T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
O formül

Türkiye'nin, şartların hiç beklenmedik anda değişebildiği, 'kendine özgü', sürpriz-sever bir ülke olduğu ihtiyat payını gözardı etmeden kaydedeyim: Bugünden baktığımızda, yelpazenin solunda Kemal Derviş etrafında bir derlenip toparlanma olabilecek gibi; solda 'yeni oluşum' niyeti seslendirenlerin çoğu "Derviş'li formül içinde yer alma" niyetindeler... Dalgalanma böyle bir sonuç verirse, 'sol', bir dahaki seçimde önemli bir başarı elde edebilir...

Esas sorun yelpazenin sağında. Orada da beklentilerin üzerinde odaklandığı bir kişi var: Tayyip Erdoğan... Ancak Erdoğan'ın kişiliği etrafında buluşmayı o kadar da kolaylaştırmıyor. Bu 'olumsuz' bir unsur değil, sadece bir gerçekliğin tespiti. İçinden çıktığı hareket manevra sahasını sınırlıyor Erdoğan'ın; sistem de onun için tuzaklar kurma peşinde. Partileşmeyi hedefleyen Tayyip Erdoğan'ın siyasi zemini gerçek anlamda bir 'mayınlı tarla'...

Böyle bir ortamda başlatılacak çıkışların, özellikle hazırlık aşamasında, çok dikkatli yapılması gerekiyor. Ülke derin bir ekonomik krizin etkisiyle savrulurken bile, krize düşülmesinde önemli katkı payı bulunan 28 Şubatçı kabullerden vazgeçmeye yanaşmayan etkili çevrelerin siyaset üzerindeki gölgesi sürüyor. Temelini yolsuzluk ekonomisine dayayan kirli siyasal yapı, elindeki muazzam maddi imkânlarla, her olumlu çıkışı, her köklü altüst oluşu önlemek veya rayından saptırmak üzere alesta bekliyor.

Çıkışta, esas sorun, bazılarının sandığı gibi, kitleleri etrafında buluşturmayı sağlayacak bir 'toplumsal proje', bir program değil. Değil, çünkü, bugün içinde debelenilen sorunların parlak fikir yoksunluğundan kaynaklanmadığını, dünyanın içinden geçtiği dönemeçte farklılıkların fikirlerden çok kadro etrafında odaklandığını kitleler biliyor. Ayrıca, son iki yıldır, önemli hukuk adamlarının çeşitli vesilelerle yaptıkları kapsamlı konuşmalarda çerçevesi çizilen fikirler, sağda çıkış yapacaklar için de bir başlangıç noktası oluşturuyor. Daha kestirmeden söyleyelim: Yeni bir oluşum için 'ortak paydalar' belli...

İş geliyor ve 'kadro' noktasında düğümleniyor.

Garip olan şu: Tanım kolaylığı yüzünden 'sol' diye ifade etmek zorunluluğu duyulan kesim dışında kalan ve aynı zorunluluk sebebiyle 'sağ' denilen kesimde 'kadro' içerisinde yer alabilecek çok sayıda değer var. Bunların bir bölümü mevcut partilerde ve kulaklarını "İsrafil'in suru" istikametinde kabartmış durumdalar. Bir bölümü kirli siyasetin dışladığı değerler... Mevcuda bakıp siyasetten uzak durmayı yeğlemiş olanlar var bir de. 'Kadro' bunların hepsini içermek zorunda. Hatta, değişik adlar taşıyan partileri, daha çıkışta kendi içine almayı denemek de akıllı bir siyasi tavır olacaktır. Partiler, partililer, dışlanmış veya hiç denenmemiş değerlerle oluşacak bir kadro hareketi kitleleri arkasından sürükleyebilecektir.

Bu hedefi gerçekleştirmenin yazmak kadar kolay olmadığı açık. Psikolojik faktörlerden kişilik farklarına kadar nice engel var bu hedefin önünde. Her şeyden önemlisi de, yola çıkmaya hazırlanan çok sayıda 'lider adayı' bulunması; bırakın daha uzaklardan dâvet edilmesi gereken değerleri, Tayyip Erdoğan'ın hemen yanında duranlardan bile koltuğu kendisine daha fazla yakıştıranların var olduğu biliniyor. Tarihimiz zorun nerede yattığını gösteriyor zaten: İddialı isimleri bir lider etrafında toplamak... Şehzade kavgalarının devletin dirliğini bozacak aşırılığa varabildiği, bunu önlemek için kardeş katline fetva verilebildiği topraklarda siyaset yapıldığı unutulmamalı.

Dün, esas olanın, "Ülke çıkarları ve günün şartları gerektiriyorsa kendini aşabilmek, bugünkü küçük başarıya razı olmayıp basit bir geri hamleyle yarınki büyük başarıyı yakalamayı akıl edebilmek" olduğunu bu sebeple vurguladım. "Küçük olsun, benim olsun" da bir yoldur, ancak RP/FP deneyimi de 'dükkâncılık'tan vazgeçildiğinde kitlelere ulaşılabildiğine işaret ediyor. Kemal Derviş'i sağda siyaset yapanlardan daha şanslı kılan, onun, dünyayla ve Türkiye'deki kavga çıkarmaya hazır odaklarla barışık görünen yüzü... Kitleler, büyük kavgalar verilmesi gerekmeden iktidara ulaşmanın yolunu bulmasını bekliyor muhtemel liderden ve kim bunun akılcı formulünü bulabilirse onun etrafında halkalanmaya kendini hazırlıyor...

Tayyip Erdoğan ve onunla beraber hareket edenler işte o formülü bulmak zorundalar...


6 Haziran 2001
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED