|
|
Hesabı kim verecek?
Olimpiyatlar bitti ama tartışma devam ediyor. Asıl hezimetin sorumlu olanları ince bir politikayla suçu başkalarına yıkma veya farklı yönlere kaydırarak sporcuları suçlamaya çalışıyor. Yazık, günah.
Acaba bu hezeyana sebep olanlar böyle rahat mı olacaklar? Serbest Güreş Milli Takımı'nda Rus Teknik Direktör Vilademir Yumin'in gelmesini protesto edip, Milli Takım yerine yağlı güreşleri organize eden Fevzi Şeker'in, birçok sporcuyla diyaloğu bitmiş durumda olan, her geçen gün saygınlığı azalan, kamplarda yanlış bir açıklama yaparsam başım gider düşüncesiyle gazetecilere hoş geldin deme nezaketini dahi gösteremeyen bir Salih Bora'nın, hataları olmasına rağmen, bunları görevden alınırım korkusuyla federasyon yetkililerine söyleyemeyen yardımcı antrenörlerin, Sydney denize sıfırken, Milli Takım'ı 1000 rakımlı Kızılcahamam dağlarında hazırlayanların, aynı şekilde diğer branş Boks da da hazırlık kamplarını Kastamonu'nun bilmem hangi dağında hazırlayanların, müsabakalar ve resim çekilmenin dışında Halter'e uğramayan başkanın hiç suçu yok mu?
Teşkilatta bazı federasyon başkanları Bakan ve Genel Müdür'den üstün davranıp yaptırım uygulatırken, bunlara kimsenin sesi çıkmazken hezimette hiç payları yok mu? Kim bunların hesabını verecek?
Bugün sıfır çeken ve vurun abalıya misali üzerine gidilip hedef haline getirilen Harun Doğan, 1995 yılında Amerika'da yapılan dünya şampiyonasında üçüncülük madalyası alırken, Milli Takım'ın onurunu kurtarmıştı. Yine aynı şekilde bir yıl önce Ankara'da yapılan dünya şampiyonasında da birinci olarak aynı başarıyı göstermemiş miydi? Dünya'nın kabul ettiği bir sporcuyu bu kadar basit harcamak, vatan haini konumuna getirmek akıl kârı bir iş midir? Olimpiyatlardan önce alan aldı satan sattı sefasını ticaretle uğraşanlar, cefasını da Türk sporu çekti. Federasyon Başkanlığı'nın yaklaştığı şu günlerde Bakan Fikret Ünlü'ye, Genel Müdür Kemal Mutlu ve seçmenlere büyük iş düşüyor.
Yanlış analizlerle saptırma yapıp sporu öldürmeyin lütfen.
4 EKİM 2000
|
|
|