T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Etibank'ın durumu

Türk milleti krizi bütün ağırlığı ile hissederken, hiç değilse yolsuzlukların takib edildiğini görmesi, onu memnun ediyor.

Mevcut ekonomik bunalımın temelinde, banka sistemindeki soygun yatıyor. Bir çok işadamı banka aldı ve halkın mevduatını çeşitli hileli yollara saparak, şirketlerine ve ailesine aktardı.

New York off-shore bankası

Şimdi Dinç Bilgin "Ben aldığım kredileri ödeyeceğim" diyor. Gazetesi de, Bilgin'in paravan şirket kullanmadığından yola çıkarak, Egebank ile Etibank arasındaki farkı ortaya koymaya çalışıyor.

Sabah'a göre, 16 milyon dolar olan off-shore hesapları kapatıldığı için, mevduat sahiblerinin alacağı kalmamış!

Peki, Etibank'ın, Kıbrıs New York off-shore bankasında depo yapmak suretiyle, Bilgin'in şirketlerine kullandırdığı krediler ne olacak?

Bu husus, İstanbul DGM'ye yapılan suç duyurusunda açıkça belirtiliyordu: New York off-shore'un kullandırdığı ve riski halen açık olan 59 adet kredinin toplam tutarı, 105 milyon dolar, 37 milyon mark ve 9 trilyon 516 milyar lira. Bu krediler, Etibank'ın New York off-shore'a gönderdiği, orada depo olarak tuttuğu paralar. Yasal sınırlamalar dolanılarak, hâkim sermayedar gruba bu şekilde kaynak aktarılmıştır.

Para ödemekle olmuyor

Dinç Bilgin, "New York off-shore'un grup şirketlerine kullandırdığı paralardan Hazine'nin haberi var" diyor.

Kredi kullanmak başka, Kıbrıs'a, Etibank'a yatırılan mevduat paralarını yollayıp, New York off-shore'un grup şirketlerine kredi açmasını sağlamak başka.

Kanun, özkaynakların sadece % 10'u kadar, bankanın hâkim sermayedar grubuna ve ilgili şirketlerine kredi verilebileceğini belirtiyor. İşte Dinç Bilgin, yasal sınırlamaları, hileli yollardan aşarak, kaynakları şirketlerine aktarmış ve sonunda bankayı iflâsa sürükleyerek, posasını devlete bırakmış. Banka, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devredildiğinde, 430 milyon dolarlık bir zarardan söz ediliyordu.

16 milyon doları ödediniz, 430 milyon dolar ne olacak?

Etibank'taki mevduat alacaklarını, vatandaşa devlet ödüyor. Bir başka ifadeyle, hepimiz ödüyoruz.

Dolandırıcılık ve zimmet bu noktada ortaya çıkıyor: "Kendisine tevdi edilen, emanet edilen paralar, şahsi menfaat için kullanılmış, yasal sınırlar aşılarak, hileli yollardan kaynaklar grup şirketlerine aktarılmıştır."

Bankalar Kanunu 22/3 aynen şöyle: "Banka yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile diğer mensupları, görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veyahut muhafazaları, denetim ve sorumlulukları altında bulunan bankaya ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirirlerse, altı yıldan on iki yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacakları gibi, bankanın uğradığı zararı da tazmine mahkûm edilirler. Bu fıkrada, gösterilen suç, bankayı aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse, faile 12 yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve meydana gelen zararın üç katı kadar ağır para cezası verilir. Ayrıca, meydana gelen zararın ödenmemesi halinde, mahkemece re'sen ödettirilmesine hükmolunur. Zararın, kovuşturma yapılmadan önce, tamamıyla ödenmiş olması halinde, cezaların yarısı, ödeme, hükümden önce gerçekleştirilmiş ise, üçte bir oranı indirilir."

Yukarıdaki maddeden açıkça görüleceği üzere, bir ödeme planı ile işin içinden sıyrılmak imkânsız. Çünkü mesele yasal bir krediyi alıp, sonra ödeme güçlüğüne düşmek şeklinde mütalaâ edilmiyor. Bu yüzden cezai müeyyideler gündeme geliyor.

Murakıp raporundan bölümler

Yasal sınırlamaları dolanarak, bankanın hâkim sermayedar grubuna para aktarılmasının tek yöntemi, off-shore yoluyla kullanılan krediler değil.

9 Ekim 2000 tarihli ve Bankalar Yeminli Murakıpları Yalçın Karagöz ile Fahrettin Soylu'nun yazdığı raporda farklı yöntemler ve usulsüzlükler şöyle anlatılıyor:

  • 1999 yılında ve 2000 yılının ilk sekiz ayında toplam 9 trilyon 795 milyar liralık reklâm harcaması yapılmıştır. Bu reklâmlar, banka sermayesine hâkim gruba veya grupla iş ilişkisi olan firmalara -reklâm gideri adı altında- büyük oranda kaynak aktarmak için gerçekleştirilmiştir. Bankaca düzenlenen 30.6.2000 tarihli bilançoda, dönem zararı 5 trilyon lira olarak gösterilmiştir. 2000 yılı reklâm harcaması, henüz faaliyet dönemi sona ermemiş olmasına rağmen (ilk 8 ayda) 6.5 trilyon liraya ulaşmış, dönem zararını aşmıştır. (s. 60)

  • Cavit Çağlar'ın hisselerinin devri mukabilinde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na yatırılması gereken para, Etibank tarafından karşılanmıştır. Bir itibar ve güven müessesi olan bankanın, hâkim sermayedarların yasal yükümlülüklerinden kaynaklanan 77 milyar lira gibi düşük bir tutarı, bankaya ödettirmiş olmaları; bankacılığa bakış açılarını ve zihniyetlerini yansıtma açısından mânidar bulunmuştur. (s. 60)

  • Bank Kapital, Otomobilcilik ve Ticaret AŞ lehine, anılan şirketin Etibank'tan kullandığı krediler için, 6 milyon 350 bin dolar tutarında iki adet teminat mektubu vermiştir. Bu iki teminat mektubunun karşılığı 3.8.2000 tarihinde Etibank'a ödenmiştir. Ancak söz konusu teminat mektupları nakde çevrilmeden önce, Etibank, Bank Kapital'e 6 milyon 350 bin dolar depo yapmıştır. Söz konusu depo işleminden de anlaşılacağı üzere risk Etibank'ın üzerinde kalmıştır. (s. 64)

  • Banka, yeni kurulmuş, sermayesi yapılan işlemler karşısında son derece komik kalan, kurucuları ve adresleri aynı olan paravan şirketlerle (Rada Tekstil, Zeteks Tekstil) trilyonları bulan vadeli döviz alım ve satım işlemleri yapmaktadır. Sermayesi 1 milyar olan, yeni kurulmuş, ticari geçmişi bulunmayan bir firmanın, sermayesinin binlerce katı tutarındaki vadeli döviz alım ve satım taahhütlerini yerine getiremeyeceği âşikârdır. Bunlar fiktif işlemlerdir. (s. 65)

  • Etibank, banka sahibi diğer gruplarla (back to back) kredilere de başvurmuştur. Pamukbank aracılığı ile Çukurova Grubu (25 milyon dolar tutarında kredi alışverişi), Bank Kapital aracılığı ile Ceylan Grubu (18 milyon mark tutarında kredi alışverişi), Şekerbank aracılığı ile Pankobirlik Grubu ile işlemler yoğun olarak devam etmektedir. (s. 39-40-41 ve 88)

  • Banka'nın çeşitli kredi müşterilerine (Avrupa Elektronik Yayıncılık AŞ, Filimcilik Sanayi Müşavirlik AŞ, Global Menkul Değerler vs) kullandırdığı krediler, bu müşterilerin mevduat hesapları üzerinden, Medya Grubu'na ait firmalara havale veya EFT yapılmak suretiyle aktarılmıştır. Böylece banka yasal sınırlamaları dolanarak hâkim sermayedar gruba kaynak aktarmakta, risk ise, krediyi kullandırdığı firma üzerinden izlenmektedir. (s. 36)

    Püf noktası

    Burada püf noktası şu: Dinç Bilgin gerçekten hakkı olan krediyi mi kullandı? Yoksa, banka kaynaklarını, bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürerek doğrudan veyahut dolaylı olarak kendi lehine kullanmak suretiyle, bankayı zarara mı uğrattı? (Bankalar Kanunu 14/4)

    Etibank, Bankalar Kanunu'nun 14'üncü maddesinin hem üçüncü, hem de dördüncü fıkralarına göre Mevduat Sigorta Fonu'na devrolundu.

    Sadece 3'üncü fıkra uygulansaydı, banka, "Yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmediği, faaliyete devamı mevduat sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı açısından tehlike arzettiği" için Fon'a intikal edecekti. O zaman, bir cezai kovuşturmayla karşı karşıya kalmayacaktı Dinç Bilgin.

    Ama, Etibank'a Bankalar Kanunu'nun 14'üncü maddesinin hem üçüncü hem de dördüncü fıkrası uygulandı.

    Ver parayı kurtul

    Gerçi Ankara'dan teminat alındı; biraz ipe un serildi. Hatta 9 Ekim 2000 tarihli Yalçın Karagöz ve Fahrettin Soylu tarafından yazılan rapor, İstanbul DGM'ye gönderilmedi ama, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

    "Back to back'ler; başka şirketlere açılan kredilerin Bilgin şirketlerine aktarılması; hatta grupta çalışan gazetecilere ödenen yüksek meblağlı kredilerin dahi bir komisyon mukabili Bilgin'e geri dönmesi."

    Sadece, off-shore bankasındaki depolar değil, bunlar da, dolandırıcılık ve zimmet suçunun unsurlarını oluşturuyor.

    Nail Keçili çok düşük bir meblağ için -Egebank'ın bir kredisinin Murat Demirel'e aktarılmasına vesile olduğu gerekçesiyle- aylardır hapiste yatıyor.

    Ver parayı kurtul... Yok böyle şey. Para zaten tazmin edilecek. Galiba bu defa, parayı veren düdüğü çalmayacak. Ama gene de mülâzahat hanesini boş bırakıyoruz.


  • 3 Nisan 2001
    Salı
     
    NAZLI ILICAK


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED