YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kerimov Atatürkçü mü?

Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in Ortaasya seferi zamanlama açısından çok ilginç ve kritik bir döneme rastladı. Cumhurbaşkanı Sezer'in uçağı bölgeye indiği sıralarda diplomatik trafik hayli yoğundu. Bölgede söz sahibi olmak isteyen ülkelerin temsilcilerinden birinin uçağı inerken bir başkası henüz ayrılmıştı. Bu yoğun diplomatik trafiğin başını şüphesiz Rusya Devlet Başkanı Putin çekiyor. Onu eş zamanlı olarak Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuchma izledi. Ve bu iki rakip slav ülke liderinin bölgeye yaptıkları bir dizi anlaşmanın hemen ardından Sezer'in ziyareti başladı.

Rusya boş durmuyor

Rusya devlet başkanı Sovyetlerin dağılmasından sonra eski nüfuz alanını yeniden kurabilmek için en uygun bölge olarak Ortaasya'yı yani Türk Cumhuriyetlerini seçmiş görünüyor. Diplomatik yalnızlık ve ekonomik zayıflığını gidermek, eski gücünü tekrar ele geçirip güç dengesinde yerini almak için en kolay ulaşabileceği ülkeler Türk Cumhuriyetleri. Bunun birkaç nedeni var:

İlki, Doğu Avrupa ülkelerinde Avrupa Birliği ve ABD ile rekabet edemeyeceğini biliyor. Açıkcası bu ülkeler artık Avrupa'nın payına düşmüş durumdalar. Biraz ellerinden tutulunca rahatlıkla ayağa kalkabilecek alt yapıya sahipler.

İkincisi, daha içerde ve daha az gelişmiş olan Türk Cumhuriyetleri hem askeri hem de ekonomik olarak hala Rusya'ya bağımlı durumdalar. Ellerindeki devasa enerji rezervleri Batının ilgi alanına girmekle birlikte alt yapı olarak Rusya'ya bağımlılar. Bağımsızlık sonrası başa geçen yarı diktatörlüklere batı ses çıkarmazken fundamantalizm tehlikesine karşı mücadele adı altında batıdan destek görüyor. Doğu blokunun ve eski Sovyetlerin Avrupalı üyelerine demokrasiyi olmazsa olmaz şart koşan Batı, Türk Cumhuriyetleri için diktatör yönetimlere destek veriyor.

İş başına gelen yönetimler ayakta kalmak için muhalefeti bastırma konusunda Sovyet deneyimini sonuna kadar uyguluyor; yetmediği konularda Rusya ile askeri anlaşma yapıyor. Bu sayede Rusya da etki alanını gün geçtikce artırmış olmanın keyfini yaşıyor. Putin, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Ermenistan, Beyaz Rusya, Kazakistan ve Tajikistan'ın oluşturduğu, BDT içinde bir güvenlik anlaşması imzaladı. Ekim'in 12'sinde yapılan anlaşmanın çerçevesi ve yaptırım gücü tam olarak açığa çıkmasa da daha önce Çin'in de dahil olduğu beşli çete toplantısını hatırlatıyor.

Kırım için iyi haber

Bu arada Özbekistan'a gelen Ukrayna Devlet Başkanı Kuchma da İslam Kerimov'la doğalgaz anlaşması imzaladı. Büyük kısmı Özbekistan'a sürülen ve Sovyetlerin dağılmasından sonra yurtlarına dönmek isteyen Kırım Tatarlarının vatandaşlık sorunu için önemli bir anlaşma imzalandı. Özbekistan'dan vatanlarına dönecek Kırımlıların Ukrayna vatandaşlığına kabul edilmeleri mümkün olacak.. Bilindiği gibi Ukrayna sınırlarında kalan Kırım'da Rus çoğunluk bulunuyor. Rus Karadeniz filosunun da burada bulunduğundan iki ülke arasında ilişkileri açısından Kırım'ın stratejik önemi var. Kırım Tatarlarını bölgede Rus nüfusuna karşı dengeleyici bir unsur olarak gören Ukrayna zoraki de olsa on yıl aradan sonra bu anlaşmayı kabul etmiş görünüyor.

Kerimov'un Atatürkçülüğü...

Türkiye Ortaasya'yı ihmal edemez. Ancak Ortaasya'da izlediği tümüyle statükocu politika ile, kendini ömür boyu devlet başkanı seçtiren, kurdukları baskıcı rejimlerle de her türlü muhalefeti bastıran "dost"larla da bir yere varılamayacağını hesaplamalıdır.. Türkiye laiklik ihraç etmekle övünüp, bölgede radikal dinci avı adı altında her türlü özgürlük taleplerini bastırma girişimlerine destek vermeye hazır görüntü sergilerken Rusya askeri ve ekonomik olarak eski günlere dönmeyi hesaplıyor.

Türk yetkilileri ise stratejik ve kültürel gerçekleri/çıkarları retoriğe feda ederek, politika yürütüyor. Daha doğrusu duymak istedikleri içi boş söylevlerin peşinde koşar bir tutum sergiledi. Örneğin en son Kerimov'un şu sözleri pek çok kişiyi mest etmişe benziyor:

"Kim ki Türkiye'de Atatürk'ün düşmanıdır; o kişi benim de düşmanımdır. Kim ki Atatürk'ü sever; o benim de dostumdur. Benim yolum Atatürk'ün yoludur. Kendime Atatürk'ü model aldım. Hedefimiz laik cumhuriyettir." Aynı Kerimov (diğer bölge liderlerini çoğu gibi) halkına Sovyet dönemini aratmayacak bir baskı uygulamayı, Muhammed Salih gibi muhalefet liderlerinin Türkiye'de bulunmasına bile tahammül edemeyen tek parti zihniyetli lider değil midir? İş adamları dahil olmak üzere Türk girişimcilerine elinden gelen zorluğu çıkaran yönetimleri aşırı dincilikle mücadele adına destek vermek bazılarımızın hoşuna gitse de bu politikaların Türkiye'ye birşey kazandırmadığı açıktır. Stratejik konularda Rusya ile flört eden baskıcı yöneticiler Atatürkçülüğe sığınarak durumlarını meşrulaştıramazlar.

Türkiye'nin Ortaasya politikası içi boş retoriklere değil stratejik ve somut temellere dayandırılmalıdır. Tam da Putin'in Ortaasya çıkarmasının ardında bölgeye ilk seferini düzenleyen Cumhurbaşkanı bakalım hangi somut adımlar atmış olarak dönecek?


19 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...