YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Ertuğrul Özkök, nedir bu güzellikler?

Her olağanüstü dönemde vardır bunlar... Kürşat Bumin'in söylediği gibi, dar zamanlar için bir kat haki urba, bir çift postal bulundururlar gardroplarında. İhtiyat zabiti alışkanlığı... Ortalık bulanmaya yüz tutunca üniformalarını giyip, postal kasatura şallak mallak çıkarlar ortaya.

Bunlardan biri, aynı zamanda bir holdingde "icra kurulu" üyesi olarak görev yapan ve TÜSİAD'a kayıtlı bir "yüksek gazeteci", geçtiğimiz günlerde köşesinde, "Türkiye'nin geleceği yalnızca hukuktan mı ibarettir?" diye soruyordu.

Adını ezberlediniz artık:

Ertuğrul Özkök...

"Ne yani, Türkiye'nin geleceği hukuktan ibaret değil midir?" şeklinde bir karşı-tariz, Türkiye'nin özel koşulları gözetildiğinde pek yerine oturmuyor.

Özkök haklı aslında.

"Hukuk" ona ihtiyaç duyan kahir ekseriyet için bir anlam ifade eder. Varlıklarını, konumlarını, zenginliklerini hukuk dışı siyasi gelişmelere borçlu kişiler/kurumlar için, hukuk, olsa olsa "ayak bağı"dır. TEDAŞ ve GSM ihalelerini hatırlayalım.

Özkök'ün savaşı sadece "hukuk"la değil, "demokrat tavır"dan da pek hazzetmiyor. Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun çıkışını bu nedenle "ucuz bir siyasi şov, marjinal, basit bir siyasi tüccarlık" olarak değerlendiriyor.

Veya en iyi niyetle, siyasi bir zevzeklik.

Sonra da öldürücü darbeyi vuruyor:

"Zevzekliğin adı demokratlık olamaz."

Özkök de hemcinsleri gibi, Mumcu'nun "Abartılmış duyarlılık bizi yobazlığa götürmemelidir" sözünden TSK'ya "hakaret" çıkarıyor. Oysa, Yeni Binyıl yazarı Ömer Lütfi Mete, bu sözün hakaret değil "ciddi bir eleştiri" olduğunu, asıl Mumcu'ya yönelik eleştirilerin askere hakaret niteliği taşıdığını söylüyordu.

Özkök'ün Ömer Lütfü Mete gibilere cevabı ise şöyle:

"Kendi üzerine düşen hiçbir demokratik görevi yerine getirmeyen, kendi düşüncesinden başka kimsenin düşüncesine tahammül edemeyen bir sözde aydın tipi, her konuşmasında 'askere bindirerek' sözümona demokratlığını ispatlama hevesindedir."

Buradan, Ertuğrul Özkök'ün, üzerine düşen "demokratlık" görevini yerine getirdiği sonucunu çıkarabilirsiniz.

Bunu nasıl yapmış, dönüp bir bakalım isterseniz.

Kürşat Bumin'in, "Köşe Kapmaca" adlı köşesinden:

Hürriyet'te 31 Temmuz günü "sabah toplantısı"nda belli ki şöyle bir durum olmuş: Belli ki, toplantıyı yöneten Ertuğrul Özkök, "İmam Hatip Lisesi mezunu türbanlı İkbal Şencan"ın Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı'nda birinci olmasının ardından başörtüsüyle ilgili soruya verdiği "Okuyacağız nihayetinde" (Milliyet) cevabının "Başımı açar okurum" manşetine dönüştürülmesi kararından sonra, "İyi oldu, ben de şimdi oturup bu manşete uygun bir döşeneyim" diyerek kaleme sarılmış!

Yazısının başlığı çok dokunaklı:

"Türban sorununu işte bu çocuklar çözecek."

Gecikmeden başlığı açalım:

"İşte bu çocuklar" türban sorununu nasıl çözecek?

Cevap:

"Türban sorunu" türbanlı öğrencilerin türbanlarını çıkarmasıyla çözülecek! Özkök'ün sorun çözmede pratik aklının çok güçlü olduğu anlaşılıyor. Türbanlı öğrencilerin başlarındaki türbanı çözmeleri "türban sorunu"nun çözülmesi anlamına mı geliyor? Ne münasebet! Çözülen "şey"in "sorun" değil basbayağı türban olduğunu kim farketmez? İkbal'e tabii ki kimsenin sözü olamaz, ne yapıp edeceğine tamamen kendisi karar verir. Ama "sorun"un ortada öylece durduğu da inkâr edilemez.

Aynı Ertuğrul Özkök, bir yazısında da, Pakistan'daki darbenin "Pakistan Yüksek Mahkemesi"nce "haklı" bulunmasından yola çıkarak, 28 Şubat müdahalesine meşruiyet arıyordu.

Yazısının başlığı pek manidardı:

"Bir askeri darbe meşru olabilir mi?"

Cevap:

Pakistan'da yolsuzlukları önlemek için bir askeri darbe olmuş ve bu darbe, "İngiliz geleneğinden gelen" Pakistan Yüksek Mahkemesi tarafından haklı bulunmuştur. Türkiye'de de yolsuzluklar çok artmış ve Genelkurmay Başkanı bunu ülke için "irtica"dan sonra gelen en önemli sorun olarak değerlendirmiştir.

O halde Türkiye'de...

Bunun cevabını da siz bulun artık.


7 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...