YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Devrim dersleri

Yugoslavya'da olanın adı, kim ne derse desin, 'devrim'dir. Slobodan Miloseviç o bildik diktatörlerden biriydi: Sevme iddiasında olduğu halkının başını dertten derde soktuğu halde sadakat bekleyen... Halk için en iyiyi kendisinin bildiğine inanan, bu sebeple eleştirilere kulaklarını tıkayan... Gururlu, dediğim dedik tavırlı, lânet bir diktatör... Kendisini devirmek için NATO'nun ülkesindeki ekonomik hedefleri yok etmesi bile etkili olamamış, gerektiğinde -'halkın iyiliği için'- sandık sonuçlarıyla oynamaktan bile çekinmemişti. Böyle durumlarda hep olan Yugoslavya'da da yaşandı: Sokağa taşan halk diktatörlüğün sonunu getirdi...

1970 yılında Yugoslavya'ya ilk ayak bastığımda bir özellik dikkatimi çekmişti: Temel ihtiyaç maddelerinden yoksun çarşı-pazarda en fazla bulunan ve en ucuz olan mal, içkiydi; o günlerden zihnime çakılan Yugoslav 'imajı' ayık gezmeyen bir tiptir... Benzer rejimlere sahip başka ülkelerde olduğu gibi, sistem, insanları hareketsizleştirmeyi alkolle sağlamaktaydı. Önceki geceki 'devrim' o tedbirin kitleleri engelleyemediğini gösteriyor; gazetelerin yazdığına göre, başkent Belgrad'taki hassas merkezlerin önünde gösteri yapan 500 bin Sırp, bir yandan içiyor, eğleniyor, bir yandan da siyasi sloganlar atıyormuş...

Gerçekleşen, hedefine varan 'devrim' konusunda herkes, şimdi, "Bu noktaya varacağı belliydi" tonunda çok bilmiş yorumlar yapıyor, ama siz aldanmayın: 'Balkan uzmanı' geçinen niceleri, "Yugoslav toplumunun gelenekleri" üzerine oturan değerlendirmeler yapıyor, 'milliyetçi' Miloseviç'in, ne yaparsa yapsın, 'milliyetçi' Sırplar tarafından başüstünde taşınacağını 'bilimsel görüş" olarak ifade ediyorlardı. Cengiz Çandar dün yazdı; bu tür değerlendirmeler yapanlar arasında Türk diplomatlar da vardı.

Her 'devrim' kendi özellikleriyle ele alınmalı. Yugoslavya'da olan, dünyamızın son yüzyılda kaydettiği 'devrim' sıfatlı başka halk hareketlerinden çok farklı; bir 1917 Rus devrimi değil bu, Çin'deki Mao, İran'daki Humeyni önderliğindeki devrimlere de benzemiyor. Herşeyden önce lideri yok; belli bir ideolojinin plan-projesine de dayanmıyor... Yugoslavya, eğer beklenen yöne doğru evrilirse, 'demokratik devrimi' dünyaya sunan ilk ülke haline gelebilir.

Çağımızın diktatörlükleri, geçmişten farklı olarak, sandık manipülasyonuna dayanıyor. Çevremizdeki pek çok ülkede, halkın neredeyse bütününe yakınının oyunu almakla övünen 'diktatörler' işbaşında. Halksız demokrasilerde, diktatörler, sandıktan çıkıyor. Gerçek diktatörün ortalıkta görünmediği 'sureta demokratik' rejimler de var, onların da sığınağı yine sandık. Yugoslavya, muhalefeti bölerek iktidarı pekiştiren bir rejime sahipti; muhalefet birleşik cephe oluşturduğunda, Miloseviç'in, sandıkla oynayarak, ordu desteğiyle ayakta kalma hesapları yaptığı biliniyor.

Hesabı bozan sadece halkın sokaklara taşması değildir; rejimin üzerine oturduğu 'siyasetçi - ordu - özel birlikler' sacayağının devamının imkânsız hale gelmesi daha önemli. Sokak o üçlü ittifakı felç etti; dünyada hiçbir güç halkın sokaklara döküldüğü bir ortamda 'diktatör' ile aynı safta bulunmak istemez. Şu sıralarda Yugoslavya'da meydana gelen yaklaşık 100 yıl kadar önce Osmanlı'da da yaşanmamış mıydı?

Sürekli oyunun kurallarıyla oynayıp, hak ve özgürlükleri daraltarak, 'psikolojik savaş'ın her yöntemine ('içki iptilâsı' bunlardan sadece biridir) başvurmaktan çekinmeyerek halkı sonuna kadar 'demokratik görüntülü' veya 'demokrasiye aldırmaz' rejimlerin bendesi yapmak mümkün değildir. Her halkın bir tahammül sınırı olduğunu Miloseviç geç de olsa anladı; başkaları da bundan ders çıkarmalı...

Yugoslavya'dan bu yüzyılın özelliklerine uyumlu bir örnek alındı. Önceden de biliyorduk, şimdi daha eminiz: Sabrı elden bırakmayarak, sistem içi yolların kullanımıyla diktatörlerin önünü kesilebilir; 'devrim' için illâ bir şeyleri devirmek gerekmiyor...

Dünyanın dört köşesindeki yönetimler, neredeyse gözleri önünde cereyan eden Yugoslavya'daki devrimden bu dersleri çıkartıyorlar mı acaba?


8 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...