Türk Voleybolu, tarihinin en büyük dönemlerini yaşıyor... Türk voleybolu tarihinde ilk kez (alın teriyle) Dünya Kupası Finalleri'ne katılıyor... Türk voleybolu beach volleyde Dünya'nın en önemli ayaklarından birini Alanya'da her yıl gerçekleştiriyor... Ve Türk voleybolu, 2003 Avrupa Bayanlar Şampiyonası'na evsahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Bunlar güzel ve övünülecek şeyler. Demek ki, bu cephede güzel şeyler yapılıyor. Bu güzelliklerin öncesinde alın teri, planlı ve prensipli çalışma yatıyor elbette.

Türkiye Voleybol Federasyonu 1958'de kuruldu. Geçmişte de güzel şeyler yapıldı; bunu biliyoruz. Ancak -bu bir gerçek- Gülüm federasyonu, Türk voleybolunu çok daha yükseklere uçurdu. Bunun da nedeni, Ahmet Gülüm gibi, genç yaşta voleyboldan kopan ve yine genç yaşta aynı enerji ile federasyon koltuğuna oturan bir şahsiyetin işin başında olması.

Soralım, bütün bu güzellikler, son derece kısıtlı bütçe ile nasıl oluyor:

"-Devletin, bize öngördüğü bütçe ile yetinseydik, elimiz-kolumuz bağlanırdı. Ve geçmiş federasyonlardan 'farklı' birşey yapamazdık. Öncelikle önümüze, inandığımız hedefler koyduk. Bu hedefleri etrafımıza anlattık, güçbirliği yaptık. En önemlisi; sponsor firmalar bulduk. Birçok mali problemlerimizi bu şekilde, kendi bulduğumuz kaynaklarla giderdik. Herşeyi Devlet'ten bekleyen bir anlayışımız yok. Hedefimiz, Türk voleyboluna çağ atlatmak, en büyük organizasyonlarda başarılı kılmak... Ancak..."

Gülüm'ün bazı sıkıntıları var... Herşey tereyağından kıl çeker gibi olmuyor elbet... Yine voleybolun içinden gelen çatlak seslere üzüldüğünü söylüyor:

"İnanın, Federasyon Başkanı olduktan sonra, özel işlerimi bir kenara bıraktım ve varımı gücümü bu uğurda harcadım. Bütün maddi birikimimi voleybol sevdasına bitirdim. Geriye baktığımızda tek övüncüm, Türk voleyboluna kazandırdıklarımız oluyor. Bunu yaparken kimseden bir "Aferin" beklemiyoruz ama, bari yolumuza taş koymasalar. Kulağımıza gelen bazı dedikodular bizleri çok üzüyor ve başarıya olan inancımızı zedeliyor. Yapıcı eleştirilere her zaman açığım. Camia içinde başka seslere de kulak veririm. Voleybola katkıda bulunmak isteyen her ferdin görüşü benim için önemli. Ancak, araştırmadan, soruşturmadan ve tek taraflı yapılan eleştiriler ve suçlamalar yok mu; işte onlar gururuma dokunuyor... Bunlar bir camiada olmaması gerek..."

Türk voleyboluna altın çağını yaşatan Ahmet Gülüm, 2003 Bayanlar Avrupa Şampiyonası'na evsahipliği yapacağımızı anlatırken, o günlerin heyecanını şimdiden yaşıyor gibiydi:

"Yaptığımız ön çalışmalarla, tanıtım ve FIVB'nin önüne koyduğumuz argümanlarla, voleybolun devi birçok ülkeyi geride bırakarak 2003 Avrupa Şampiyonası'nı ülkemize almayı başardık. Türk voleybolu, lisanslı sporcu sayısı, tesisleri, kalitesiyle ve üstleneceği organizasyonları ile dünya devi olma yoluna girmiştir. Artık bu yolun geri dönüşü yok. 2003'te görevde biz olsak da olmasak da farketmez. Türk voleyboluna hizmet etmek, bizim için bir şeref. Ancak, basınıyla, medyasıyla, voleybol camiasıyla birlikte herkesi yanımızda görmek istiyoruz; bu bize güç veriyor..."

Gülüm, sözlerini şöyle tamamladı:

"Voleybola hizmet etmek isteyen herkese Federasyon olarak yardımcı oluruz. Elimizden gelen kolaylığı gösteririz. Zaten bunun için buradayız. Ama şunu istemek hakkımız olsa gerek: Voleybola hizmeti kendine şiar edinmiş kişilere destek olamıyorsak, hiç olmazsa yıpratmayalım..."