YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

FP'ye telkinler

Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'nde görülen kapatma davasına karar günü yaklaştıkça değişik çevrelerden gelen mesajlar üslûp ve içerik olarak bu partiyi, daha doğrusu bu partinin temsil ettiği kitleyi yönlendirmeyi amaçlıyor. Daha çok telkin üslûbündeki bu mesajlar Türkiye'de merkezin FP'nin temsil ettiği anlayışa nasıl baktığının işaretlerini veriyor.

Fazilet Partisi'ne yönelik tehdit ve teklif içeren bu mesajlar, merkezin yeniden nasıl dizayn edileceğinin de ipuçlarını vermektedir. Gerek değişik medya kanalları kullanılarak gerek doğrudan resmi bir dil kullanılarak yapılan telkinler partiyi hayli etkilemişe benziyor.

Bu telkinleri ana hatlarıyla ikiye ayırmak mümkün: Ya istediğimiz çizgiye gelir, akıllanıp adam olursunuz ya da siyasi etkinliğiniz elinizden alınır. Bunun için de değişik senaryolar uygulamaya konuyor. Bunun sonucunda bölünerek ya da kapatılarak küçük, etkisiz bir siyasi hareket haline getirilmesi amaçlanıyor.

Özellikle medyada Fazilet Partisi'nin değişmesini, globalleşmeye uygun politikalar üretmesini telkin eden dost tavsiyelerinin hepsinde işlenen ana tema, FP'nin kendilerine benzetilmesi, onu alternatif kılan/kılacak olan, hoşa gitmeyen özelliklerinden vazgeçmesi salık veriliyor, bir tür telkin seansları ısrarla sürdürülüyor.

Postmodern darbe ile Türkiye'nin içine girdiği süreç, FP üzerindeki operasyonun henüz tamamlanmadığını gösteriyor. Sistem açısından bakıldığında MSP, RP çizgisinde bir hareketin, en azından bir iki dönem için siyaset içinde belirleyici bir ağırlığının olmaması için her türlü tedbirin esirgenmeyeceği anlaşılıyor. Bundan böyle siyasette FP'ye açılacak alanın eskisi olması istenmemektedir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, parti içi mücadele kim ve hangi taraf kazanırsa kazansın siyasette bu harekete biçilmek istenen rol ve önerilen alanın genişliği değişmeyecektir. Bu durumun altını çizdikten sonra, FP'nin kendi içinde başkalarına benzemektense kendine çeki düzen verip daha bir kendi oluşun imkanlarını araştırması gerekir.

Yaşanılan gelişmeler göstermektedir ki, FP içindeki mücadele tümüyle şahıslara indirgenmiş bir mücadele görünümü vermektedir. Yaşanılan süreçten ders çıkarıp, Türkiye'nin tam da FP tabanının temsil ettiği duruşa ihtiyacı olduğu dönemde yeni bir söylem geliştirmek yerine taraflar, "Kimi feda eder ya da kime benzersek kurtuluruz" tartışması içine girmiş görünüyor. Hayatiyetini, el öpme ya da ben daha gencim düzeyine indirgemiş bir siyasi hareket; kendine varlık alanı açan dinamikleri değil yeniden üretmek, geniş kitlelere yaygınlaştırmak, varlık sebebi değerlere yabancılaşır bir manzara arzetmektedir.

FP'nin kendine yabancılaşması için yapılan olanca telkinlere rağmen, bu ülkenin bu kitlenin temsil ettiği duruşa ihtiyacı olduğunu herkesten önce FP'nin farketmesi gerekir. Hatta bir kez kapatılmış ve yeniden kapatılma tehdidi altında olmasına rağmen sistem bu duruşu tümüyle karşısına alamaz. Bu zamana kadar temsil edilen siyasi duruşun gerekliliğinin merkez de farkındadır. Kapatılma ya da tümüyle yok sayılmasının doğuracağı boşluğu ne siyasal sistem doldurabilir ne de bu ülke bunu kaldırabilir. Bu anlamda (FP zihniyetindeki) kitlelere karşı, uygulanan tüm vandal girişimlere rağmen bir blöf yapıldığını söylemek hiç de abartılı bir iyimserlik değildir. Bu blöf, bu ülkenin onlarsız da olabileceği blöfüdür. Bu blöfü FP gördüğü ve gereğini yerine getirdiği oranda yaşama hakkını ispatlamış olacak.

FP'nin sorunu ne olursa olsun kapanmamak ya da ayrışmak değil, kendini tanımlayan dinamiklerin ne kadar farkında olup olmadığıdır. Bu dinamikleri yeniden üretecek, kitleselleştirecek açılımı sağlayabildikleri oranda yaşama hakkına sahip olacaklar demektir. Ödünç alınmış değerlerle siyaset yürütülemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekir(di).

İslam ve modernite ilişkisi gibi teorik tartışmaların çok uzağında olmasına, olanca entelektüel naifliğine rağmen, FP'nin tehdit ve teklifler karşısında takınacağı tutum, kendi geleceği ve tabanını temsil liyakati kadar ülkenin geleceği ile çok yakından ilgilidir.


13 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...