T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pâre pâre para

"Para" sözcüğünü Farsça'dan almışız. Aslı "pâre". Dilimizde uzun hece bulunmadığından sözcüğün ilk hecesini kısaltmış ve "büyük ünlü uyumu" denen bir ses kuralı bulunduğundan, ikinci hecesini de kalınlaştırmışız. Böylece "pâre"yi "para"ya çevirmişiz.

Pâre'nin ilk anlamı, "parça" demek. Parçada elbette bütüne bir işaret vardır ama parçanın bütün olmadığı da açıktır. Değer taşıyan bir değişim aracı olan "para"ya bu adın uygun görülmesinde, onun ele avuca, cebe keseye sığabilecek boyutlarda bir "parça" oluşu mu belirleyici olmuştur; yoksa bizim "Mal canın yongasıdır." atasözünde kendisini gösteren ve emeği, değeri ve bunların karşılığı olan bakır, altın, gümüş ve nihayet kâğıt nesneyi, bir bakıma "canın parçası" saymanın da bu seçimde payı var mıdır? Belki aynı anda iki yaklaşım da söz konusu olabilir. Belki de paraya neden para dendiği üzerinde kafa yormak, gereksiz bir çabadır. Nasıl olsa, özellikle kök durumundaki sözcüklerde "nedensizlik ilkesi" geçerlidir. Bu budur, böyle böyledir! Bir neden aramak beyhûdedir.

Bugün mübâdele vâsıtası olarak kullanılan her çeşit banknot (bank-note, İngiliz malı) ülkemizde "para" adıyla anılıyor ya, bir zamanlar para, aynı zamanda bir "birim" imiş. Bir kuruş, kırk paraya eşit imiş. Yüz para değerindeki, ortası delik iki buçuk kuruşlukları bugün ancak koleksiyoncularda görebilirsiniz.

Eskiden "paramız pul oldu" sözünün bir anlamı varmış. Çünkü, yine Farsça'dan aldığımız "pul" sözcüğü, akçeden daha küçük bir nesneyi gösterir imiş.

Bugün pul, para, kuruş şöyle dursun yüz kuruş değerindeki lirayı da yitirmiş durumdayız. İnsanların çoğu, on milyon liradan söz ederken "on lira" demeyi tercih ediyor.

Daha da ilginç ve acıklı olan gerçekse, lira yerine doların, markın dolaşıma girmiş olması.

Türk vatandaşı ve Türk lirası paramparça olurken, o lirayı çıkarma yetkisini elinde tutan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, nasıl oluyorsa, kâr ediyormuş!

Parça ile bütün arasında, emek ile değer arasında, mal ile can arasında sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmadan paranın itibar kazanması beklenmemeli.


3 Nisan 2001
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED