YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kudüs savaşı, çocuk katliamı, şiddet ruhu..

İsrail'in 6 gündür Filistin'de yaptığı katliamlar hiçbir siyasi gerekçeyle açıklanamaz. Masum sivillerin katledilmesi, küçücük çocukların dünyanın gözü önünde kurşuna dizilmesi, İsrail yönetiminin genlerinde taşıdığı şiddet ruhunun, terör geleneğinin bir sonucudur. Roketatarlar, anti-tank füzeleri, tanklar ve helikopterlerle sivil halkın üzerine ölüm yağdıran, masum sivillerin, ilkokul çağındaki çocukların üzerinde el bombaları patlatan bir terör ruhunun hiçbir insani gerekçesi olamaz.

"Biz Filistin Yönetimi ile silah anlaşması yapmadık. İstediğimiz silahı kullanırız" diyebilen bir devlet, insanlığa korku ve acıdan başka ne verebilir? Bütün dünyayı "İslami terörizm" paranoyasıyla ayağa kaldıran, Fas'tan Endonezya'ya kadar İslam coğrafyasındaki İslami canlanmaya karşı küresel düzeyde bir tasfiye operasyonunun danışmanlığını yapan, masum kitleler üzerine şiddet yöntemleri öneren ve "uluslararası terörizm/İslamcı terörizm" kavramlarının mimarı olan bir ülkenin uyguladığı "devlet terörü" hangi bağlamda tanımlanabilir?

Bir baba ile oğlunun, kameraların önünde, bütün yalvarmalarına rağmen kurşuna dizilmesi dünyayı dehşete düşürürken, sadece Filistin'de değil bütün İslam dünyasında öfke ve gözyaşlarıyla karşılık buldu.

Katliamlar kadar utanç verici

Sabra-Şatilla katliamı sırasında Savunma Bakanı olan ve insanlık suçu ile yargılanması gereken Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa tahriki ve yine Sabra-Şatilla katliamı sırasında İsrail birliklerinin komutanı olan Başbakan Ehud Barak'ın askerleri tanklarla-füzelerle Filistinliler'in üzerine salması, üstelik bu iki kişinin birinin barışçı, diğerinin şahin kanatta yer alması Filistin'e karşı duyulan kinin ve katliam duygusunun İsrail yönetiminde bir gelenek olduğuna işaret ediyor.

"İnsani yüzyıl"sloganları ile karşılanan 21. yüzyılın ilk yıllarında yaşanan böylesine ilkel ve vahşi katliamlara karşı Batı'ının ve özellikle uluslararası haber ajanslarının uyguladığı sansür ve manipülasyon ise, en az katliamlar kadar utanç verici.

Batılı ülkelerin resmi açıklamalarında olayların çıkmasından Filistinliler sorumlu tutuldu ve İsrail askerleri 'savunmada' kaldı. "Filistin'de şiddet" sözleriyle dünyaya verilen haberlerde bol bol ölen arkadaşları için ağlayan İsrail askerlerinin ve ellerinde silahlarla dolaşan Filistinli sivillerin resimleri yayınlandı. Oysa sadece 2 İsrail askeri ölmüş, 60 Filistinli hayatını kaybetmişti. Yaralanan bin 500'e yakın Filistinli yoktu. Evleri bombalanan, kundakta kafası parçalanan bebek yoktu. Helikopterlerden ateşe tutulan kitleler, tanklarla üzerlerine gidilen siviller, anti-tank füzeleri ile vurulan kalabalıklar, parçalanan yürekler hiç olmamıştı...

İsrail Türkiye'den ne istedi?

Ellerinde çoğu çocuk 56 şehidin ve yüzlerce yaralının kanı bulunan İsrail Genelkurmay Başkanı Shaul Mofaz'ın bugün(dün) Ankara'ya yapacağı ziyaret son anda iptal edildi. Büyük tepki çekmesi beklenen ziyaretin ertelenmesi Türkiye için çok isabetli oldu.

İsrail Dışişleri Bakan Vekili katliam sırasında Ankara'yı bilgilendirdi ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e mektup gönderdi. Yine İsrail'in Ankara Büyükelçisi Uri Barner Dışişleri'ne bilgi verdi. Filistin halkının yeniden topyekün intifada hazırlıklarını yaptığı bir dönemde Türkiye'nin bu denli önemsenmesinin altında neler yatıyor?

Ankara, Kudüs için önerdiği ancak kamuoyunun şiddetli tepkisi üzerine yalanladığı "Ayasofya modeli" gibi, Filistin halkındaki yeni intifada eğiliminin etkisizleştirilmesi için devreye girme talebi ile mi karşı karşıya? Umarız böyle olmaz. Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in ve Dışişleri'nin katliamlar karşısındaki tutumu onur vericiydi. Bu yaklaşımdan sonra Ankara'nın İsrail'in manipülasyonlarıyla hareket etmemesi en büyük dileğimiz.

Kudüs savaşı...

Arafat, Barak ve Clinton arasında ABD'de yapılan son zirvede Filistin tarafının kuşatmaya alınması ve Kudüs konusunda tavize zorlanması İslam dünyasının gözünü açtı.

İsrail ile Filistin arasındaki savaş artık bir Kudüs savaşına dönüştü. İsrail'in ve Batı'nın bütün korkusu bu savaşın yeni bir intifada hareketine dönüşmesi. İsrail'in aşırı saldırgan tutumu ve dünyanın bu vahşeti hoşgörür bir tavır göstermesinin sebebi de bu. Her yönde aldatılan, 1948'den bu yana acılarla dolu bir tarih yaşayan, çok ağır bir bedel ödeyen Filistin halkı bu bedeli Kudüs için de ödemeye hazır olduğunu gösterdi. Kudüs ise, Filistin'in olduğu kadar bütün İslam dünyasının da meselesidir.


4 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İbrahim Karagül

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...