği için bu endişeye de yer olmadığını düşünüyorum. Bir de başarı bakımından "iyi okul" , "kötü okul" ayrımı yaparken kötü diye nitelenen okullar üzerinde (hangileri, niçin, ne yapmalı soruları bağlamında) yeniden düşünmelerini sityorum.

Bazı köşe yazarlarının teklif ve değerlendirmelerini de gelecek yazıya bırakalım.


12 Ekim 2003
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED