T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Mihver fikir

Yirminci yüzyılın son on yılını, Batı, yeni millenyuma düzen arayışı içerisinde geçirdi. Devletler, ya da etkili kurumlar, vakıflar, düşünce üreten kuruluşlar, değişik başlıklar altında düzenledikleri toplantılarda, yeni binyılın başlangıcında dünyanın alacağı biçimi tartışıp durdular.

Bu arayışların artık sonuçlandığı ve yolda düzelecek pek çok ayrıntı bulunmasına rağmen yeni sürecin genel hatlarının olgunlaştığı anlaşılıyor. ABD'nin egemenliğinde, AB'nin dengeyi sağlayacağı, ekonomik merkezli bir 'yeni dünya düzeni' ile karşı karşıyayız. Türkiye olarak, son yıllarda katlanmak zorunda kaldığımız sıkıntıların önemli bir bölümü, hiç kuşkunuz olmasın, özellikleri sebebiyle yeni düzende farklı bir yeri olacağı anlaşılan Türkiye'nin uyum sancılarıdır...

Yeni düzenin en zorlandığı alan İslâm Dünyası... Kalabalık bir coğrafyaya yayılan, farklılığın baskın geldiği, bir ırklar, diller ve kültürler meşheri olan bu dünyayı tek bir ortak payda birleştiriyor: Din... Dinlerin arka koltuğa oturmayı kabullendiği bugünün dünyasında, egemen görüş üzerinde söz sahibi olma iddiasından vazgeçmeye yanaşmayan tek inanç sistemi bu coğrafyanın ortak paydasını teşkil eden İslâm... İslâm Dünyası ile ilişkilerinde, Batı, bu sebeple kendisine benzeyen 'elit' tabakayla iş tutmayı tercih ediyor; onların ise, İslâm konusunda Batılılardan çok daha 'olumsuz' bir kavrayışa sahip olduklarını belirtmeye herhalde ihtiyaç yok.

Yerli aydınlar ve uygulamanın içinden siyasiler, kendini yeniden tanımlama sürecinin son aşamasına girmiş olan yeni dünya düzeninin, İslâm Dünyası'nda siyasetin sınırlarıyla ilgili kavramlaştırma sürecinde belirleyici olamadılar. 'Başörtüsü' ve 'İslâmî siyaset' konuları, Batı'nın işbirliği yaptığı elitlerin eğilimleri istikametinde standartlaşıyor gibi. Anayasa Mahkemesi'nin FP'yi kapatması da, kapatma gerekçesini 'başörtüsü' üzerine oturtması da tesadüf değil. Karar, Türkiye'yi ekonomik ve siyasi yönden Batı'ya entegre etmeyi kabullenmiş elitlerin, yeni dünya düzenine bir katkısı...

Şu sıralarda yeniden partileşme sürecine giren FP, etrafımızda gelişen ve herkesi etkileyen bu yeni süreçten fazla haberdar görünmüyor. Habersizliği, tartışmanın kişiler ve o kişilerle irtibatlı fikirler etrafında sürdürülmesinden belli. Oysa, kalıcı bir siyasi hareketin, herşeyden önce, dünya sistemini etkileyebilecek bir iktidar gücüne kavuşma amaçlı yürütülmesi gerekir. Bugünkü kişilere endeksli tartışmaların doğuracağı parti (veya partiler), İslâm Dünyası'na yönelik standartları yanlış oluşan global sistemi etkileyemeyecek, bu yüzden de üniversitelerde ve kamu kuruluşlarında süren sıkıntıları sona erdirerek toplumu rahatlatamayacaktır. Oysa, yeni bir oluşuma kitlelerin açtığı kredi, bunları sağlayabilme şartına bağlı bir kredidir...

Yeni oluşumun, kendisi için çizilmiş dar sınırlar içerisinde hareket eden teslimiyetçi bir parti olması gerekmiyor; tam tersine, partileşecek yeni oluşumun bütün derdi, hem içinde yer aldığı Türk siyasi hayatında, hem de Türkiye'nin farklı bir konuma sahip olduğu anlaşılan global sistemde ciddi bir mücadele vermek olacak... Toplumun kendi dinamiklerinin işlenmesiyle daha verimli hale geleceğini, dindarların ön planda olacağı bir siyasi hareketin dünya barışına hizmet edeceğini ispatla mükellef bir oluşum bu... Bunu da, kadrosunu mümkün olduğu kadar geniş tutarak, üzerine oturacağı programı gözünü sürekli dünya gerçeklikleri üzerinde sâbitleyerek gerçekleştirebilir.

FP tabanından doğacak FP tipi bir partinin, dönemin kendisine yüklediği bu önemli görevi hakkıyla ifa etmesi herhalde mümkün değildir. Hele aynı tabanı hedef alan birden çok partiyle siyasi hayata katılmak, son bir kaç yıldır yaşanan sıkıntıları katlayarak devleştirecektir.

Daha katılımcı, geniş kadrocu, toplumsal ortak paydalara dayalı bir yeni oluşuma ihtiyaç var. Bu ihtiyacı Türkiye duyuyor; yeni oluşum, aynı ihtiyacı, her dört kişinden birinin inanç sistemini dışlama sürecini başlatmış dünyaya da hissettirmelidir.

Kimin lider olacağından çok, hangi fikrin mihver olacağı daha önemli değil midir?


29 Haziran 2001
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED