Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Ölümünün ardından 16 yıl geçmesine rağmen Türk Sineması'nın en çok tartışılan yönetmenlerinden biri olan Yılmaz Güney'in Türkiye'de hapishane yaşamını farklı açılardan işleyen ilk film sayılabilecek "Duvar" adlı filmi, 13 Ekim'de 25 sinemada vizyona girecek. Yılmaz Güney'in Fransa'da sürgündeyken çevirdiği filmin konusunu 1970'li yıllarda Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde çocukların çıkardığı isyan ve bunun neticesinde gelişen olaylar oluşturuyor. İtalyan yeni gerçekçiliğini ve Amerikan Westerni'ni Anadolu halk kültürüyle özdeşleştirebilen Güney, 1966 tarihli Çirkin Kral adlı filminden sonra bu adla anılmaya başlamıştı. 17 yıl aradan sonra Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı'nın çabalarıyla Türkiye'de gösterime girecek filmin konusuyla ve pekçok sahnesiyle kamuoyunda geniş yankılar uyandırması bekleniyor. Filmin yeniden gösterime girmesinde büyük çaba sarfeden Fatoş Güney'le bu film üzerine konuştuk.
Yeşilçam Dışında Bir EvlilikBir sinema filminin nasıl çekildiğini merak eden Fatoş Güney, eşi Yılmaz Güney'in yanında çalışan bir arkadaşıyla birlikte onun film setine gitmiş ve ilk görüşünde Fatoş Hanım'a yakınlık hisseden Yılmaz Güney'in, bir sonraki görüşmelerinde onu çok beğendiğini ve Yeşilçam'ın dışında temiz bir aile kızıyla hayatını birleştirmeyi düşündüğünü söylemesiyle evliliğe doğru adım atmaya başlamışlar. Baba tarafından Arnavut kökenli konservatif bir aileye mensup olan Fatoş Hanım o zamanlar lise birinci sınıfa giden 16 yaşında bir genç kızmış ve ona ailesinin evlilik dışı ilişkilere hoş bakmayacağını belirtmiş. Bunun üzerine Yılmaz Güney'in evlilik teklifini kabul etmesiyle onun hapishaneler, sürgünler ve ayrılıklarla dolu sanat ve özel yaşamının en büyük destekçisi olmuş.
Mektuplarla Pekişen AşkEvliliklerinin ilk yıllarında Yılmaz Güney Muş'ta askerlik yaptığı sıralarda Fatoş Güney'e kendisini tanıtan ve yapmak istediği şeyleri anlatan çok uzun mektuplar yazmış. Bu mektuplardan çok etkilenen Fatoş Güney, ona yardım etmeye karar vermiş. Cannes Film Festivali'nde "Yol" filmiyle aldığı Altın Palmiye Ödülü'yle Avrupa'da sesini iyice duyuran Güney, Türkiye'de çok uzun yıllar geçirdiği hapishane hayatını anlatan bir film çekmeye karar vermiş. Fatoş Güney "Duvar"ın yapılış öyküsü hakkında şunları söylüyor: "Yılmaz aslında bir mucize gerçekleştirdi. Şöyle ki Fransa'nın ortasında bir Türk hapishanesi yaratacaksınız. Çocuklar bulacaksınız, hem de oyuncu çocuklar. Filmi çekmek için bir kısmı okul olarak kullanılan eski bir manastır bulduk. Duvarlar örüldü, teller gerildi, duvarların üstüne şişe kırıkları yapıştırıldı. Türkiye'den gizlice, mahkumların yaptığı boncuklu el işlerinden afişlere, gazetelere kadar bir hapishanede neler bulunursa getirildi."
Güney'in ağzından DuvarYILMAZ GÜNEY, Duvar'ın çekim öyküsünü anlattığı yazısında ise şöyle diyor: "Arkadaş filminden sonra tamamen benim yaptığım ilk film bu. Kelimenin dar anlamıyla politik bir film yapmak istemiyordum. İstediğim; konunun; günümüz Türkiyesi olması ve orada kalmasıydı. 1980 darbesinden beri 40 kadar ölüm cezası infaz edildi, binlerce kişi halen hapiste; o halde, hapishaneyi anlatmak bir yerde Türkiye'yi anlatmak demekti, filme Türkiye'yi koymak demekti... Türkiye'den uzak kaldığım sürede, hayatımın politik tarafı, politik kişiliğim oldukça önem kazandı ve bunun filmimi gölgelemesini istemiyordum; çünkü hangi gerekçeyle olursa olsun bu filmin salt bir propaganda aracı olarak değerlendirilmesini istemiyordum."
Fransa'daki Türkiye"Yılmaz Güney Avrupa'da 1970 yılından beri zaten tanınıyordu. Birçok projesi ve kendisine film teklifi yapan prodüktörler olmasına rağmen o bir Fransız prodüktörle Duvar'ı çekmek için anlaştı. Ona Yol'dan sonra Türkiye'deki hapishane koşullarını anlatan bir filmin çekmesinin yanlış bir karar olduğunu ve daha evrensel konuları işleyen filmler çekmesinin daha iyi olacağını söylemelerine rağmen o bu filmi çekmeye karar verdi" diyen Fatoş Güney, filmin 8 aylık bir çalışma neticesinde Avrupa'nın pekçok ülkesinden getirilen ilticacı ve işçi ailelerin amatör bile sayılmayacak çocuklarıyla çekildiğini söylüyor. Fatoş Güney, filmde inanılmazlık yaratır düşüncesiyle bazı sahnelerin hafifletildiğini belirtiyor ve film çekildiği sıralarda Türkiye'de çıkan haberler hakkında şöyle diyor: "Film çekilirken buradaki boyalı basın ayağa kallktı, Güney çocuklara bağırıyor, onlara tokat atıyor, işkence yapıyor diye. Tabii filmi eleştirenler de oldu. Filmi çok sert bulanlar ve onun intikam almak için bu filmi çektiğini yazanlar da..."
Havva Setenay İLHAN
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|