YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Kamu Savurganlığını ve Yolsuzlukları İzleme Kurulu

Boşuna merak etmemeniz için peşinen söylüyorum. Böyle bir sivil kurul henüz ortada yok.

Ne kamu savurganlıkları ne de yolsuzluklar, sivil bir anlayışla sivil örgütler eliyle izleniyor falan değil.

Bunların izlenmesini ya da denetimini yine resmi denetleme ve soruşturma kurulları yapmak durumunda.

Onları harekete geçirenler ya da harekete geçirseler bile bu kurulların hazırladıkları, hazırlayacakları raporları işleme koyma kararı verenler de aynı kişiler.

Yani yolsuzlukları yapanlar, göz yumanlar, kamusal savurganlığın bizzat içinde olanlar..

Gürüyor musunuz sistem nasıl çalışıyor?

Meclis denetimine gelince...

Türkiye'nin en hayati sorunlarının denetlenmesinde ve hatta tartışılmasında devre dışı tutulduğu bir gerçek...

Batan ya da devletçe el konulan bankalardan çalınan yaklaşık 8.5 milyar dolar devlet bütçesinden karşılanacak, Meclis'te tık yok... Muhalefet partilerinden ses bile çıkmıyor.

Bazı gazetelerde hesap kitap yapanlar var.

"Bu parayı vatandaşa dağıtsaydınız kişi başına şu kadar düserdi, vatandaş da biraz rahat ederdi" gibisinden.

Sahi, niye devlet kesesinden hep aynı çevrelere para dağıtılıyor?

Biraz da dar gelirlilelere, yoksullulara, ayda 84 milyon lirayla geçindiği söylenen o büyük çoğunluğa dağıtılsa ya bu paralar.

Niye illa da ayda 7.5 milyar kazananlara verilmek isteniyor?

Bu konuda ağızlarını açmaya çalışan bazı sivil toplum örgütleri mensuplarının ağızlarının nasıl polislerce kapatıldığını hergün TV ekranlarında görüyoruz!..

Meclis de görevini yapamıyor. Ya da yapması engelleniyor.

Geriye yargı denetimi kalıyor.

Bu ülkede hâlâ, yargının bağımsızlığına, kanunların eşitliği ilkesine ve adalete inanan kaldı mı?

Başta hükümet olmak üzere, birçok çevreden Cumhurbaşkanı'nın rutin hukuki yaklaşımları için ne söylendiğini görüyoruz.

"Bize bu kadar hukuk ve hukuki Cumhurbaşkanı lazım değil"

Yani?

Demirel gibi uyumlu bir cumhurbaşkanı olsaydı ne iyi olurdu?

Tabii Murat Demirel ve Egebank soygunundan sonra bunu açıkça telaffuz edemiyorlar.

Bu ülkede herşey nasıl da unutuluyor ve unutturuluyor.

Burada da görev medyaya düşüyor tabii!..

Medya sanki bir gözboyama aracı gibi kullanılıyor. Büyük medyanın başındakiler ise sanki günümüz simyacıları...

Geçmişte, değersiz metallerden altın çıkartacaklarını söyleyip fakir kralları ve hırslı asilleri kandıran üçkağıtçılar gibiler...

Bunlar günümüz medyasının simyacıları... Olanları olmamış, olmamış şeyleri ise olmuş gibi bir güzel yutturmaya çalışıyorlar. Ya da olanları saklamaya, unutturmaya gözlerden uzak tutmaya...

Mesela, o zaman kayıtsız ve şartsız destekledikleri Cumhurbaşkanı Demirel'in, yeğeni Murat Demirel için Aliyev'e yazdığı tavsiye mektubunu yayınlamayarak bu olayı örtbas etttiklerini yeni öğreniyoruz.

Ama öğreniyoruz...

Fakat, sanki Demirel'i cansiperane savunan onlar değilmiş gibi...

Demirel'e yeni unvanlar, postlar layık görüyorlar...

Ulusal Ombudsmanlık, Olimpiyat Hazırlık Komitesi Başkanlığı gibi...

Bu arada 8.5 milyar dolarlık soygunun ayrıntılarından bir haber yok.

Bu soygunların arkasında kimlerin olduğu.

Daha öncekiler... İş Bankası soygunu.... Interbank ve diğerleri...

200 belki de 300 milyon doları çalındığı söylenen bir bankanın, İş Bankası'nın, aynı paraya gökdelenler yaptırması alkışlanabilir mi?

Bizim simyacı medya alkışlar... Bula bula bir tek duvar lambrilerini demode bulur, eleştirir!..

Şimdi böyle bir ortamda bazı meslaktaşlarımız, Yugoslavya'daki halk hareketininden, muhalefetten söz eden yazılar yazıyorlar. "Biz de niye yok?" gibisinden.

Yoksa büyük çoğunluğun keyfi yerinde mi ayda 84 milyon lirayla?

Ya da bu kepazeliklerin ortaya çıkarılmasını Kahraman Polis Tantan'dan mı bekliyorlar?

"Askerler gelsin temizlesin" diyenler de vardır muhakkak...

Peki bu kepazeliği kendinizin izlemesine, tepki göstermesine ve zorlamasına ne dersiniz?

İsterseniz, ödediğiniz vergilerin banka soyan hırsızlara aktarılmasına karşı çıkarak başlayabilirsiniz bu işe...

Emeğinize ve çoluk çocuğunuzun geleceğine sahip çıkmak adına değmez mi bu?

Ne siyasi partiler, ne devlet kurumları, ne yargı, ne Meclis, ne de bu medya...

Tamam, simyacıların foyası da birgün ortaya çıkar elbet...

Bu zaman zarfında da olan, sizin alınterinize ve boşa giden zamanınıza olur...

Siz biraz kımıldamazsanız, daha çok emeğinizi ve paranızı çalıp o yüzde birlik azınlığa aktarırlar.

Tamam, bu işler birgün düzelecek, mesela 2025'li yıllarda...

Ama mutlaka bu açgözlü azınlığın iyice doymasını beklemek de şart değil ya!...


8 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...