YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Hem "bankacı", hem "gazeteci" olunamaz!..

Diyelim ki, hem gazeteniz, hem de televizyon kanalınız var.. Ayrıca banka sahibisiniz..

Egebank Operasyonu dolayısıyla gündeme gelen "banka boşaltma olayı"nı, kendinize ait medyada, nasıl haberleştirirsiniz?

Ya size ait banka şubelerinde de, tasarruf sahiplerinin hesabı off-shore mevduata dönüştürülmüşse?

Ya sizin bankanızın bilançosunu düzeltmek için de, kamu bankalarından alınan ucuz mevduatla, fon takviyesi yapılmışsa?..

Ya sizin bankanız da, sıfır faizle, size ait şirketleri fonlamak için, yapılmaması gereken "yatırım"lar yapmışsa?.. Değersiz şirketlere ortak edilmişse?

Ve sizin bankanızın mali yapısı da zayıf olduğu için, "yetkililer" tarafından her an "kamulaştırılacak bankalar" listesine koyulmak durumundaysa?

Görüldüğü gibi, hem "medya sermayesi", hem de "banka sahibi" olmak durumunda iki boyut var..

Birincisi, bizim de mesleğimiz olan gazeteciliği, çok yakından ilgilendiriyor..

İkinci boyut da, bankacılığı, ekonomiyi, siyaseti ilgilendiriyor, etkiliyor..

Bu yüzden, yıllardır yazıyoruz..

-Hem gazeteci, hem bankacı olunmaz!..

"Gazete sermayesi"nin patronu halktır, okurdur, kamuoyudur..

"Banka sermayesi"nin patronu, devlettir, iktidardır, Maliye'dir, Hazine'dir, Merkez Bankası'dır.. Şimdi de Bankacılık Yüksek Kurulu'dur..

Diyelim ki, sahip olduğunuz televizyon kanalını, RTÜK bir günlüğüne kapattı..

Ne yaparsınız?

Kızarsınız, RTÜK'e tepki koyarsınız..

Sonra da yayına devam edersiniz..

Ama sahip olduğunuz bankanın açıklarından ve yasa-dışılıklarından ötürü, o bankaya kamu tarafından el koyulduğu zaman, hiçbirşey yapamazsınız..

Siz ve bütün yönetim kurulu üyeleriniz, tüm malvarlıkları ve bedenleri ile, hesap vermeye başlar..

Bu yüzden, banka sahibi de olan medya sermayesi, bağımsız, bağlantısız ve özgür olamaz.

Elindeki medyalar, artık önemsizdir..

Haberler, bankaya birşey olmaması için sansürlenir..

Yorumlar, iktidarla ve bürokrasi ile arayı açabilir endişesi sonucu, makaslanır, susturulur..

İktidarın başarısızlıkları görmezden gelinir.. Başarısızlıklar, "başarı" olarak sunulur..

Devlete ve iktidarlara bağımlı olan medya için "demokrasi", "özgürlükler", "şeffaflık" gibi kavramlar önemli değildir..

Okurların gözünde büyük isimler olarak görülen "yazarlar", banka sahibi de olan gazete sermayesi için, "baş-belaları"dır..

Haberler, gazetecilik açısından taşıdıkları değere göre değil, "diğer işler"e verebilecekleri "zarar"a veya "yarar"a göre sınıflandırılır..

Devlete ve iktidarlara bağımlı olan medya sermayesinin gazetelerinde, "yazılamayacak" konular, "yazılabilecekler"den daha fazladır..

Bu tür medyada, yöneticiler, kamu görevlileri ile "haber almak" için değil, problemli işlerini sağlama almak için görüşürler.

Karşılığında, manşetlerini ve gazetenin haber politikasını sunarlar..

Özgür ve bağımsız medyadan yoksun kalan ülkede, demokrasi topallamaya başlar..

Kamuoyu, "sanal gündem"lerle oyalanır..

Şeffaflık ümitleri, hayal olur..

Mısır'daki sağır sultanın duyduğu yolsuzluklar, ancak "dönem" ve "güçlüler" değişince medyada yayınlanır..

Özetle, hem bankacı, hem gazeteci olunmaz..

Halk adına devleti ve iktidarları denetlemekle görevli medyanın, devlete ve iktidarlara bağımlılığı arttıkça, siyaset ve idare de yozlaşır..

Türk medyası, bu tabloya girmemelidir. Veya bu tablodan çıkmalıdır.

ŞAKA

Hukuku zorlamak mı?

Galiba yasaları biraz zorlayarak uygulamaya çalışıyoruz..

Şimdi herşey, "çete kurmak" fiili içinde ele alınmaya başladı.. "Banka boşaltmak" bile, Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderiliyor..

"Banka kurmak" ile "Çete kurmak" özdeş hale geldi..

Acaba gerçekten "Çete kurmak" fiilini de, Bankalar Kanunu ve Ceza Kanunu ile mi yargılasak?..

Aksi halde, Ağır Ceza Mahkemeleri işsiz kalabilir!..

HASAN PULUR

Gerçek "tatil notları"!..

Arkadaşımız Hasan Pulur, Çeşme'deki tatilinden dönüp yazılarına başladı.. Bu günlerde, "Tatil Notları" başlığıyla, tatil yapmayanların yaptıklarından, gözüne takılanları eleştiriyor..

Peki "Tatil yapanlar", tatilde neler yaptıklarını neden anlatmazlar?..

Biz anlatalım..

Bize de, Hasan Pulur'un kendisi anlattı..

Çeşme'deki sosyal villalarında, bir fare musallat olmuş Pulur'lara.. Bunun üzerine hem bir kedi, hem de fare ilacı almışlar..

"Fare ilacı", çok koyu bir yapışkanmış..

Hasan Pulur, bu koyu yapışkanı, kalın bir kartonun üzerine bulamış.. Sonra da, farenin kartona yapışmasını beklemişler..

İlk gün, Çeşme'de ne kadar sinek varsa kartona yapışmış.. Fare ortada görünmemiş..

İkinci gün, bir hayvan feryadı ile irkilmiş Pulur.. Koşmuş, gitmiş..

Ne görsün?..

Kartona, eve aldıkları avcı kedi yapışmış..

Neticede, kediyi yapışkandan ayırmak için verilen uğraş sırasında, bahtsız kedinin tüyleri, kartonun üzerinde kalmış..

Şimdi Hasan Pulur İstanbul'a döndü, "Tatil Notları" yazıyor..

Çeşme'deki fare ise, Pulur'un tatil koltuğunda, onun yazılarını okuyordur şu anda..


8 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...