T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Nasıl bir "İletişim Şûrâsı"?

Dünden başlamak üzere, Ankara'da bir "İletişim Şûrâsı" düzenlenmiş oluyor. RTÜK, Basın-Yayın Erformasyon Genel Müdürlüğü ve TRT'nin ortaklaşa düzenledeği "şûrâ"nın nasıl bir sonuç doğurucağı ve medyamız için ne gibi neticeler istihsal edeceğini kestiremiyoruz, amma basının sorunlarının, yine basının içinden çıkanlarca çözüme kavuşturulacağına inanmak istiyoruz.

Zira, geçmişte "basın milletin müşterek sesidir" diye bir özgün lafla epey yol alınmışken, bir zaman geldi ki artık "basın emekçileri"nin sesine kulak veren olmadığı gibi, bir kısım sermaye çevreleri ile basına el atılmakla, her şey basın emekçilerinin fikir ve inançlarının sömürülmesine gelip dayandı.

Öyle ki yıllar öncesinde gazeteci bir genç askere gider, geldiğinde ücretinin aynen korunduğunu görür ve serzenişte bulunur:

"-Ağabey, ben askere giderken ekmek l5 lira idi ve maaşım da 25 bin lira.. Şimdi ekmek 50 lira oldu, benim maaşım ise yerinde sayıyor, bu nasıl iş?"

Sen nasıl böyle bir istekte bulunursun, diye bu genci atarlar, başka gazeteye geçer..

Binlerce basın "emekçisi"nin özlemi bir "sarı basın kartı" ile ömür törpülemekle geçti, amma bir zaman geldi ki o da bir işe yaramaz oldu. "Sarı sendika"nın kurbanı oldu bir "ömürlük sarı basın kartı" değil mi?

Hele l2 Eylül sonrasında iktidara gelenleri basın hırpalayınca, hemen "basın tröstü"ile emekçileri kıskaca aldılar ve "yazarlar" da "mal beyanı" ile sermaye çevreleri ve "işveren patronlar"la eş değerde tutuldular.

Gazetelerinde patronlara yaranamayan gazeteci ve yazarlar, ortaya atılıp, ne hakları korundu ve ne de herhangi bir basın kuruluşu "resmî ideolojiye" yamananlar tarafından hak talebinde bulunuldu...

Etrafta binlece işsiz -gelirsiz gazeteci "fikir emekçisi" olarak "Bab-ı ali" anıları ile avunup durdu. Çünkü bizim medyamız artık fikir ve düşüncede "çitfte telli " oynamak için "İki >telli"ye taşınmıştı.

Ondan sonra başladı, fikir emekçilerinin dünyası ile, para babalarının baron ve baroneslerinin oynama ve sömürü kulvarlarını genişletme aşamaları...

Ve çok geçmeden de politikanın salon beyleri ile yalı dilberleri, kendilerine alkış tutacak "basın tetikçileri"ni kapıkulu olarak beslemeye başladılar.

Artık fikir ve düşünce ranta dönüştürülüp, milletin ne kadar manevî ve kültürel değeri varsa, hepsi çıkar ve propaganda malzemesi haline dönüştürüldü. Özellikle de halkın "dînî duyguları" basın medya kanalı ile sömürü vasıtası haline getirilidi.

Yıllarca TCK'nın 141-142 ve 163. maddeleri basın mensupları ile fikir işçilerinin yakasını bırakmadı, kalktıktan sonra da "rezerve madde" olarak TCK'nın 312/2 maddesi işleme kondu. Patronlar, tazminat ödememek için fikir işçilerine yol vermiş, yazarlar da mahpesleri boylamıştı. Ne bir sosyal güvence ve ne bir hak arayıcı kurum vardı ortada... (Geçen gün Muş'ta yatan Erhan Çelik'ten gelen acıklı ve elem verici mektubu hatırlayınız.)

Amma dînî değerlerin sömürüsü de devam etti medyada.... Öyle oldu ki, Körfez Savaşı'nı gölgede bıraktı bizim "medya şavaşları"...Birçok siyasiyi parlamento dışına bıraktılar, birçok partiyi jurnalleyip kapatılmasına vesile oldular.

Şûrâ'nın başladığı şu günlerde, bir basın kurumunun tv reklamı, içinde bulunduğumuz fikir ve inanç sömürünün en canlı örneğini gösteriyordu:

"Türk" kelimesine "İslam"ı yamayan bir "prezantör" aynen şöyle diyordu:

"Kur'ân'dan sonra en büyük kaynak"...

Bizim bildiğimiz ve bin dört yüz yıldır Müslümanlar'ın inandığı husus,"kitap"tan sonra ikinci kaynağın "sünnet-hadis" külliyatının olduğu idi...

Nerede görülmüş ki "bir ansiklopedi" en büyük ikinci "İslamî kaynak" olduğu ile sömürü ve dînî değerlerin ranta dönüştürülme plan ve hesapları?..

Dileyelim, bu "medya şûrâsı" fikir ve düşüncenin ne gibi boyutlarda seyrettiği ve bundan sonra nasıl bir etkili ve yapıcı statüye kavuşacağı üzerinde tarihî ve kalıcı sonuçlar doğurmuş olsun.

Bu toplum için "körfez savaşları" kadar "medya savaşları" da tahrip edici sonuçlar doğurmuştur geçmişte.. Bundan sonrasının vebali ise, şûrâyı düzenleyenlere düşer...


www.sadikalbayrak.com

21 Şubat 2003
Cuma
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED