T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Yaşadıklarım geçmişte, hüznüm sesimde kaldı

Dört yıl sonra yeni albümü Kumru ile sevenlerinin karşısına çıkan Şükrüye Tutkun, geride kalan 13 yıllık yurt hayatının kendisine bıraktığı en önemli dersin mücadele olduğunu söylüyor. Arda Boyları türküsü ile birçok kişiyi sesine hayran bırakan sanatçı, Kumru ile Avrupa pazarlarına açılmayı hedefliyor.

Sevenlerinin karşısına dört yıllık bir ayrılığın ardından geçtiğimiz günlerde yayınlanan Kumru albümü ile çıkan Şükriye Tutkun'un hayat öyküsü Yeşilçam film senaryolarından farksız. Daha iki yaşında Kasımpaşa Çocuk Yurdu'na verilen Tutkun, onu zorlayan hayattan epey ders almış.

Konservatuara başladığı dönemde evlenen sanatçı çalışmak için okulu bırakıyor. Maddi problemlerden ötürü ikinci girişiminde de konservatuarı bitiremiyor, ancak üçüncü girişinde başarıya ulaşıyor. Geçmiş yılların kendisine bıraktığı en önemli dersin mücadele olduğunu söyleyen Tutkun şöyle devam ediyor:

Mücadele etmeyi öğrendim

"Hayat bana, mücadele ettikçe herşeye ulaşabileceğimi öğretti. Ben, olmadı lafına inanmıyorum. İnsan birşeyi ne kadar isterse, ona ulaşmaya o oranda yaklaşmış demektir. Ben hep bunu yaptım. Hep mücadele ettim." Kendisini yalnız ve güçlü bir kadın olarak gören Şükriye Tutkun, aslında ayakta durabilmek için mücadale etmekten başka bir çaresinin de olmadığını söylüyor: 'Evet, güçlü bir kadınım. Güçlü olmasam zaten burada olmazdım. Bugün kendimi herşeyle mücadele edecek kadar güçlü hissediyorum.'

Şükriye Tutkun'u belki de geniş kitlelere tanıtan en önemli parça Arda Boyları idi. 1996'da çıkan Sevin Gayri albümü içinde yer alan parça, Anadolu insanının yürek tellerine dokunan ender türkülerden birisi idi. Sanatçı bu albümden iki yıl sonra Çinem Der ki ile sevenlerini yeniden selamladı. Uzun süre ortalarda görünmeyen sanatçı aramıza, Kumru ile döndü.

Eskiyi tekrarlamıyor

Genç sanatçı, üçüncü albüme kadar geçen süreyi, "iki yılı tanıtımla geçen ve adam gibi bir albüm yapmak için çalıştığımız verimli bir dönem" olarak nitelendiriyor. Sıradan ve eskileri taklit eden bir albüm yapmamak için uzun bir süre beklediklerini söyleyen Tutkun, bundan sonra yurtdışı ağırlıklı çalışmalara hız vereceği için, geniş bir alan taraması yaptıklarını kaydediyor. Şükriye Tutkun yeni albümde eski tarzını devam ettiriyor.

Kumru'nun gözü Avrupa'da

Yine, iyi bir şan eğitimi almış kadife sesli birinin doyumsuz yorumunu içeren Kumru'nun öncekilerden farkı ise, daha bir hız kazanmış olması. Sanatçı, akıp giden ve yeni enstümanlara kayıtsız kalmayan yeni albümünün kendisini Avrupa'ya yönlendiren bir kapı olarak görüyor. Albümünün çıktığı EMİ Şirketi'nin yurtdışı merkezli olmasından ve yorumunu yurtdışında yaşayan gurbetçilere ve yabancılara da dinletmek istediğinden ötürü hızını daha fazla artırmış bir albüm ortaya çıkardıklarını söyleyen Tutkun, albümdeki parçaların seçiminde ise bir farklılık olmadığını söylüyor.

Sevenleri bayram edecek

Kumru'daki 7 parça anonim. Bunlardan biri albümü sevenlerinin dinlerken dört köşe olacakları bir parça olan Hastane Önünde İncir Ağacı. Mavrovadan Aldım Sümbülü, Bostorgay ve Tarla Kızları adlı parçalar ise yurtdışı kaynaklı. Tutkun, "Sanırım, Gürcü kökenli olmamdan ötürü Gürcistan ve Kırım türkülerine kayıtsız kalamıyorum. Yine Azeri ve Trakya türküleri de, benim vazgeçemediğim parçalar arasında. Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli türküler, bugüne kadar onlarca kez yorumlandı. Oysa Trakya türküleri öyle değil. Onlarda hâlâ bir giz var sanki" diye konuşuyor.

Yaşadıkları film olacak

İkinci albümden sonra Tasavvuf müziği, Azeri ve Kırım türkülerindan oluşacak üç albüm yapacağını açıklayan Tutkun, şunları söylüyor: "Böyle üç albüm yapma fikrimiz vardı ancak bu albümler için maddi kaygılardan sıyrılacak bir aşamaya ulaşmanız lazım. Bir de böyle parçalar, kendine özel zamanlarda okunursa bir anlamı olur. Albümlerin parçaları hazır. Sadece ben, o zamanı bekliyorum." Yapımcı Osman Yağmurdereli'nin teklifi üzerine geçmişte yaşadıklarını dizi olarak ekrana getirmeyi düşünen Tutkun bu konuda ise şöyle konuşuyor: "Bu biraz ilerde gerçekleşebilecek birşey. 13 yıl kaldığım yetiştirme yurtlarında önemli acılar yaşadım. İnsanlar ellerinde birşeylerle gelip çocukları sevindirmeyi düşünüyorlar. Aslında bu hediyeler sadece kendilerini tatmin etmek için. Oysa yurtta kalan çocuklar, herşeye rağmen dimdik ayakta durduklarını göstermek için bahçeden gül koparıp ziyaretçilere verirler. Ziyarete gelenler, yurtta kalan çocuklara acıyorlar. Halbuki onların acınmaya değil, sevgiye ihtiyaçları var. Evlatlık olarak bir aileye verilmek, gerçek ailesinden tamamen kopmak nasıl birşey, bunu sadece yurtlarda kalan çocuklar bilirler. Ben yazacağım kitapla, bu acıları insanlara göstermek istiyorum. Belki bu kitap, ilerde bir film olarak çekilir."

 
Faik Baysal ebediyete uğurlandı İstanbul'daki evinde vefat eden Türk Edebiyatının çınarlarından Faik Baysal dün edebi istirahatgâhına uğurlandı.
20. yüzyılın iki kadın şahidi anılıyor
Bu yıl, doğumunun 100'üncü yılı dolayısıyla kitapları yayınlanan, dergilerin özel sayılar hazırladığı, hakkında yoğun programların yapıldığı, kültür-sanat camiasının bir anlamda yeniden keşfettiği Safiye Erol ile yakın tarihin önemli tanığı Münevver Ayaşlı hakkında Türk Edebiyatı Vakfı'nda ortak bir anma programı gerçekleştiriliyor. Bugün saat 17.00'de yapılacak toplantıda Erol'u, bütün kitaplarını yayına hazırlayan araştırmacı yazar Halil Açıkgöz, Ayaşlı'yı ise çevresinde bulunmuş, sohbetlerine katılmış olan tarihçi-yazar Vehbi Vakkasoğlu anlatacak. Oturumu Mehmet Nuri Yardım yönetecek. Toplantıdan sonra ise Vakfın Salonu'nda Erol ve Ayaşlı ile ilgili hazırlanan bir sergi açılacak. Bilgi tel: 0 212 526 16 15
MUHARREM ERTAŞ ANILACAK
Bozlak sanatçısı Muharrem Ertaş, ölümünün 18. yılında Kırşehir'de düzenlenecek törenle anılacak. Ünlü sanatçı Neşet Ertaş'ın babası Muharrem Ertaş için İl Kültür Müdürlüğü tarafından anma töreni düzenlenecek. Sanatçı için 13 Aralık Cuma günü Kırşehir Kültür Merkezi Salonu'nda düzenlenecek anma töreninde konserler verilecek. Muharrem Ertaş 3 Aralık 1984'te vefat etmişti. 1999'dan bu yana 5 Aralık'ta düzenlenen anma törenleri, bu yıl Ramazan Bayramı dolayısıyla 13 Aralık'a ertelendi.
Lannan Ödülü John Berger'e
Ülkemizde Görme Biçimleri, Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, Düğüne, Kral G., Domuz Toprak, Leylak ve Bayrak, Bir Zamanlar Europa'da gibi pekçok eseri yayımlanan İngiliz yazar John Berger, bu yılki "Lannan Yaşamboyu Başarı Ödülü"nü kazandı. Kültürel özgürlük, farklılık ve yaratıcılığı desteklemek için kurulan bir aile vakfı olan Lannan Vakfı tarafından, 1989'dan beri edebiyat ve edebiyat dışı dallarda ürün veren yazarları desteklemek için başlatılan ödül, İngilizce yazılan edebiyata önemli katkılarda bulunan yazarlara ve gelecek vadeden genç edebiyatçılara veriliyor.
11 Aralık 2002
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED