T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
I like to be in America!.

Dünkü "Hürriyet"te Ertuğrul Özkök'ü okurken şaşırdım.. "Acaba bugün pazar" mı dedim kendi kendime..

Sanki bir "pazar yazısı" gibiydi..

"West Side Story" müzikalinde (veya filminde), Porto Rico'lu kızlar bir şarkı söyleyip, Amerika'yı "kendilerince" överler ya..

"I like to be in America

Everything free in America.."

Şarkı böyle uzayıp gider..

- Amerika'da olmak ne güzel.. Amerika'da herşey özgür, herşey bedava..

Özkök'ün yazısı da, böyle bir Amerika anlatıyordu..

- Amerika'da parası olan, banka da, gazete de, televizyon da, şirketler de alabilir.. Amerika'da düzen, tekelleşmeyi destekler.. Nitekim "Washington Post", neredeyse bu şehirde tekel durumundadır..

Özkök, bu pazar yazısının sonunda, birden pazartesi olduğunu hatırlayıp ciddileşmiş ve bizdeki RTÜK Tasarısı'na karşı çıkanların dürtülerini (motivasyon), "şahsi intikam duygusu" şeklinde belirlemişti..

Aslında burada ciddi bir durum var.. Türkiye'de çok rastlanılan bir durum..

Hep duyarsınız..

- Amerika'da herşey iyi, bizde neden böyle değil.. Bizim sistemimiz bozuk!.

Bütün dünya Tocqueville'den (1805-59) beri ve "Amerika'da Demokrasi" kitabından bu yana, bir göçmenler ülkesinin nasıl olup da "Eski Dünya"dan farklı olabildiğini araştırıyor..

Eğer Özkök'ler "serbest rekabet içinde sınırsız büyüme" kavramına özeniyorlarsa, Amerika'nın anayasal ve yasal yapısını da birlikte değerlendirmeliler..

Mesela Amerikan anayasal yapısının özü, "liberalizm"e ve "federatif sistem"e dayanır.. Bu hem yatay, hem de dikey "kuvvetler ayrılığı" getirir..

Amerika'da şu anda 7-8 gruba ait olan ve 300 kadarı da bağımsız olan 1700'e yakın günlük gazete, yüzlerce de televizyon kanalı var..

Üç ulusal kanalın (NBC-ABC-CBS) dışında bütün kanallar yerel veya kablolu kanal.. 3-4 gazete (mesela New York Times, Wall Street Journal, U.S.A Today) dışında, bütün gazeteler, yerel gazete..

Bütün bu yayınların sahibi olan 50'yi aşkın medya şirketi, birbirleri ile kıyasıya rekabet eder.. Bu "rekabet şartı"nı, hem merkezi hükûmet, hem de eyaletlerdeki yerel hükûmetler, çok katı biçimde denetler..

Çünkü 1890'da çıkan "Sherman anti-tröst Yasası"ndan beri ve "İnterstate Commerce Act"tan bu yana, sade medyada değil, petrolde, demiryollarında, bankacılıkta, sigortacılıkta ve her alanda, "serbest rekabet", Amerikan düzeninin "kutsal kavram"ı olmuştur..

Mesela bizde, Özkök'le, Sabah'ın Zafer Mutlu'su biraraya gelip, gazetelerinin fiyatını bile ortak belirleyebilirler..

İacoco'nun anılarını okuyanlar hatırlar..

Amerika'da aynı dalda üretim yapan iki şirketin yöneticisi buluşacakları zaman, bunu önceden deklare edip, kartel benzeri bir anlaşma yapmayacaklarını resmen bildirirler..

Ayrıca Amerika "şeffaf"tır.. Bu şeffaflık, yasalarla zorunlu hale getirilmiştir..

"Columbia Gazetecilik Okulu"nun internet sitesine girin mesela (www.jcr.org).

Orada 50'yi aşkın medya şirketinin, geçen yıllarda, Amerikalı politikacılara ne kadar bağışta bulunduğunu, hangi politikacıyı seyahate götürüp ağırladığını, lobi için harcanılan paraları görürsünüz..

Çünkü bütün bu harcamalar, vergi beyannameleri ile deklare edilir..

Örnek verelim.. Medya sektörü için Washington'da çalışan 234 tane "lobicilik şirketi" var şu anda.. Mesela "Time-Warnerlo" geçen yıl lobi için 4,6 milyon dolar harcamış. Seçimlerde de adaylara 4,6 milyon dolar vermiş..

Amerika'da böyle bir şeffaflık var..

Bizde "kimin eli kimin cebinde" bilen var mı?

Bir de "halka açılmak" meselesi var..

Eğer televizyon şirketlerinin toplam geliri 400 milyon dolar, gideri de 800 milyon dolar ise.. Ve bu açık (veya zarar), halka açık şirketlerin sahipleri tarafından fonlanıyorsa, Amerika'daki "Sermaye Piyasası Kurulu" (S.E.C) hemen sorar..

- Bir halka açık şirket, böyle bir fonlamayı, hisse senedi sahiplerinin onayı ile mi yapıyor?

"Teşebbüs Sermayesi"nin simgesi olan Bill Gates'in, "tekelleşme" yüzünden başına gelenler hatırlarda değil mi?

Ama yine de Özkök gibi düşünen sermaye varsa ve "Türkiye'nin düzeni"nden sıkıldıysa, gidip Amerika'da tekelleşmeyi düşünebilir..

Neticede Avustralyalı Murdoch İngiltere'de büyüdü, sonra Amerikan vatandaşı da oldu.

ŞAKA

Baba nasihatleri!.

Sadece "ata-sözleri" yok.. Bir de "baba-nasihatleri" var..

Bunlardan bazı evrensel nitelikli olanlarını, hatırlatalım.. Herkese lazım olur..

- Asla gece yatağa yatarken, uyku ilacı ile müshil hapını birlikte almayın..

- Asla keskin bir bıçağı yalamaya kalkmayın..

- Yasaklanan dedikoduların hepsi haber olur..

- Arkadaşlarınız, sizi zaten sever..

- Yeni olandan korkmayın.. "Nuh'un Gemisi"ni amatörler, Titanik'i profesyoneller imal etmişti..

MESUT YILMAZ

Daha ehil biri bulunamaz ki!.

ANAP'taki "Değişimciler"in çabaları bir noktaya ulaşır mı, bilemiyoruz..

Ama, eğer hedef "Mesut Yılmaz'ın değiştirilmesi" ise, bu çok zor..

Çünkü Mesut Yılmaz, "kendisinden daha ehil" birini bulmadan, genel başkanlık görevini bırakmayacağını açıkladı..

Bu da çok zor.. Hatta imkansız..

Öylesine ehil biri bulunacak ki, Mesut Yılmaz'dan daha hızlı biçimde ANAP'ı küçültecek..

Ayrıca Mesut Yılmaz'ın yerine geçmeyi düşünen kişinin, mutlaka "profesyonel ehliyet" sahibi olması lazım..

Bir trafik canavarı gibi sayısız kaza yapacak.. Budapeşte'den burnu sarılı dönecek.. TÜRKBANK ihalesinden ötürü Başbakanlık'tan düşürülecek.. Herçeşit renkteki enerji dosyalarının sorumluluğunu taşıyacak.. Her seçimde yenilecek.. Sayısız ekonomik ve siyasi krize katkıda bulunacak..

Buna rağmen, hiçbirşey olmamış gibi, şöfor (veya iktidar) koltuğunda oturacak..

Bu kadar ehil bir adamı bulmak zor..

Kendisinden daha ehil adamı, bundan önce Yıldırım Akbulut buldu ANAP'ta ve yerini Mesut Yılmaz'a bıraktı..

Bundan daha ehili de, dünyada yok artık!.


6 Haziran 2001
Çarşamba
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED