T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Türkiye Ortadoğu'nun Hollywood'u olacak mı?

Emsali Kahire 500'ün üzerinde yabancı filme mekan olsa da, dünya kenti İstanbul'da bugüne dek ancak 30 dolayında yabancı film çekilmiş. Dünyanın en güzel platolarından biri durumundaki Türkiye'de, sinema bürokrasisi, çıkardığı zorluklarla yıllardan bu yana yabancı film ekiplerine kan kusturmasıyla ünlüydü. Kültür Bakanı'nın girişimleriyle bu köhnemiş yapı artık yavaş yavaş değişecek.

  • ALİ MURAT GÜVEN / HABER MERKEZİ
    Türkiye'de sinema filmi çekmek isteyen yabancı şirketlere uygulanan katı bürokrasi, sektörün temsilcileri tarafından ülkemizin tanıtımının önündeki en ciddi engellerden biri olarak görülüyor. Dört mevsimin içiçe yaşandığı ılıman iklimi, insan kaynakları, tarihsel, coğrafi ve kültürel zenginlikleriyle adeta bir "filmcilik ülkesi" olmak için yaratılmış olan Türkiye'nin, bunca olumlu özelliğine karşın Batılı sermaye tarafından hâlâ kuşkuyla karşılandığını belirten sinema çevreleri, bunun da baş suçlusunun "paranoyak yasalar" olduğunu belirtiyorlar.

    Daha önce Türkiye'de çekilen bazı filmlerde yer alan yapımcı Ali Akdeniz, yabancı sinemacıları canından bezdiren bürokratik süreçten şöyle söz ediyor: "Karar verme sürecinin iki-iki buçuk aydan önce tamamlanması imkansız. Öyle ki işlerin yoğun olduğu dönemlerde bu sürenin 6-7 aya kadar çıktığı oluyor. Allah aşkına söyler misiniz, her iş gününün para anlamına geldiği Hollywood'da, kim bir izin kağıdı için 6 ay bekler? Adamlar da bu yüzden projelerini daha rahat ettikleri ülkelere doğru kaydırıyorlar."

    Kanada, filmciliğin merkezi oldu

    Filmlere mekan ve personel sunmanın günümüzde işini bilen ülkeler için tıpkı turizm gibi çok önemli bir gelir kaynağı olduğunu anlatan Ali Akdeniz, sözlerini örnek vererek sürdürüyor: "Sözgelimi Kanada, uluslararası film endüstrisi için son onbeş yılın en favori ülkesidir. Halbuki Kanada'nın filmcilere sunduğu bir tek somut hizmet var. Uyguladıkları vergi oranlarını biraz düşürdüler o kadar. Toronto'da her yıl yüzlerce yabancı film çekiliyor. Bizler ise İstanbul'a üç-beş yılda bir Batılı bir film ekibi gelsin diye bekleşip duruyoruz."

    Daha önce Türkiye'de kendi şirketi Pan Film adına birçok uluslararası projeye (1999'da Dünya Yetmez - 2000'de Tesadüfi Ajan) imza attığını vurgulayan Akdeniz, "Hepsinde de sayısız bürokratik zorluğu aşmak zorunda kaldık. Yabancı sinemacılar iş bitiminde Türkiye'ye yeniden gelmek için can atar durumda olmuyorlar. Bu da bizi üzüyor. Türkiye neden film endüstrisi açısından İtalya, İspanya ya da Kanada olmasın" diyor.

    Dünyanın en ilginç ve "dekoratif" metropollerinden biri olan İstanbul'da, cumhuriyet tarihi boyunca yalnızca 30 dolayında yabancı sinema filmi çekilmiş. Bu sayı, bölgemizin bir başka önemli metropolü durumundaki Kahire'de ise 500'e ulaşıyor.

    Kültür Bakanı soruna el attı

    Kültür Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, ülkemizin yabancı filmlere plato olmasının önünü tıkayan sorunları çözmek için iyi niyetli bir adım attı. Geçtiğimiz Aralık ayında sinema sektöründen temsilcilerle istişare toplantısı yapan Çelik, kendi dönemlerinde sinemanın altın yıllarını yaşayacağını ifade ederek, bu alanda çağın gereklerine uymayan tüm yasa ve yönetmeliklerin değiştirileceğini müjdeledi. Çelik, "Sinemamızın ayakları üzerinde durması, dünyadaki emsalleriyle yarışır düzeye gelmesi, sinema sanatçılarımızın sosyal güvencelere kavuşturulması ve dünyaya kabul ettirebileceğimiz bir Türk sinemasının oluşturulması için ne gerekiyorsa yapacağız" derken, bundan böyle iç ve dış prodüksiyonların da daha etkin biçimde destekleneceği mesajını verdi. Bakan, bunun hemen ardından da sözkonusu sorunların giderilmesi amacıyla Meclis'e devrim niteliğinde bir kanun teklifi sundu.

    TÜRKİYE'DE ÇEKİLEN BAZI FİLMLER

    TOPKAPI: (Topkapi): 1964, Yön: Jules Dassin Oy: Maximillian Schell, Peter Ustinov - 007 JAMES BOND: RUSYA'DAN SEVGİLERLE: (From Russia with Love), 1963, Yön: Terence Young, Oy: Sean Connery, Robert Shaw - PARALI ASKERLER: (Soldiers of Fortune) 1970 , Yön: Peter Collinson, Oy: Tony Curtis, Charles Bronson - DOĞU EKSPRESİ'NDE CİNAYET: (Murder on the Orient Express), 1974, Yön: Sydney Lumet, Oy: Sean Connery, Jacquline Bisset - 007 JAMES BOND DÜNYA YETMEZ: (The World is not Enough), 1999 Yön: Michael Apted, Oy: Pierce Brosnan, Sophie Marceau - TESADÜFİ YETMEZ: Accidental Spy, 2000, Yön: Teddy Chan, Oy: Jackie Chan, Eric Tsang

    Bunu yazmaktan bıktık

    Atilla Dorsay (Sinema Yazarı): Şimdi ben size ne söylesem yeni bir şey olur ki? Bu sorunu yıllardır yazmaktan da, söylemekten de dilimizde tüy bitti. Yabancı film ekipleri için Türkiye'deki film bürokrasisi tek kelimeyle bıktırıcı. Ancak, Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in söyledikleriyle ümitlerim bayağı arttı. Çünkü bu hakikaten yepyeni bir yaklaşım. Türkiye gibi müthiş bir doğal plato yıllardır ziyan olup gidiyor.

    İstanbul Prag olabilir

    Mehmet Açar (Sinema Dergisi Genel Yayın Yön.) Türkiye'de gerçekleştirilecek yabancı film prodüksiyonlarının birçok yönden yararı olacağına inanıyorum. Birincisi ve en önemlisi, ülke tanıtımına yapacağı katkı. Sözgelimi Prag son yıllarda özellikle Hollywood filmlerinde öyle çok kullanıldı ki, herkes dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğunu biliyor artık. İkincisi, küçük de olsa ülke ekonomisine yapacağı olumlu katkı. Ayrıca, bu filmlerde çalışacak yerli oyuncular ve teknik ekibin bilgi, görgü ve tecrübesinin artacak olması da önemli bir avantaj...

    Geceyarısı Ekspresi korkusu

    Tunç Başaran (Yönetmen): Bürokrasimizin yabancı sinemacılara mesafeli duruşunun sebebi 1970'lere, Geceyarısı Ekspresi'ne uzanıyor. Bu filmin bazı sahneleri gizlice İstanbul'da çekilmişti. Halbuki bütün yabancı şirketler buraya Türkiye'yi kötüleyecek filmler için gelmiyor. 1964'de "Topkapı" adlı bir serüven filmi çekilmişti, Türkiye uluslararası tanıtımda onun rantını hâlâ yiyor. Yeni hükümetten aktif çaba bekliyoruz.

    Bürokrasi yüzünden Lara Croft'u kaçırdık

    Ali Akdeniz (Ortak Yapımcı): Bu ülkede film bürokrasisinin yıllardır en fazla kahrını çekenlerden biriyim. Paramount Pictures, 2001'de bütün dünyayı kırıp geçiren Lara Croft: Tomb Raider'in devamını Türkiye'de çekmek istedi. Filmin Türkiye çekimlerinin mekan yöneticisi ben olacaktım. Adamlar İçişleri Bakanlığı'na bir yazı gönderdiler, tam iki ay boyunca olumlu ya da olumsuz hiçbir cevap alamadılar. Sonunda da rotayı başka bir ülkeye, Çin'e çevirmek zorunda kaldılar. Düşünebiliyor musunuz, dünyanın en popüler film kahramanlarından birinin yeni maceraları Türkiye'de geçecekti ve biz bu fırsatı bürokrasinin ilgisizliği nedeniyle kaçırdık.

  •  
    'Yaşlı' Clooney'i izleyemeyeceğiz
    Sinema dünyasının en gözde aktörlerinden George Clooney, yaşlandığı ve yerini gençlere bırakmak istediği gerekçesiyle aktörlüğe veda etme kararı aldı. Internetteki "imdb'' sitesine göre, Clooney, aktörlük kariyerine nokta koydu. Tehlikeli Aklın İtirafları adlı filmde ilk kez kamera arkasına geçen Clooney, sinema dünyasında artık sadece yönetmen ve yapımcı olarak boy gösterecek. Yaşlandığında hâlâ filmlerde rol almak istemediğini dile getiren ünlü oyuncu, "Zaten eninde sonunda bırakacağım. İnsanlar bir gün 'artık seni beyazperdede görmek istemiyorum' diyecek'' açıklamasında bulundu.
    Göçün bibliyografyası
    Lozan Barış Andlaşması kapsamında, 30 Ocak 1923'te TBMM ve Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi'nin üzerinden bir asır geçti. Mübadeleyi araştırmak ve mübadillerin kültür mirasını korunmak amacıyla kurulan Lozan Mübadilleri Vakfı, alanında çok önemli bir eser yayınladı. Vakfın kurucularından Müfide Pekin ve Çimen Turan'ın hazırladığı "Mübadele Bibliyografyası/Lozan Nüfus Mübadelesi İle İlgili Yayınlar ve Yayımlanmamış Çalışmalar" adlı kitap, mübadeleyi konu alan her türlü yayını kapsıyor. Ayrıntılı bilgi için tel: 0 212 245 61 55
    Gözlerine tutunmak
    Tiyatro ve televizyon dünyasının genç yüzü Sevinç Erbulak'ın kendi hayatından ve hayal dünyasından harmanlayıp kaleme aldığı "Gözünü Kırpma, Düşerim" adlı öykü kitabı Epsilon Yayınları'ndan çıktı. Tiyatrocu bir anneyle karikatürcü bir babanın kızı olan Erbulak, acıyla tanışıklığının çocukluğuna dayandığını söylüyor ve küçüklüğünden yetişkin yaşlarına kadar yaşadığı 'acı'lı olayları anlatıyor. Bilgi tel: 0 212 327 51 80
    Paşa'nın yükselişi
    Rüstem Paşa, Cahit Ülkü'nün Masal Olmayan Masallar adlı üçlemesinin ikinci kitabı. İlk kitap Pargalı İbrahim Paşa daha önce çıktı, üçüncü kitap II. Selim ise yayınlanacak. İnkılap Kitabevi'nden çıkan kitap, Saraybosna'nın bir köyünden dokuz yaşındayken devşirilen Hırvat asıllı bir çoban oğlunun, Kanuni'nin damatlığına ve veziriazamlığına yükselişinin romanı. Bilgi tel: 0 212 514 06 10
    21 Şubat 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED