Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Altın Portakal Film Festivali'nin 37.'si yine genç kuşak yönetmenlerden birinin Derviş Zaim'in zaferiyle sonuçlandı. Ama festival jürisi ustaların gönlünü almayı da ihmal etmedi; ödül dağılımında gözle görülür bir çelişki olmasını bile göze alarak.. Yeşilçam'ın ağır topları dışında yarışma filmlerinin yönetmen ve oyuncularından az sayıda ismin katıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali, kortej ve ödül gecesi dışında sessiz sedasız başladı ve bitti. Katılacak film sayısının onu bulmadığı, bir sene önce gösterime giren filmlerin bile yarışmaya kabul edildiği, katılacağı bildirilen "Ağaçlar Ayakta Ölür" ve "Gölge Aşklar" ın da 'teknik' problemlerden dolayı geri çekildiği festivalin 'yarışma' bölümünün artık anlamının kalmadığı da festival boyunca birçok ağızdan yüksek sesle söylenmeye başlandı. Ekrem Bora ve Fikret Hakan gibi kimi sanatçıların bu yıl Antalyalı esnaftan bile destek isteyecek kadar maddi sıkıntı içinde bulunan festival organizasyonunu kendilerini beş yıldızlı otellerde ağırlamadıkları için eleştirmeleri 'sanatçı duyarlılığına' yakışmadı. Geçen yıla göre hiç de çekişmeli geçmeyen ancak her zaman olduğu gibi sürekli birtakım dedikoduların dolaştığı Altın Portakal'ın bu sene böyle bir gelenek olmadığı halde 'Barış' temasıyla açılması filmler hakkındaki ödül söylentilerin de bu noktada yoğunlaşmasına neden oldu. "Derin film"in zaferiİlk günlerde Altın Portakal için en çok 'sevgi' mesajları içeren "Güle Güle" ve Türk-Yunan ortak yapımı "Oyun Bozan"a şans tanınırken"Abuzer Kadayıf" da halkın yoğun ilgisine güvenerek en azından En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü bekliyordu. Ancak Antalya Kültür Merkezi'nde yapılan gala sonrası yönetmeninden oyuncusuna pekçok sinemacı ve sinema seyircisi bu festivalin tartışmasız galibinin "Filler ve Çimen" olduğu noktasında birleşti. "Melekler Evi" ise seyredenleri hayal kırıklığına uğratan ve beklentileri boşa çıkaran filmlerden biri olarak hatırda kaldı. Derviş Zaim'in derin devlet, mafya ve istihbarat üçgeninde Türkiye'de yaşananlardan çok da farkı olmayan hatta Zaim'in deyimiyle Susurluk sürecinden esinlenen bir hikâyeyi konu alan ikinci filmi "Filler ve Çimen" cesur yaklaşımı nedeniyle kimi izleyiciler tarafından da oldukça sert bulundu. Buna karşın Zaim'in kullandığı ustalıklı anlatım tarzı, oyuncu yönetimi, mekânları, mükemmel kurgusu ve müziğiyle film tekrar tekrar okumaya açık yapısıyla seyirciye çok fazla açılım alanı sağlıyor. Bu yıl festivale katılan belki de en nitelikli yapım olduğu jürinin de dikkatinden kaçmamış olmalı ki film altı ayrı ödüle değer bulundu. Teknik özellikler, yönetim ve oyunculuk anlamında bütün ödülleri alan filmin üçüncülüğe değer bulunması yine tartışmalara neden olurken En İyi Film Ödülü'nün "Güle Güle" ye verilmesi bu yıl ustalar ligine dönüşen festivalden ustaları eli boş göndermemek için düşünülmüş bir vefa gösterisi olarak değerlendirildi.
Yazı ve Fotoğraflar: Gülcan TEZCAN
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|