T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyasal derinlik...

"Bugünden yarına siyaset"in düşünülmesi artık siyasetin hayatta kalması için "stratejik bir zorunluluk". Siyasetin kuşatılmasına dönük yapısal sorunlar kadar, artık siyasetin kuşatılmaya bu kadar müsait oluşunun sebeplerini de belirlemek gerekiyor.

Siyaset, Türk toplumu için bir "tutunum" noktası olmaktan çok gündelik hayata ilişkin bir problem haline geldi son yıllarda. "Siyasal değer" üretimi adına siyaseti içe dönük ilişkilerin network'u haline getiren "siyasi cemaat" türü yapılanmalar ve bundan kaçınma adına siyaseti her türlü değer üretiminden "boşandıran" "siyasi şirket" türü yapılar arasındaki kutuplaşma besledi bu durumu.

Bugün siyaseti kuşatan, askeri otoritenin siyasal alandaki yetki ve işlevinin artmasından kaynaklanan yapısal durumun hemen yanında buna bakmak gerekiyor artık. Buna bakılmadığı sürece, ne siyasal alanın daraltılmasına dönük yapısal durum normale döndürülebiliyor, ne de siyaset kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir etkinlik üretebiliyor.

Bu tesbit bizi, siyasetin bizzat kendi iradesiyle, kendini bir başka zeminde kurguladığı sonucuna götürüyor.

İşte bu zemin, repo, faiz, bono ve döviz konuşmaktan ibaret ekonomik alan algısına çok benzeyen bir siyasal algıdır. Siyaset sadece devlette başlayıp orada biten hareketlilikler ile sınırlamıştır kendini. Böylece toplumsal yaşamı belirleyen makro ve mikro iktidarları ıskalayan, sadece hükümet olma problemine indirgenmiş bir siyasallaşma türü ile kendini tanımlar hale gelmiştir.

Bu durum, siyasetin, yapısal kuşatılmışlığından gelen "güç" kaybından daha vahim bir sonuca ötelenmesini gerçekleştirmiştir. Siyaset, kendi iradesiyle düştüğü bu durumun sonucunda güç kaybından daha yoğun bir geriletici vakumla temas ederek "zemin" kaybetmiştir.

Avrupa Birliği'ne tam üyelik tartışmalarından ekonomik krize, uluslararası dinamikleri algılama biçiminden yerli değerleri siyasallaştırma biçimine kadar, her noktada, siyaset, hükümet olma meselesiyle sınırlı bir etkinlik içinde boğulmuştur. Bunun siyaseti pasifize etmeye çalışanlara maliyetsiz bir sonuca ulaşma yöntemi sunduğu kuşkusuzdur. Makro ve mikro iktidarlar üzerinden istihdam edilen tüm toplumsal ve siyasal hareketlilikleri bu nedenle ıskalamaktadır siyaset.

Buradan çıkmak için yapması gereken tek şey, siyasetin toplumsal hareketliliklere yüzünü dönmesidir. Temel faaliyet alanı olarak, kalkış noktasını burası olarak belirlemesidir.

Makro ve mikro iktidar biçimlenmeleriyle temas etmeyen bir siyasal duruşun artık toplumla hiçbir "organik bağ" kuramadığı ortadadır.

Bu bağı kuramayan bir siyasal etkinliğin ise sadece siyasi tabeladan ibaret ve "siyasi aktörler barınağı" olma işlevine indirgenmiş bir kurumsal alana hükmedebildiği, onun ötesinde ne devlet yönetiminde, ne de toplumsal taleplerin siyasi temsilini üretme işlevinde performanslı olamadığı görülmektedir.

Siyasal hayatın en büyük sorunu toplumsal hareketliliklerin kaynaklarına nüfuz edemeyen bir yüzeysellikten ibaret hale gelmesidir. Toplumsal hayatın derinlikleri ile sürekli temas halinde olarak, makro ve mikro iktidar biçimlenmeleriyle dolayımlanarak ve siyasi temsil meselesini salt hükümet olmaya dönük bir taktik faaliyet olmaktan çıkararak "derinlik" kazanabilir siyaset.

Bu derinliği kazandığı zaman, toplumsal desteğin talepleri ile siyasallaşma süreçleri arasında temel köprü olur. Bu nokta siyaseti toplumsal hayatın ve "idare"nin "tutunum" noktası haline getirir.

Siyasetin üzerindeki kuşatmayı aşmak üzere, sadece hükümet olmaya dönük kanalların açık olmasını yeterli görmesi, siyasal hayat içindeki "siyasetsizleşme enfeksiyonu"dur.

Bundan kurtulmanın tek yolu, siyasallaşma süreçlerini, toplumsal dip dalgalarına kadar nüfuz ettirecek bir siyasallaşmanın öznesi olmaktır.

"Derinlik" meselesini önüne koymayan siyaset kavrayışı, hangi güce kavuşursa kavuşsun, siyasetsizleşmenin formülü olan "siyasal meşruiyet-sayısal meşruiyet" dilemmasını aşamaz. Bu dilemma içinde boğulur kalır...


6 Haziran 2001
Çarşamba
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED