Geçtiğimiz pazar gününden bu yana kutlanan Camiler Haftası, pekçok tarihi caminin içler acısı halini de gündeme getirdi. Fatih Sultan Mehmed'in Ayasofya'dan sonra cuma namazını kıldığı ikinci yer olan Molla Zeyrek ile Nur-i Osmaniye camileri bu durumdaki sayısız camiden ikisi. İstanbul'un her köşesine damgasını vurmuş ve tarihin tanıkları olmuş camilerimizin bakımsızlıkları ve kimsesizlikleri yüre burkuyor.

Nur-i Osmaniye ve Zeyrek Camii dökülüyor

Üçüncü Osman tarafından 1752'de yaptırılan Nur-i Osmaniye Camii, tam bir ilgisizlik kurbanı. Tarihi eserlerin bakımından sorumlu Vakıflar'ın vurdumduymazlığının kurbanı sayısız camiden biri olan caminin mermerleri birbir dökülüyor. En son 1940 yılında, o zamanki adıyla Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından tamir gördüğü bahçe duvarındaki bir tabeladan anlaşılan Nur-i Osmaniye Cami ve Külliyesi son nefesini vermek üzere.

Fatih Sultan Mehmed'in ilk cuma namazını kıldığı Molla Zeyrek Camii de, içleracısı camilerden birisi. Müştemilatını bugün tinercilerin kullandığı Zeyrek Camii, tarihten yüklendiği misyona göre hiç haketmediği pejmürdelikten kurtarılmayı bekliyor.

'Bıraksınlar biz yaşatalım'

Molla Zeyrek Camii'nin bulunduğu Zeyrek Semti muhtarı M. Kemal Şerbetçi, tüm tarihi eserleri sahiplenen herkes gibi prosedülerlerden yakınıyor. Anıtlar Kurulu tarafından Zeyrek Camii ve Vakfiyesi'ni kendilerinin onarmasına izin verilmediğini anlatan Şerbetçi, "Biz halk olarak ecdadımızın emaneti olan cami ve külliyesinin tamiratını yapmak istiyoruz. Ancak her seferinde karşımıza prosedürler çıkıyor" şeklinde konuştu.