T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Okumuş adam yaramaz

Taksi şoförü, "Bu memlekete çok okumuş adam yaramaz arkadaş!.." dedi.

Trafiğin 'sarılı' çilekeşleri, kaset dinler, radyo istasyonlarını dolaşır, haberleri takip eder... Kimisi hiç konuşmaz, sadece nereye gitmek istediğinizi ve sonunda "Bozuk yok muydu?" diye sorar; kimisi de fazlasıyla gevezedir. Durmadan birşeyler anlatır.

Konuşkan taksiciler, arabasına binen her yolcuya aynı konulardan mı bahseder, yoksa her birinin tipine göre mi konu seçmektedir, bilemem.

Çok okumuş adamların memlekete yaramayacağı açıklamasını yapmasına sebep neydi onu da tam kestiremedim ama, "Neden?" diye sormamızı bekledi bir müddet; sabah mahmurluğunu üzerimizden atamamışlığımızı geç farketmiş olmalı ki sonra devam etti...

- Okumuş adam, insanlardan uzaklaşır...

- .......

- Çünkü efendime söyleyim, okumak için vakit ayırmak lazım o işe... O zaman da ne olur? Toplumun dışında kalırsın.

Konuşkan insanların en önemli ihtiyacı, dinleyen insanlardır şüphesiz. Dinleyecek biri olmadıktan sonra kime ne anlatacaksın?

Bizim taksici meseleyi çözmüş. Onbeş dakikalık yolculukta, yorumunu aktardı. Kendinden emin...

Konuya ve yola hakim...

Sözünü kesecek olsak, neredeyse Siyaset Meydanı yahut İskele Sancak programına çıkmış gibi "Bi dakka, lütfen dinleyin beyfendi!.." diyecek!

- Evet, toplumun dışında kalırsın okudukça... Dışında kaldıkça da içine kapanırsın. Okudukça okursun. Neye yarar? Sadece kendine faydan olur olursa!.. Bizim teyzenin bir damadı var mesela... Adam hiç durmadan okuyor. Tamam, üniversite mezunu falan ama bir işe faydası dokunduğunu gören olmamış bugüne kadar. Bir ampül değişecek, atmış sigorta takılacak, banyodaki damlayan musluk...

- Müsait bir yerde.

Balığın içinden çıkan

İki sevgili varmış diye başlıyor, Hüseyin Yüksel'in Mürsel Tellici'den aktardığı hikâye. İnsanın içini kıpır kıpır eden, umut dolu bir sevgiymiş onlarınki. Evlenmeyi düşünüyorlarmış.

Bir gün, delikanlının yurt dışına gitme mecburiyeti doğmuş. Kız gözyaşları içinde kalmış. Onsuz nasıl yaşayacağını bilemiyormuş.

Delikanlı, cebinden bir yüzük çıkarmış ve demiş ki "Ben iki yıl sonra döneceğim. Eğer döndüğüm güne kadar parmağından bu yüzüğü hiç çıkarmazsan, beni gerçekten sevdiğini anlayacağım ve hemen evleneceğiz." Genç kız çaresiz kabul etmiş; çocuk gitmiş.

Yüzüğü hiç çıkarmamış parmağından. Ta ki nişanlısını karşıladığı ana kadar. O gün rıhtımda durmuş, kendisine sevdiğini getiren geminin kıyıya yanaşmasını izliyormuş heyecanla.

Birden güvertede delikanlıyı görmüş. Yüreği ağzına gelmiş. Sevinç içinde kendisini göstermeye çalışmış. Elini cebinden çıkartıp sallamak isterken, "şıp" diye bir sesle irkilmiş.

Yüzük parmağından düşmüş, denizin derinliklerinde kaybolup gitmiş. Ne yaptıysa, ne söylediyse delikanlıyı ikna edememiş. Çocuk kızı terketmiş.

Zaman geçmiş... Kız bir gün önceleri sevdiğiyle birlikte gittikleri balıkçıya uğramış. Bir de bakmış ki delikanlı orada. Yanına yaklaşıp olanları yeniden anlatmaya çalışmış.

Delikanlı ilk başlarda biraz soğuk davrandıysa da sonunda yelkenleri suya indirmiş.

Uzun ayrılığın getirdiği özlemle birbirine sarılmışlar.

Hemen yemek sipariş etmişler.

Birkaç dakika sonra tabakta balıklar gelmiş. İştahla çatal bıçağa davranmışlar. Balığı kestiklerinde içinden ne çıkmış dersiniz?

Yüzük mü?

Değil... Sadece kılçık!

Habere bakış

Hürriyet'te "Zorba öldü" yazıyor, bizimkindeyse "Çağrı'ya uydu".

Herkes, kendi anlayışına göre veriyor haberi.

Aslında olay aynı.

Anthony Quinn, 86 yaşında hayata veda etti.


Sual de bilgiden doğar, cevap da...
                                              Mevlânâ


Rahat uyumak için

Hayat, kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin, ayakların isyan eder; aşağı çekersin, omuzların titrer...

Ama yine de neşeli insanlar, dizlerini karınlarına çekerek, rahat bir uyku uyumayı başarır.

Masa üstü

Çalışma masanızın üstü, kafanızın içine benzer.

Beğenmediyseniz değiştirelim...

Kafanızın içi, çalışma masanızın üstüne benzer.

Yine beğenmediyseniz, yapacak bir şey yok.

Ya masayı değiştirin, ya kafayı.


BİR ZAMANLAR MAZİYE BAK NE KADAR ŞENDİK
İKİMİZİN MES'UD OLMA EMAİLİ VARDI


6 Haziran 2001
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED