YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Şık olmasına şık, ama üzerinize afiyet biraz 'üşütük'

Hep böyle yapar: Kafasında bir senaryo oluşturup karşıma çıkarak anlattıklarını zorla dinletir. Bu sebeple epeydir kendisinden kaçıyorum. Bu defa büro telefonundan yakaladı beni ve "Orada olduğunu biliyorum, sakın bir yerlere saklanma!" diyerek kaçacak delik bırakmadı...

Yine her zamanki gibi şıktı, sesi daha toklaşmıştı. "Biraz önce" diye söze başladı karşıma oturur oturmaz, "Çok satan bir gazetedeydim, ünlü bir gazeteciyle görüştüm; son Egebank senaryomu anlattım ona. Ne kadar dikkatle dinlediğini bir görseydin. Senin gibi dikkati dağınık biri değil o. İlgisi, en çok, evine bir milyon dolar gönderilen gazeteci üzerinde yoğunlaştı. 'Sulu' bir ayrıntı bile ekledim senaryoma; 'Gazeteci banyoda yıkanıyordu, kapıyı bornozlu eşi açtı' dedim. Israrlı soruları üzerine de, paranın bir arsa sorununu çözmenin mükâfatı olduğunu söyledim..."

Tanımayanlar üzerinde istihbaratçı emeklisi izlenimi bırakır bizimki; hatta şivesiyle biraz oynarsa yurtdışı görevleri yüzünden Türkçeye tâm hâkim olmayan bir ekselans bile sanabilirsiniz... Kendimden biliyorum; ilk kez görüştüğü kişileri anlattıklarının doğruluğuna inandırır... Muhatabı, bu sebeple olmalı, "Cumhurbaşkanı yeğeninin arsa ihtilâfını çözdürmek için gazeteciye ihtiyacı mı olur?" diye sormayı bile düşünmemiş...

Son bir kaç yıldır tanıdığım muzip serserinin gözlerinin içine bakarak, "Peki de, bunu neden yaptın?" diye sordum. Düşüncelerini paylaştığı kişinin tepkisini ve o tepkinin sonuçlarını çok merak ediyormuş... Cevabı, "Yıllardır sana anlattıklarımı bir gün olsun okurlarınla paylaşmadın; 'deli saçması' diye kulak ardı ettiğini anlamıyor muyum sanki" oldu. Görüştüğü yazarın, bütün gevşekliğine ve kulağına fısıldananları araştırmadan yazma ününe rağmen tuzağa düşmeyeceği kanaatindeydim. Elbette bu görüşümü pattadak açıklamadım; onun yerine, kısaca "O da yazmaz" demeyi yeğledim. Hınzır hınzır güldü ve "Görürsün" demekle yetindi.

"Yazmaz" derken her zevzeğin sınırları olduğunu bilmenin güvencesi içindeydim. Çok uzağında olmayan bir gazete yönetmeni ile Ankara temsilcisi patronlarının ihale işini tâkip ederken suçüstü yakalanmamışlar mıydı? Program yaptığı televizyonun sahibi banka içi boşaltmaktan ağır cezada yargılanmıyor muydu? Yayın grubundan isimler, 'canlı hayvan kaçakçılığı yapma' suçundan ağır cezalık değiller miydi? "İş tâkibi karşılığı para alındığı" iddiasını yazdığı taktirde ortalıkta dolaşacak isimler ile 'cephe arkadaşı' o yazar... Kafamı salladım ve bir kez daha "Yazmaz" dedim...

Yazmayacağı konusundaki kesin kanaatimin dayandığı bir nokta daha vardı: İçinden geçtiğimiz süreçte, bankaların başka hangi amaçlarla kullanıldığını en iyi bilebilecek durumdaki kişilerden biri o gazeteci. Batan (veya batma eşiğindeki) bankaların bazısı resmen ve alenen medyayla ilişkili. Bazı ünlü gazeteciler, arkasında banka da bulunan müteahhitlerden 'ölü eşek fiyatına' penthouselar (içinde at yarışı yapılacak büyüklükte katlar) satın aldılar. Kimi televizyon programlarının sponsoru da 'o biçim' bankalar. Bazı gazetelerin 'kültür promosyonları'nı 'batık banka' kasaları destekliyor. Uslu davranan, sürecin gereklerini yerine getiren, olmayacak formülleri destekleyen yazarlar ile gazete yöneticileri, 'yok faizle' kredi açılarak ödüllendiriliyor. Kimine, yazmayacakları biline biline, 'yazacakları kitap karşılığı' deve yüküyle avanslar açıldı... Bizimkinin senaryosunu anlattığı yazar da bu tür akçalı ilişkilerin bir yerlerinde bulunuyor; kendini ve yakınlarını zor duruma düşürecek bir boşboğazlık yapacağını düşünmediğimden, "Yazmaz" diye yineledim...

"Yazdığı taktirde ortaya çıkacak kargaşada, en fazla, kendisinin de kalemşorlarından biri olduğu anti-demokratik cephe yara alacaktır" diye düşünmeden de edemedim... Son üç-beş yıl içerisinde, kimi rüşvet, kimi de şantaj yoluyla iradeleri kırılmış pek çok kalem erbabı o cephede yer alıyorlar çünkü. Doğruların peşinde olmayı gerektiren, hak ve özgürlük âşığı bir mesleğin erbabı oldukları ara sıra akıllarına gelince mızıkçılık yapanlara, geçmiş ve şimdiki ilişkilerini ortaya seren dosyalar gönderildiğini veya yüzyüze görüşülerek imalı cümlelerle kulaklarının çekildiğini ben biliyorum da o bilmiyor mu? Bu sebeple, karşımda beni dinleyen şık mı şık, sevimli mi sevimli, ama hafif üşütük dostuma, bir kez daha, "Yazmaz" dedim...

Siz ne dersiniz, acaba o yazar bu konuyu yazar mı? Yazarsa 'iş takipçisi gazeteci' dediği kişinin (kişilerin) adlarını açıklar mı?


13 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...