YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...


  Arşivden Arama

 

 

Özgürlükleri ertelemeyin

Hayatın nehri öylesine hırçın, öylesine coşkuyla akıyor ki dalgalara karışıp kaybolanların çığlıkları zamanla duyulmaz oluyor.

Az da olsa kıyıya tutunmayı başaranları hayranlıkla izliyoruz. Su başlarını tutan "haramiler", azgın nehirle kol kola eziyor suya yazı yazmaya çalışan genç yürekleri. Değişimin milenyum rüzgarlarıyla buluştuğu, Avrupa Birliği hayallerinin havada uçuştuğu bir dönemde, özgürlüklerin nehir dalgalarına kapılıp yokoluşunu seyrediyoruz sadece.

"Dünkü çocuk", "Yaşlılar Klübü"ne dönen siyasetin kapısında yeni şarkılar söylüyor, ama bir türlü umutlanamıyoruz. Siyaseti, üniversitelerimizi, sokaklarımızı esir alan "derin rüzgar", doludizgin nehirlerin üzerinden meçhul bir geleceğe doğru savuruyor hepimizi.

Türkiye'nin aydınlık geleceğini temsil eden Turizm Bakanı Erkan Mumcu, üniversitenin açılışında bu ülkenin "en bizim olan" sesiyle, "özgürlükleri ertelemeyelim" demeye çalışıyor ve kıyametler kopuyor...

Özgür insan aklının önemine vurgu yapan bir bakana, kafası 20. yüzyılın karanlık mahzenlerinde kalmış "üniformalı" bir rektörden başka kim itiraz edebilir Allahaşkına? "İnsanı diğer canlılardan farklılaştıran en temel özellik, onun düşünen ve düşündüklerini ifade eden bir yaratık olmasıdır. Eğer düşündüklerini ifade etmesi konusunda bir özgürlük ortamı yaratamazsanız, orada düşüncenin, orada bilimin gelişmesini bekleme hakkınız olmaz."

Bir Bakan'ın konuşmasına bile tahammül edilemeyen bir üniversitede, bilimsel düşüncenin özgürce serpilip gelişmesini nasıl bekleyebiliriz ki...

Kapılarında "örümcek kafalı" hocaların barikatlar kurduğu bir üniversitede genç beyinlerin özgür bir gelecek kurması nasıl mümkün olabilir?

Dünyanın değiştiğini, 21. yüzyılın özgürlükler yüzyılı olduğunu henüz farkedemeyen Türkiye'deki bazı kurumlar, "zorbalığın" ilelebet payidar olacağını zannediyorlar. Ama nafile... Öyle bir yüzyılın içinden geçiyoruz ki, hiçbir ülke "iç mesele" bahanesinin arkasına sığınarak "zulmü" gizleyemez, global özgürlük rüzgarının önünde duramaz.

Franco, Hitler, Pinochet, Çavuşesku, Pol Pot gibi zulmün ve depotizmin ilahları şimdi neredeler?

Ya Balkanlar'ın lanetli kasabı Miloseviç?

Türkiye'nin Belgrad'dan alması gereken çok dersler var. Artık herkes bilmeli ki, yaşadığımız yüzyılda toplumların özgürlük ve demokrasi mücadelesini baskılarla engellemek mümkün değildir.

Kafalarındaki örümcekler yüzünden, hala Saddam'ın "arka bahçesi"ne özenenler için 2000 yılında daha çok sürprizler var, bekleyip ve görelim.


8 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet Ocaktan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...