Şenes Erzik farkı

Biz ne penaltılar gördük.. Nelerin verilmediğine şahit olduk!.. Kendi sahalarımızda bizleri mahkum eden nice "kara gömlekli" izledik.. Unutulmazlardan birkaçını sıralayalım isterseniz!..

Finlandiya'ya sahamızad 3-1 yenildiğimiz maçın hakemini nasıl unutabilir sevgili Mustafa Denizli!..

22 Kasım 1994 tarihinde Avni Aker Stadı'ndaki Trabzonspor-Lazio, UEFA Kupası maçında ceza sahası içinde İtalyan oyuncunun Soner'i defalarca biçmesine -penaltı bir yana- faul bile çalmayan o menhus düdük ve Antonio Jesus Lopez Nieto hafızalardan nasıl silinir...

Hepsini sıralamaya ne bu sütun ne de sayfalar yeter. Ama son birkaç yıldır aynı düdükler sessizce değişiverdiler...

İspanyol Nieto birdenbire bizlere at gözlüğü ile değil de normal gözle bakmaya başladı...

Acaba ne değişti de bayram değil seyran değil, bu kara gömlekliler bize sempati ile yaklaşır oldu?..

En azından adalet dağıttıkları terazide denge sağlamayı nasıl başarabildik?..

Kısacası FAIR PLAY duygusu bu kara gömleklilerin vicdanlarına nasıl girdi de adam gibi HAKEM olmayı nasıl öğreniverdiler böyle!...Lafı fazla uzatmayalım, aslında sözünü etmek istediğim şey bize 2002 Dünya Kupası'nın kapısını aralayan İsveç maçının artı 90 dakikasında verilen penaltı...

Acaba Şenes Erzik o tribünde oturmasa, Hellmut Krug o penaltıyı kolayca verebilir miydi?..

O düdük çalmasa, o pozisyonun penaltı olduğu kimin aklına gelecekti?..

Sayın Erzik, tüm dünya futbol hakemlerinin patronu ve içimizden biri.. Yukarıda bahsettiğimiz değişikliklerin oluşmasını sağlayan insan!..

Bize göre o koltuk FİFA başkanlığından sonra dünya futbolunun en önemli mevkisi..

Ama bizler, Galatasaray-Juventus olaylarında hiç hatası olmadığı halde aynı Erzik'i yerin dibine batırdık. O mevkiye gelmeden önceki her hakem hatasında O'nu yerden yere vurduk. Tüm kötü neticeleri O'na yamama çabası içinde olduk...

Şimdi ise başarıyı ödüllendirmek bir yana, teşekkürü bile esirgiyoruz!...

Hem de Şenes Erzik farkı apaçık ortada, böylesine gözler önünde iken!...

Bir de yiğidi öldür, ama hakkını teslim et derler...

Acaba bizler ne zaman bu sözü hatırlayıp gereğini yapacak, ne zaman içimizdeki değerlere sahip çıkmayı öğreneceğiz?.. Acaba ne zaman?..