Emin Çölaşan dilini neden yuttu?

Macbeth'te mi geçiyordu, Hernani'de mi, unuttum... Esas oğlan, sahnenin ortasından doğru seğirtir ve izleyenleri "çileden çıkarmak" pahasına haykırır:

"Ey kalbim, parçalan, çünkü dilimi tutmaya mecburum..."

Sabahattin Eyüboğlu bu tiradı illa ki "Parçalan ey kalbim..." diye çevirecektir; serde şairlik var ne de olmasa...

15 yıldır "yazmak" denen bu illet uğraşın sorunlarıyla boğuşmuş, "her konunun bir etiği vardır" kelam-ı hakikatine sıkı sıkıya bağlı ve kendisiyle yüzleşmeyi o etiğin gereği sayan bir yeni zamanlar yazarı olarak, bizi dilimizi tutmaya çağıran o eski Macbeth numaralarını anlayamıyorum.

Çünkü, ben dilimi tutamıyorum.

Dilini tutmaya mahkum kimseleri de, bu yüzden, hayretle karşılıyorum.

Emin Çölaşan örneğin...

Her fırsatta ahlaktan, namustan, dürüstlükten dem vuran Çölaşan, Yahya Murat Demirel'den 1 milyon dolar alan gazeteciyi açıklayacak da, bir türlü açıklayamıyor.

Parayı alan, deşifre edilmesi "sakıncalı" biri olmalı.

Mahut "psikolojik savaş"ta üstün performans göstermiş biri...

Muhtemelen, bir "kartel" yazarı.

Çölaşan açıklamakta imtina ettiğine göre, "entel", "liboş", "dönek", "numaracı cumhuriyetçi" takımından biri olmadığı muhakkak...

Zaten bu takımdan biri olsa, şimdiye çoktan bileğine kelepçe takılıp Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderilmişti.

Kim bu gazeteci?

İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ve Emin Çölaşan dışında kimse bilmiyor.

İşin bir başka boyutu daha var.

Egebank soygunu, birçok yazarın ilgisini çekmedi. Emin Çölaşan da, "mütereddit" bir iki değini dışında, olaya fazla girmedi.

Çölaşan'ın atladığı, daha doğrusu hiç oralı olmadığı konulardan biri de Interbank yolsuzluğu.

Interbank yolsuzluğunda adı geçen "yetkililer" şu anda ağır ceza mehkemesinde yargılanıyorlar.

İçlerinde bir de mütekait asker var.

Emin Çölaşan yazmaz.

Siz de yazamazsınız.

Bunu yazdığınız an, karşınızda, kendi çıkarlarıyla "seçkinci oligarşi"nin çıkarlarını tevhid etmiş medya mensuplarını bulursunuz.