YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Hayır ve şer

İngiliz devlet adamı Edmund Burke'e (1729 - 1797) ait olduğunu öğrendiğim şu cümleyi bir süredir zihnimde çevirip duruyorum: "Şerrin zafere ulaşması için iyi insanların hiçbir şey yapmaması yeterlidir..." 'Şer' ile 'hayır' arasındaki mücadeleden ibaret sayabileceğimiz insanlık tarihini belki de en güzel özetleyen cümle bu. 'Şer' ile 'hayır' arasında böyle bir ilişki var çünkü: 'Hayır' yolunda çaba gösterenler (Burke, onlardan 'iyi insanlar' diye söz ediyor) geri çekildiğinde, ortalığı 'şer' işgal ediyor...

İnsanlık tarihinin (bunun içinde bizim kendi tarihimiz de yer alıyor elbet) karanlık dönemleri, 'şer' denilebilecek güçlerin ortalıkta cirit attığı sıralardır. Her vesileyle ağzını açan onlardır; ipe sapa gelmez fikirlerini sanki evrensel gerçekmiş gibi insanların kafalarına kakmaya kalkışırlar. Amaçları, hayrın ortalıktan çekildiği bir şer düzenine zemin hazırlamaktır; bir yanlışı ne kadar çok tekrarlarlarsa onu doğru diye belletebileceklerini düşünürler... Hayır ortalıkta olmayınca, ya da hayrı söylemesi gerekenler susunca, 'şer' başarıya ulaşmış olur...

'Şer' denilebilecek güçlerin her zaman kuşandığı silâhlar vardır; en ufak 'hayır' alâmetinin üzerine o silâhlarla saldırırlar... Başka 'şer' güçleri imdatlarına çağırmaktan geri durmazlar; "Sen şersin" diye yüzlerine vuranlar karşısında afallasalar, dengeleri bozulan ruh durumlarını dışa vursalar bile, etkiyi azaltmak için istihza yoluna başvurmaktan geri durmazlar. Bir 'şer', hiç utanmadan, muhatabını 'toy' olmakla bile suçlayabilir...

İnsanlık tarihi herkes için iyi bir rehber; sayfalarını karıştırdığımızda 'şer' denilebilecek kişi ve grupların fiyakasını neyin bozabildiğini biliyoruz: Hayrın suskunluktan vazgeçmesi, iyi insanların bir şeyler yapmaya karar vermeleri... 'Şer' güçler 'hayır' erbabından korktukları kadar hiçbir şeyden tedirgin olmazlar. Normal zamanda 'şer' olduğunu gizlemeyi bile başarır 'şer', hatta bazı saf dillere kendini 'hayır' diye yutturabilir bile; ancak 'hayır' denilebilecek bir söz ortalığı kapladığında, ya da 'hayır' erbabı "Biz de varız" diye ortaya atıldığında, şer, kaçacak delik arayabilir...

Bazen bir tek kişi, hayra sarılarak, insanlık tarihinin gidişini farklı bir yöne doğru çevirebilir.

Şer unsurların göğüslerini gere gere orta yerde dolaşmaları hayrın henüz kendini göstermediğinin nişânesidir. Öyle ortamlarda afra tafra yapar, kurum kurum kurulur şer; ancak hayır kendini bir biçimde gösterdi mi, ne yapacağını şaşırır... Hukuksuzluğu, özgürlüklerin gasbını, çirkinliği, ahlâksızlığı savunanın kendisi olduğunun anlaşılması şer için kaçacak delik arama bahanesidir...

Şer olanın kendi pisliğini yaygınlaştırma gibi bir âdeti de vardır; sadece aynı ağız, bayağılığı, yanlışı, şerri tekrarlasa etkisinin az olacağını bilir, o sebeple, şer, hayırla irtibatı kurulabilecek kişi ve kurumların da kendisine benzer söylemleri tekrarlaması için hileler çevirir, düzenekler kurar... Şer kafaları karıştırma ustasıdır, unutmayalım.

Bizim kafalarımız "Ya hayır söyle, yahut sus" düsturundaki susmayı bir 'olumlu' eylem sayacak tarzda biçimlenmiştir; oysa, sözü olanın, söylenecek fırsatı yakaladı mı, hayrı söylemesi gerektiğinin işaretidir o düstur, yoksa şerrin ortalığı sarması için bir ruhsat değildir. Hayrı söyleyenin yanında yer almak hayrın yaygınlaşmasına vesile olmaktır.

Edmund Burke'ün "Şerrin zafere ulaşması için iyi insanların hiçbir şey yapmaması yeterlidir" sözünü şöyle de söyleyebiliriz: "Şerrin önünü kesmek için herkes elinden geleni yapmalıdır."

NOT: Bilmem kaydetmeye gerek var mı? Bu yazı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yeni yasama yılını açış konuşmasında sarf ettiği "Kuralların yönetilenler için olduğu, yönetenlerin kurallara uymama özgürlüğünün bulunduğu anlayışı bir çok sorunun kaynağıdır. (..) Bugün özgürlükçü demokrasilerdeki temel anlayış devletin birey için varolduğudur. (..) Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmek ancak hukuk devleti ilkesinin evrensel ölçütlere uygun olarak gerçekleştirilmesi, geliştirilmesi ve korunmasıyla mümkündür" ve turizm bakanı Erkan Mumcu'nun, "Abartılmış duyarlılık bizi yobazlığa götürmemeli. (..) Yasakçı bir zihniyet üniversiteye yakışmaz" sözleriyle ilgili değildir. O sözler bana göre 'hayır' olsa da...


4 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...