YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Cumhurbaşkanı'ndan istenen...

Yetki yasasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinden sonra, Cumhurbaşkanı'nın imzaladığı bu yasanın iptalinden yola çıkarak Cumhurbaşkanı'nın hukuki konularda yanlış yapabileceğini ispata çalışanlar neyi hedefliyorlar? Basit. Cumhurbaşkanı'nın arkasına aldığı halk desteğinin anlamlı bir karşılığa bürünemeyeceğini, siyasal bir karşılığı olmadığını, romantik bir ilgiden ibaret olduğunu temellendirmeye çalışıyorlar...

Cumhurbaşkanı'nın 'duruş'unun, 'siyasal istikrar' etiketli abra-kadabrayı 'hukuk'a yaslanan 'doğal bir itiraz' süreci ile teşhir etmesinden sonra, böyle bir teşhirin ortaya çıkmaması için çaba sarfeden ve kendi pozisyonlarını buna endeksleyenlerin yazdıkları çok ilginç oldu. Cumhurbaşkanı'na dönük desteğin TSK'yı geçtiğini belirleyen anketi köşesinde yayınlayan gazetecinin bunu niye yaptığı önce anlaşılamadı. Kimileri, bu yayınlarla Cumhurbaşkanı'na karşı TSK'da bir rahatsızlık oluşturulmak istendiğini fısıldadılar kulislerde, fakat bunlara katılmak mümkün değil tabii ki.

Bu köşeyazarının Cumhurbaşkanı'nın yaklaşımlarına olumlu bakmadığı, 'siyasal istikrar' adına herşeyin 'hizalanmasından' yana olduğu, Cumhurbaşkanı'nın tutumunun bu hizalanmaya prim vermemesinden rahatsızlık duyduğu biliniyordu çünkü. Ertesi gün, Cumhurbaşkanı'na dönük desteğin TSK'yı geçmesinin neden yayımlandığı ortaya çıktı. Özetle, arkasında bu kadar halk desteği olan Cumhurbaşkanı'nın 'özelleştirme' gibi konulara karşı temkinli tutumunun Meclis'in iradesine karşı bir pozisyonu ifade ettiğinden (!) hareketle, Cumhurbaşkanlığı makamının arkasında bu kadar halk desteği olan bir makam olmasının ucundan kıyısından bir 'sistem sorunu' olduğu dillendirilmeye çalışılıyordu.

'Siyasal istikrar' etiketli otoriterleşme sürecine karşı çıkmanın arkasında halk desteği olmadığını FP ve DYP örneklerini vererek temellendiriyordu, bu süreçten yana olanlar. Oysa burada FP'nin ve DYP'nin siyaset üretme zaaflarının etkisi hesaba katılmıyordu. Şimdi Cumhurbaşkanı'nın hukuk adına, otoriterleşme sürecinin gereklerini yerine getirmekle kendini bağlı hissetmek gibi bir mecburiyet içinde hareket etmediği ortaya çıkınca, bu sefer Cumhurbaşkanı'nın arkasında halk desteği olmasının 'zararlarına' (!) dikkat çekiyorlar.

Cumhurbaşkanı, yetki yasasını imzalarken, aslında memurlarla ilgili KHK'yı neden iade ettiğini açıklarken ortaya koyduğu gerekçelerle çelişmiş olmadı. Cumhurbaşkanı, yasalarla KHK'lerin aynı düzlemde ele alınamayacağını, temel hak ve hürriyetlerin KHK'lerle düzenlenemeyeceğini savunmuştu. Ayrıca, kendi imzasının, KHK'lerin hayat bulmasının bir parçası olduğunu, kendi imzası olmazsa, KHK'lerin taslaktan ibaret sayılması gerektiğini, ama aynı şeylerin yasalar için geçerli olmadığını belirtmişti. Bir bakıma, Cumhurbaşkanı yasalar konusunda Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini zaten tanırken, KHK'ler konusunda, anayasaya ve yasalara açıkça aykırı olanları imzalamak zorunda olmadığını belirtmişti. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin yetki yasasını iptal etmesi, Cumhurbaşkanı'nın tesis etmeye çalıştığı 'kural hakimiyeti' sürecini destekleyen bir karakterdedir...

Bu durum apaçıkken, Anayasa Mahkemesi'nin kararının, Cumhurbaşkanı'nın tutumuna aykırı bir gelişme gibi sunulması, işte yukarıda bahsettiğimiz otoriterleşme sürecine el altından ve her fırsatta destek verme kaygısından ileri gelmektedir. Bu desteğin talep ettiği şey ise Cumhurbaşkanı'nın siyasal istikrar tabelalı otoriterleşme-militerleşme sürecinin gereklerine kayıtsız-şartsız uyum göstermesidir...

Oysa Cumhurbaşkanı herhangi bir mikro siyasal süreçten yana ya da karşı olmak kaygısıyla hareket etmiyor. Makro siyasal tercihler açısında konuşuyor Cumhurbaşkanı ve 'hukuk' diyor sadece. Cumhurbaşkanı'nın 'hukuk devleti' hassasiyetiyle hareket etmesi ve bunun arkasına muazzam bir halk desteği alması ve bu ikisinin de birleşerek son derece doğal bir biçimde otoriterleşme sürecine karşı bir pozisyonu alması, üzerinde durulması gereken bir konudur. Demek ki, bu ülkede gerçekten hukuka ve özgürlüklere yaslanarak davranış sergilemek anında halk desteğini almaktadır arkasına. Ve bu halk desteği, otoriterleşme sürecine dönük doğal 'itiraz'a doğru akmaktadır...

O nedenle otoriterleşme sürecine yaslananlar ile halkın Cumhurbaşkanı'ndan istedikleri tamamen farklıdır. Dünyanın geldiği yer, hukuk devleti ilkesi ve insanlığın özgürlük ideali, Cumhurbaşkanı'nın halihazırda yaptıklarının ve halkın istediklerinin doğru olduğunu gösteriyor...


7 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...