YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Kodları kaldırıyorum

Okurların bana hak vereceğini sanmıştım, yanılmışım. Okurlar, hassas bir kurumda başkanlık yaptığını, rütbeli biri olduğunu belirtmekle yetindiğim, adı ve soyadını ise başharfleriyle kodladığım kişiyi merak ettiler... Gerekçemi aktardığım bir dost, "İyi ama" dedi bana, "Anlatılanların doğru olup olmadığını, ithama muhatap olan kişi 'Bu yalan' demeden nasıl bileceğiz? Bunu demesi için de ithamdan haberdar olması gerekmez mi?"

Haklı. Ancak siz de beni mâzur görün lütfen: Uyuşturucuya bulaştığını inkâr etmemiş, "Yaptım, ama çetelerle birlikte" demekten geri durmamış Hüseyin Baybaşin gibi biri, "Amcam, 1989'da müebbet hapse mahkum edilmişti. Araya Askeri Yargıtay başkanı İlhan Şenel Paşa'yı soktum; 25 üyeyi memnun ettim, kendisine Erdek'te beş katlı ev verdim. Hiç itiraz hakkı kalmamış dosyayı tekrar ele aldılar ve amcamın 1991 başlarında serbest kalmasını sağladılar" diyorsa şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmez hale düşmem doğal....

Neyse, işte buraya açıkça yazdım, Askeri Yargıtay başkanlığından emekli İlhan Şenel'e de bu ithamın doğru olmadığını açıklama fırsatı doğmuş oldu.

Baybaşin öyle şeyler anlatıyor ki, insanın havsalası almıyor. Nisan-Mayıs 1997 tarihinde Selahattin Çelik'in kendisiyle yaptığı mülâkatta, Erdek'teki beş katlı ev olayını, hem de "İnanmayan varsa gider tapu kayıtlarına bakar" meydan okumasıyla anlattıktan sonra, geçtiğimiz günlerde tartışılan 'liste' konusuna da değiniyor. Hani, Cüneyt Arcayürek, Çankaya başdanışmanlığı günlerinde, Demirel'in, kendisine, "Fâili meçhuller Tansu Çiller'in işi" dediğini ileri sürmüştü ya, o ifşaat ardından meydana gelen tartışmayı kast ediyorum. Çiller'le fâili meçhuller arasında irtibat kurulmasını sağlayan, başbakan sıfatıyla 1993 kasım ayında yaptığı "Elimizde PKK'ya yardım yapan işadamlarının listesi var" açıklamasıydı. Sonraki bir yıl içerisinde, o listede olduğu sanılan kişiler fâili meçhul kurbanı oldular...

Baybaşin listenin varlığından İlhan Şenel Paşa'nın uyarısıyla haberdar olduğunu anlatıyor. İlhan Şenel tarafından yalanlanmasını beklediğim anlatımına göre, Askeri Yargıtay başkanı önce telefon etmiş, sonra uçak bulamadığı için arabasına atlayıp İstanbul'a gelmiş. Yanında eşi ve oğlu da varmış Paşa'nın, ama görüşme ikisi arasında geçmiş... Paşa, İstanbul Emniyet'inden üst düzey bir polisin "Hüseyin kendisine dikkat etsin" dediğini söylemiş Baybaşin'e ve eklemiş: "PKK'ya ve Kürt olayına sıcak bakan işadamlarının bir listesi varmış; hepsini tek tek öldürecekler, bunlardan biri de sensin."

Baybaşin, "Diyarbakırlılar gecesinden sonra saldırıya uğramıştım, herhalde o saldırı listeyle ilgiliydi" diyor...

Şu sıralarda Hollanda'da cezaevinde bulunan Baybaşin, kendi canı da namlu ucunda olunca, 'liste' konusunun peşine düşmüş, izini takip ederek o dönemin en önemli asayiş görevlisine kadar ulaşmış. "Açıklamazsa ailesi hakkında bildiğim herşeyi açıklayacağım" diye tehdit ettiği üst düzey görevli, listenin ardından meydana gelenlerin Hüseyin Kocadağ'ın işi olduğunu bildirmiş Baybaşin'e... "Evet" diyor Hüseyin Baybaşin, "Hüseyin Kocadağ (olayı) bizzat yürütenler arasındaydı."

Hüseyin Kocadağ ismini hatırladınız herhalde: Susurluk kazasında, DYP milletvekili Sedat Bucak'ın Mercedes otomobilinde hayatını kaybeden Emniyet müdürü... O araçtan sağ-ölü çıkan herkes kendince şöhret oldu, sadece Kocadağ'ın ismini anan yok...

Baybaşin'in anlatımından, uzun yıllar üye, sonra da başkan olarak Askeri Yargıtay'da görev yapmış İlhan Şenel ile bağlarının hep 'akçalı' olmadığı anlaşılıyor. Mahmut Baksi imzasını taşıyan 'Teyre Baz' (Peri Yayınları, Aralık 1999) adlı kitapta (s. 31), "İlhan Paşa'yla ilişkimiz çok yakındı; kendisiyle (Ankara'daki) Hakimler Evi'nde, Vilayetler Evi'nde yemek yer, hatta birlikte Orduevlerine gittiğimiz de olurdu. Bir çok kez birlikte Parlamento'ya gittik. Ankara'da bulunduğum dönemlerde zaman zaman onun makam arabasıyla gezerdim" da diyor Hüseyin Baybaşin...

İlhan Şenel, herhalde Askeri Yargıtay başkanı sıfatıyla hizmet verdiği devleti kollamak niyetiyle, hemşehrisi Hüseyin Baybaşin'e, isminin listeden silinmesini sağlayacağını düşündüğü bazı telkinlerde de bulunmuş. Ben Baybaşin'in yalancısıyım. Ona göre, "Sen televizyona çık" demiş Paşa, "Hepimiz Türk vatandaşıyız, devletimiz, bayrağımız bir de. Sen sevilen bir insansın, zenginsin, güçlü ve zekisin; ailen de güçlü ve zengin. Sen PKK'ya destek verirsen devlet seni de öldürür, gerekirse beni de öldürür. Devlet zor durumdadır, seni, beni düşünmez."

"Paşa Askeri Yargıtay başkanıydı, dolayısıyla söyledikleri dikkate alınmalıydı" diyor Hüseyin Baybaşin...

Uyuşturucu işine karıştığını kendisi de inkâr etmeyen birine itibar etmemek, "İnanmayan gider tapu kayıtlarına bakar" demesine rağmen anlattıklarına inanmamak gerekir; ancak ben inanmasam bile, kendisi her mikrofona konuştuğu için, söyledikleri kitaplara geçiyor, başka devletlerin istihbarat raporlarında yer alıyor...

Dostum haklı; en iyisi kodları kaldırıp itham edilen kişinin işin doğrusunu açıklamasına fırsat sağlamak... Askeri Yargıtay'ın eski başkanı İlhan Şenel'in 'uyuşturucudan sâbıkalı' Hüseyin Baybaşin'le ilişkileri konusunda göndereceği açıklamayı merakla bekliyorum.


8 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...